Herkesin herkesten ve herkesin her şeyden kolayca vazgeçtiği bir çağdan bahsediyoruz. Sadakatin zihnen tasarlanmış bir “vazgeçme” fikri olduğunun kabul edildiği bir çağ bu. Herkesin ve her şeyin “harcanabilir” olduğu zamanlar bunlar.
Sadakat keşke “inkara dönüşmenin eşiğinde aşkın inkarı” olsaydı, ama sadece kişilerden vazgeçmiyoruz ki! Nesnelerden vazgeçiyoruz. Prensiplerden vazgeçiyoruz. Sözlerden… Kurallardan… İdeolojilerden… Doğadan… Hayallerden vazgeçiyoruz. Ve de insanlardan. İlişkilerden...