Sherlock Holmes Edasıyla İpuçlarını Takip Ederek Beni Aldatan Kocamı Nasıl Suçüstü Yakaladığımı Anlatıyorum!

Bu hikâyede mağdur bir kadın yok, bu hikâyede güçlü ve zeki bir kadın var. Bu hikâyede aldatıldığını anlayan ve kendisini kandırabileceğini düşünen erkeği suçüstü yakalayan bir kadın var!

Uyarı: Bu hikâye Onedio editörleri tarafından formata uygun bir şekilde içerikleştirilmiştir. 

Bir kadının zekâsının ve azminin önünde hiç kimse duramaz, bunu çok iyi biliyorum. Nereden biliyorum derseniz, hikâyemi anlattığımda çok daha iyi anlayacaksınız. Çok genç sayılabilecek bir yaşta, 20 yaşında evlendim. Henüz üniversitede okuyordum ve evlendiğim kişiyle aile büyüklerimiz vasıtasıyla tanıştım.

Eşimle aramızda 9 yaş vardı. Çok aşık mıydım? Sanmıyorum. 20 yaşında bir insanın sevgi ve aşk kavramlarını anlayabilecek olgunluğa sahip olduğunu düşünmüyorum. En azından şu an 30'lu yaşlarımın başında bir kadın olarak bunu idrak edebiliyorum.

Her neyse, çok aşık değildim ama o günün şartlarında karşımdaki insandan etkilenmiştim. Asıl etkilendiğimin ise geri dönüp baktığımda karşımdaki insanın maddi gücü ve heybetli duruşu olduğunu anlayabiliyorum. Şimdi 29 yaş bana çok toy gelse de henüz 20'li yaşlarımdayken o yaş bana çok büyük görünüyordu. Her neyse, hem yakışıklı hem de oldukça varlıklı bu insanla evlenmenin hayatımı değiştireceğinin farkındaydım. Özellikle de borçları dolayısıyla iflasın eşiğine gelmiş aileme destek olabileceğimi düşünüyordum. Açıkçası kendimi o zamanlar ailemin kahramanı olarak görüyordum. Bir bakıma onların kurtarıcısı olma misyonunu yüklenmiştim diyelim.

Sonra evlendim ve gerçekten de tüm hayatım değişti. İstanbul'da orta hâlli insanların yaşadığı bir semtten, neredeyse tüm nüfusu zengin olan bir semte taşındım. Müstakil, kocaman bahçesi olan bir evim, lüks bir arabam oldu. Ne istediysem aldım, ama ne istediysem...

Bu işin maddiyat kısmı. Manevi kısmına gelecek olursak. İlk yıllar her şey yolundaydı. Eşim bana bir bebekmişim gibi davranıyordu. Ne istiyorsam alıyor, ne yapmak istiyorsam yapıyorduk. Her şey yolunda gibi görünüyordu ilk yıllar... Ancak sonra bir şey dikkatimi çekti. Ben onun hayatına dahil olamıyor, daima uzakta tutuluyordum. Onun kendine ait bir çevresi vardı, çoğu da tahmin edebileceğiniz gibi varlıklı insanlardan oluşuyordu. Bense ailemle, ablamla bir hayat kurmuş; sadece onlarla görüşüyordum. Mezun olmak üzere olduğum okuluma gidip geliyordum. Her gün adını duyduğum insanların neredeyse hiçbiriyle bir araya gelmiyordum, kimse evimize gelmiyor; kimseyi ağırlamıyorduk. Öyle ki eşimin iş yerini bile görmemiştim.

Ama mutsuz bir kadın olmamaya, köşede duran bir kadın olmamaya kararlıydım. Bir şekilde güçlü duracak, onun hayatına dahil olacak ve hayatımın kontrolünü kendi elime alacaktım.

Bir sabah uyandım ve olabileceğim en güzel şekilde hazırlandım, topuklularımı giydim. Okulumla onun ofisi birbirine yakın denecek bir mesafedeydi. Okula gittim ve bir saat kadar oyalandım, arabamı iş yerinin yakın bir noktasına çektim ve telefonumu kapattım. Kararlılıkla arabadan indim ve arabanın lastiğini indirdim. Ardından inmiş mi diye kontrol ettim ve eşimin iş yerine doğru yürümeye başladım. İş yerinin kapısındaki güvenliğe kimliğimi bıraktım ve yukarı doğru çıktım. Eşimin yan odasında kapısı açık, sakızını patlata patlata çiğneyen bir kız gördüm. Bunun eşimin asistanı olduğunu hemen anladım ve yanına yaklaştım. Oturduğu yerden umursamaz bir tavırla 'Kime baktınız?' dedi. 'Eşimle görüşeceğim' dememle far görmüş tavşana döndü ve ayağa kalktı, benimle ilgilenmeye başladı. Neyse, sonra eşimin odasına girdim, babası da yanındaydı. İkisi de beni görünce şaşırdı ama bozuntuya vermediler. Başladım anlatmaya, okula gitmiştim, arabanın lastiği patladı; sarjım bitti sana ulaşamadım diye... Planım tıkır tıkır işlemiş, o gün araba hallolana kadar bir sürü insanla tanışmıştım bile.

