Yediğimiz bitkisel ve hayvansal ürünlerin yetiştirilmesi için kullanılan arazi, bunların yetiştirilmesi için kullanılan kimyasal girdiler karbon tutma ayak izidir ki en büyük paya bu sahiptir. Ayrıca yediğimiz gıdalar yine tarım arazisi ayak izini; kestiğimiz odunlar kullandığımız kağıtlar orman ayak izini; et, süt ve yün ürünleri için hayvancılık yapılan alan otlak ayak izini, oturduğumuz konutlar, kullandığımız ulaşım, enerji santralleri yapılanmış ayak izini, tüketilen balık ve deniz ürünlerini temin etmek için gereken deniz ve tatlı su alanı balıkçılık sahası su ayak izini oluşturuyor. Örneğin; biz bir hamburger yediğimizde yaklaşık 2500 litre su harcanırken, 1 bardak kahve içtiğimizde 140 litre su harcamış oluyoruz.
Küresel Ayak İzi Ağı’nın web sayfasında (Global Footprint Network) 200’den fazla ülkenin ekolojik ayak izi hesaplanıyor. Hem ekolojik ayak izi hem de biyolojik kapasite, küresel hektar (kha) birimiyle gösteriliyor. 2007 yılında Türkiye’de yaşayan bir kişinin ekolojik ayak izi 2.7kha’ydı. Yani küresel biyolojik kapasitenin %50 üzerinde olduğu anlamına gelir. Dünya’daki herkesin ortalama 2.7 kha kadar ekolojik ayak izi olsa 1.5 gezegene ihtiyacımız olacaktı.
Madem biz de bu dünyanın bir evladıyız ve madem bizden sonra gelecek bir nesil var. O zaman hayatımızda kullandığımız ürünlerin çevreye ne kadar zarar verebileceği konusunda bilinçlenerek hem kendimiz hem de gelecek nesil için yaşanabilir bir dünya bırakabiliriz.
Sevgiler,
Sibel Erdem