Bıçak ve kaşık çok eski bir geçmişe sahip. Peki ya çatal? Çatalın 'şeytanın aracı' olarak nitelendirildiğini ya da çatal kullanmanın 'tanrının cezası' olarak kabul edildiğini biliyor muydunuz? İşte çatalın karanlık geçmişi...😈😈😈
Bıçak ve kaşık çok eski bir geçmişe sahip. Peki ya çatal? Çatalın 'şeytanın aracı' olarak nitelendirildiğini ya da çatal kullanmanın 'tanrının cezası' olarak kabul edildiğini biliyor muydunuz? İşte çatalın karanlık geçmişi...😈😈😈
Günümüzde birçok çeşidi olan çatal geçmişte akla hayale gelmeyecek suçlamalara maruz kaldı. 15. yy'a kadar halk arasında 'şeytanın aracı' olarak nitelendi. Bu anlayıştan tam olarak vazgeçilmemiş olacak ki dünya çapında oldukça ünlü şair Charles Simic, 60'lı yıllarda yazdığı şiirinde çataldan 'Cehennemden çıkmış' olarak bahsetti. Oysaki ne güzel yemek yiyorduk çatalla. Ah çatal, ne bileyim çok acı çekmişsin!
Çatalın ingilizcesi olan 'fork', latince kökenli bir kelime olan 'furca'dan geliyor. Furca, latince'de 3 ile 5 arasında dişe sahip olan yaba ya da dirgen demekmiş. Birbirlerine çok benzedikleri açık ama işlevleri oldukça farklı diyenlere bilinen ilk çatalların tarımda kullanıldığını söyleyebiliriz.
Kaynaklar, mutfak gereci olarak kullanılan ilk çatalların Orta Doğu ve Bizans İmparatorluğu tarafından kullanıldığını söylüyor. Bizans ve çatal denince, Bizans imparatorunun yeğeni Maria Argyropoulina'nın ilginç hikayesi geliyor akıllara. Çatal ilk olarak burada kullanılmaya başlanıyor tabii. Fakat Maria Argyropoulina, Venedik imparatorunun oğluyla evleniyor. Bizim kız da çatallarını çeyiz olarak götürüyor herhalde, alışmış çatal kültürüne. Onu çatalla yemek yerken gören Venedikliler şaşırıyorlar. Çünkü o dönemde elleriyle yemek yiyorlar. Maria iki yıl sonra vebadan ölüyor. Onun ölümü üzerine Aziz Peter Damian, Maria'nın elleriyle yemek yemeye tenezzül etmediğini bu gerekçe ile tanrı tarafından cezalandırıldığını söylüyor.
Aziz Peter Damian'in sözleri bütün Avrupa'yı etkilemiş ve çatalın kullanımı bu kıtada yaklaşık 300 yıl kadar gecikmiş. Avrupa'da ilk defa 15. yy'da çatalın kullanımına şahit olsak da 16. yy'da hijyenin öneminin artmasıyla çatal gerçekten büyük bir önem kazanmış. Tabii, 3-4 dişli çatallar büyük bir lüksmüş, o yüzden iki dişli çatallar kullanılıyormuş o dönemde.
Günümüzde çatalın yaygın olarak kullanılan hali dört dişli olanları fakat çatalın üç dişlilerinin bile dünya çapında yaygınlaşması 1950'leri buluyor. Sonrasında ergonomik tasarımlar yoluna gidiliyor. Çok farklı boyutlar ve çeşitli malzemelerde çatallar üretiliyor.
Aslında özellikle salata yemek için oldukça fonksiyonel gözüküyor. Ne dersiniz?
Çatal kısa sürede sıradan bir ev aracı haline geliyor. Tabii, bu alışılmış tasarımları yıkmak için de tasarımcılar yeteneklerini gösteriyorlar. Yukarıda görmüş olduğunuz muazzam tasarım ünlü ressam Salvador Dali'ye ait.
Bir de 'Dünyanın En Büyük Çatalı' sıfatı ile 2014 yılında Guinness rekorlar kitabına giren çatalımız var tabii. 8 metre yüksekliğinde ve 450 kg ağırlığındaki paslanmaz çelikten yapılan çatal İsviçre'de, Alimentarium Müzesi'nin önünde.
Çatalın karanlık bir geçmişe sahip olması ya da böyle ilginç tasarımların yapılması sizi şaşırttı mı? Yorumlarınızı bekliyoruz.
Bu içerik hazırlanırken kullanılan kaynaklar slate ve ankaramakarnası'dır.
Salvador Dali’nin tasarımına bayıldım, sadece bıçağı işlevsiz buldum.
Aslında karanlık bir geçmişi yok insanların gereksiz anlam yüklemelerinin sonucu. Beni etkileyen tek şey ufacık bir olayın 300 yıllık gecikme sağlaması, çok şaşırtıcı