Her şey iyiydi hoştu. Herkes beni çok sevmiş hatta çok beğenmişti. Ama beni rahatsız eden bir şey vardı. Eşimin asistanı. Yaş olarak benden de gençti. Ben sanıyorum o zaman 23-24 yaşlarındaydım; oysa 19 yaşında belki ancaydı.

Geldiğim andan gideceğim ana kadar bana olan kıskançlık dolu bakışlarını üzerimde hissetmiştim. Herkes bana karşı çok pozitif ve hatta biraz yaranmaya çalışıyor gibiyken onun suratının değişmesi, ben eşimin yanında her durduğumda gözlerini bize dikip bakması beni çok rahatsız etmişti. İşte o noktada ne yalan söyleyeyim, içimi geri dönüşü olmayan bir şüphe kaplamıştı. Ben evliliğimin mükemmel gittiğini düşünüyordum aslında. Daha doğrusu eşimin beni aldattığını düşünecek tek bir şey yaşamamıştım. Ne bir mesaj, ne garip bir durum ne de herhangi bir sinyal işte. Ama dedim ya, kadınlar hisseder. Vardı bir şeyler ve benim bunun üzerine gitmem ve öğrenmem gerekiyordu.

Önce biraz eşimin ağzını aradım. Çalışan deneyimine bu kadar önem verilen bir şirkette nasıl bu kadar genç bir kızın çalıştırılabileceğini sorguladım.

Bana babasının arkadaşının kızı olduğunu, o yüzden hatır ilişkisi yüzünden işe aldıklarını söyledi. Tabii bu durum beni tatmin etmedi. Yine de şüphelendiğimi belli etmemeye çalıştım. Çünkü şüphelendiğimi anlarsa açıklarını gizlemeye çalışacak ve ben de öğrenmek istediğim bilgileri öğrenemeyecektim. Ancak kararlıydım, asistanının babasının arkadaşının kızı olup olmadığını öğrenecektim. Bunun için bir yemek organize ettim. Üniversiteden mezun olmamın şerefine eşimin ailesini yemeğe davet ettim. Yemekler hazırladım ve akşam evdeydik. Eşim her zamanki gibi eve geldi ve duşa girdi. Ben de hemen telefonunu elime aldım ve karıştırmaya başladım. Ama hiçbir şey bulamadım. Ne şüpheli bir arama ne de mesaj yoktu. O an acaba boşuna mı şüpheleniyordum diye düşündüm ancak durmaya da niyetim yoktu. Çünkü sezgilerime çok güveniyordum ve içimden bir ses 'devam et' diyordu. O akşam yemek için sofraya oturduk ve sürekli bir fırsat kolladım konuşabilmek için. İş konuları açıldığındaysa fırsat bu fırsat, şimdi bir girsem konuya diye düşündüm. Sonra kayınpederimin asistandan bahsettiğini fark ettim, eşimin yüzünde ansızın bir rahatsızlık hissi belirdi; sanki elini kolunu nereye koyacağını bilemedi. Ben de fırsat bu fırsat konuya girdim ve hemen kimin kızıydı o ya İsmet Bey'in kızı mıydı? diye sordum. O da şöyle bir durdu, bir an durakladı ve 'evet' dedi.

Hayır cevabını alacağımdan o kadar emindim ki bu cevap karşısında kısa süreli afalladım ve kendimden utandım. O gün yemekten sonra eşimden kaçmaya, hatta karşı karşıya gelmemeye çalıştım.

Ben uzandım, yatakta uyuyormuş gibi yaparken yanıma geldi. Elimi tuttu ve benimle yumuşak bir konuşma yaptı. Sanırım onu kıskandığımı ama onunla iş dışında hiçbir ilişkisi olmadığını; benden başka kimseyle olmayacağını söyledi. O gün kendimden o kadar utandım ki, anlatamam size. Kendimi çok kötü hissettim ve çok pişman oldum. Hem bu kurduğum oyunlara hem de bu duruma gerçekten çok üzüldüm... Ah benim iyi niyetim diyorum şimdi... Ta ki İsmet Bey'in eşi Sevim Hanım'a geçmiş olsuna gidene kadar. Aradan sanıyorum bi 8-9 ay geçti. Ben bu süreçte yüksek lisansa başladım ve her şey yolundaydı. Sonra bir gün öğlen kayınvalidem aradı ve Sevim Hanım'a gittiğini, ameliyat olduğunu benim de gelmemin iyi olacağını söyledi. Tabii ben de hemen kabul ettim. Yaptıklarıma pişman olsam da kızlarıyla ilgili ne kadar bilgi alırsam o kadar iyi diye düşündüm. Sonra evlerine gittik ve bilin bakalım kim oradaydı? Sevim Hanım ve İsmet Bey'in tek ve gerçek kızları Nazlı... Kız kardeşiniz yok mu? diye sormam üzerine Nazlı gülümseyip, 'ah keşke olsa, tek çocuk olmak bazen çok zor' dedi. Allahım neye uğradığımı şaşırdım, resmen beynimden vurulmuşa döndüm. O gün oradan nasıl çıktım, eve nasıl gittim hatırlamıyorum.

Kayınpederimin de bu işin içinde olduğu çok açıktı ama kayınvalidemin hiçbir şeyden haberi yoktu belli ki. Öyle olsa beni oraya götürmezdi elbette.

Sizi çok sıkmak istemiyorum ama asıl hikâye burada başlıyor diyebilirim. O gün kendime söz verdim ve ne olursa olsun gerçeği ortaya çıkarmadan susmayacağım dedim. Sherlock Holmes edasıyla ipuçlarını takip edecek ve her şeyi ortaya çıkaracaktım; başka şansım yoktu. O gün Sevim Hanım'a gittiğimizi duyan eşim çok rahatsızdı durumdan ama belli etmemeye çalışıyordu. Ben sanki hiçbir şey olmamışçasına rahat ve mutlu davrandım. Ne yapacaksam gizli gizli yapacak ve asla ona belli etmeyecektim. İki gün sonra eşimin doğum günü vardı ve bu benim için çok büyük bir şanstı. Doğum günü bahanesiyle ofisine gidecek ve ne var ne yok öğrenmeye çalışacaktım. Çünkü aklıma yatmıyordu, alenen bana yalan söyleyen birinin beni aldatmama imkanı yoktu. Ya telefonundaki aramaları ve mesajları siliyor ya da başka bir telefon daha kullanıyordu. Evin altını üstüne getirdim ancak ne bir telefon ne de hat bulamadım. Öyleyse telefon ya arabasında ya da iş yerindeydi. Gece o uyuyunca kalktım ve gizli gizli çıktım. Arabanın anahtarını alıp doğruca dışarı çıktım. Ellerim titreye titreye arabayı açtım ve karıştırmaya başladım. Ve bingo, torpidoda başka bir telefon daha vardı. Kilitliydi... Şirket telefonu olmasına imkan yoktu, öyle olsa neden torpidoda bıraksın ki?

Ama gitgide sonuca yaklaşıyormuş gibi hissediyordum. Telefonu bırakıp tekrar eve girdim. Sabah kendimi iyi hissetmediğimi, beni okula bırakıp bırakamayacağını sordum...

Sonra arabaya binince torpidodan peçete alma bahanesiyle torpidoyu açtım ve telefonu alıp, 'Aaaa iş telefonun mu?' diye sordum. Bir an afalladı ve 'evet' dedi. Ben de hiçbir şey olmamış gibi telefonu yerine geri koydum. Ancak o sırada bir kart dikkatimi çekti. Kredi kartından çok sanki bir otel kartına benziyordu. Aradığım cevapların hepsi orada olabilirdi, bir şekilde onu oradan almanın ya da otelin adını okumanın bir yolu olmalıydı. Çünkü eğer sonraya bırakırsam onu oradan alıp yok edebilirdi. Bir anda öğürmeye başladım. Sanki midem bulanmış gibi yaptım ve inip bana su ve tuzlu bir şeyler almasını sağladım. O sırada hemen torpidodaki karta baktım ve otelin adını gördüm. Artık bir şeyler olduğuna emin gibiydim. Beni okula bırakır bırakmaz taksiye atladım ve bulduğum kartın ait olduğu otele gittim. Ama sonra kapısında durdum ve bunu yapmak mantıklı gelmedi. Eğer girip bir şeyler öğrenmeye çalışırsam hem bilgi vermezler hem de eşimin bundan haberi olurdu. O noktada bir kumar oynamaya karar verdim. Asistan kız gibi davranacak ve kartımı kaybettim diyerek kart isteyecektim. Oda numarasına kadar üzerinde yazıyordu çünkü...

Bacaklarım titreyerek ama tüm kararlılığımla içeri girdim ve asistan kızmış gibi adımı verdim; eşimin birazdan geleceğini söyleyerek oda kartı istedim. Ve kumarım tuttu, kısa bir beklemeden sonra resepsiyon görevlisi yeni bir kart verdi elime...

Tabii midemde tarifi imkansız bir taşla odaya doğru çıktım, ne göreceğimden ve başıma neler geleceğinden habersizdim. Odaya çıktım, kapıyı açtım. İçerisi resmen bir ev gibi kullanılıyordu. Dolapta kadın eşyaları, tuvalette diş fırçaları ve eşimin olduğunu tahmin ettiğim ama varlığından bile haberim olmayan takım elbiseler. Eşimin parfümü, eşimin saati... O kızın ofisteyken üzerinde gördüğüm taşlı beyaz gömlek bile oradaydı! O otel odasından nasıl çıktım, nasıl eve gittim bilmiyorum. Saatlerce yatakta ağladığımı, öğürdüğümü hatırlıyorum. Ama bu şekilde bitemezdi! Onu suçüstü yakalayıp, delilleri toplayıp; boşanma davasını öyle açmalıydım. Sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi yapmak dünyanın en zor şeyiydi ama ufak bir yalan söyledim. Liseden bir arkadaşımı kaybettiğimi ve o yüzden kötü olduğumu söyledim. Hatta yarın, yani cumartesi günü başka bir arkadaşımla buluşacağımı, biraz kafa dağıtacağımı söyledim ki o kızla plan yapsın ve ben de onu yakalayabileyim!

Sabah eşim arkadaşlarıyla kahvaltı edeceğini söyleyip çıktı, tabii ben de hemen arkasından fırladım çıktım. Otelin oraya gidip onları beklemekti niyetim...

Otelin oraya gidip, arabamı biraz uzak bir yere çektim. Oteli izleyen parka oturdum. Gözümde gözlük, kafamda şalımla başladım beklemeye. 2 saat geçti 3 saat geçti gelen giden yok! Neyse ki ben yaklaşık bi 6 saat kadar bekledikten sonra geldiler. Eşimle arabadan indiler ve otele doğru yürümeye başladılar. Elimde otelin kartıyla beklemeye başladım. Tabii bu sırada da kanıt toplamaya başladım bile... Aradan bir yarım saat geçti ve hiç resepsiyona uğramadan doğruca otel odasına çıktım. Kapıyı açtım ve dizlerim titreye titreye içeri girdim. Tahmin edeceğiniz gibi, ikisini yatakta yakaladım. O an her şey o kadar fluydu ki tam olarak ne söyledim, ne yaptım çok hatırlayamıyorum. Beni gören eşimin yataktan fırladığını, bana doğru koştuğunu hatırlıyorum. Onu elimin tersiyle itip odadan çıktım. Peşimden gelip bana bir şeyler açıklamaya çalıştı ama nafile. O gün beni yatakta nasıl kandırdığı, nasıl kendimden şüphe duymama sebep olduğu aklıma geldi ve bunun intikamını alacağıma ant içtim.

Nitekim dediğimi de yaptım. Ne araya giren onun ailesini ne de kendi ailemi önemsedim. Sahip olduğu ne varsa hepsini almak için elimden geleni yaptım.

Yıllarca süren çekişmeli bir boşanma davasının ardından dediğimi de yaptım ve neyi varsa gerçekten de yarısını aldım. Umurumda olan ne para ne de pul değildi tabii ki ancak beni yıllarca kandıran ve beni hayatına dahil etmek yerine beni götürmediği her yere o kadınla giden ve bana hayatını açmaya layık görmeyen bu insana hak ettiğini verdim diye düşünüyorum. Şu an bekar, kimseye ihtiyacı olmayan, hem ayakları üzerinde duran hem de zaten varlıklı bir kadınım. Eski eşimin benden hemen sonra o kadından ayrıldığını da duydum üstelik. Yasak olmayan şey cazip de olmuyor çünkü...

Siz de kendi hikayenizi hikayem@onedio.com mail adresine gönderebilirsiniz!

Komşumuzun Cinsel İstismarına Maruz Kalan Bir Çocuk Olarak Geçmişte Yaşadığım O Korkunç Anları Anlatıyorum!
Ailesi Tarafından İstenmediğim Sevgilimin Dergiden Öğrendiğim Nişanı ve Yaşananlar Karşısında Şaşıracaksınız

Popüler İçerikler

Icardi'nin A Milli Takım Forması Giymesi İçin CİMER'e Başvuruda Bulunuldu!
Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
YORUMLAR
05.07.2022

Vay be. Gerçek mi kurgu mu biilemem ama hikaye okur gibi okudumm valla 😂😂

05.07.2022

Wattpad hikayesiydi okumadım

06.07.2022

Bana fazla watpatd okunmuş gibi geldi yoksa bu anlatımın başka açıklaması olamaz.d sanırsın hitman kılık değiştiriyor hahahah. Gerçek olmadığı çok belli.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