Şeyhülislamın Üçlü Fantezisi Olan Kız Kardeşi ve Osmanlı'da Müge Anlı'ya Konu Olabilecek Bir Cariye Vakası

Eşcinsellik, tarihin her döneminde görülen ve yazılan bir konu. Osmanlı'da da bu konuda birçok olaya ve yazılı esere rastlanır. Reşat Ekrem Koçu'nun kaleme aldığı, Uğur Aktaş'ın Gayrimeşru İstanbul kitabında aktardığı Cariye Vakası, her yönüyle bu olaylar arasında en dikkat çeken fakat öne çıkarılamayan olanıdır.

Osmanlı’da eşcinselliğe dair yazılan anekdotların neredeyse tamamı erkek eş cinselliğine dairdir.

Sevicilik de denilen kadın eş cinselliğine dair ise pek bilgi bulunmamakta. Bu konu mümkün oldukça geri planda bırakılmış.

Kadın eş cinselliği üzerine yazılanların az olmasının kesin bir nedeni yok, fakat en öne çıkan tahminler normal sayılması, kadınların pek konuşulmaması ve daha çok ev içinde meydana gelmesi. Belki de gizlenmek istenmesi.

Ancak, tüm bu gizliliğe ve kısıtlı bilgilere rağmen öyle bir olay var ki bilinen pek çoğuna bedel.

Uğur Aktaş’ın Gayrimeşru İstanbul kitabında anlattığı bu olay kayıtlara Cariye Vakası olarak geçer.

Olayın ilk kahramanı, ulema bir aileden gelen Lebibe’dir. Diğeri ise kaba ve sapık bir kocaya sahip ve ulema bir aileden gelen Zeliha.

İkilinin tanışması 1816'da, Zeliha’nın eve oğlan getiren kocasından boşanıp Lebibe’lerin hemen yanındaki yalıya taşınması ile olur. Aynı konudan, yaşadıkları ilişkiden muzdarip olan iki kadın kısa sürede arkadaş olur ve dertlerini paylaşmaya başlarlar.

İlerleyen zamanda aralarındaki ilişki farklı bir boyuta taşınır ve aşkı birbirlerinde bulduklarını fark ederler.

Artık zamanlarının çoğunu Lebibe’nin odasında baş başa geçirirler. Arif Efendi durumu fark eder ancak karısına bir şey diyemez. 3 gün 3 gece karısını göremediği bile olur.

İki yıl boyunca sorunsuz giden ilişkileri, Cariye Vakası adıyla anılan olay ile skandala dönüşür. Lebibe ve Zeliha, aralarına üçüncü bir kadın almak isterler.

Lebibe’nin köle pazarında bulduğu 19 yaşındaki Cıgal, tam da aradıkları gibi bir kadındır. "Yüz güzelliği bir harikaydı. Uzun boylu, iri kemikli, büyük elli ve büyük ayaklıydı. Perde arkasından yalnız ellerini ve ayaklarını gösterse, kız değil, taze civan yetenekli bir kayıkçı sanılırdı."

Ancak istedikleri karşılığı alamazlar. Cıgal, iki kadına istedikleri şekilde hizmet etmeyince uzun süre şiddet görüp, düşkünlerin ve hastaların terk edildiği Miskinler Tekkesi’ne bırakılır.

Kızın başına gelenlerin anlaşılması ile bütün semte yayılması bir olur. Üsküdarlılar ayaklanarak Cıgal’ı tekkeden kurtarırlar. Durum bir heyet tarafından padişah II. Mahmut’a anlatılır.

Padişah iki kadını birbirinden oldukça uzağa, sürgüne göndermeye karar verir. Lebibe Mihaliç’e, Zeliha’yı ise Tekirdağ’a gönderir.

Ancak bu sürgün uzun sürmez. Çünkü iki ay sonra atanan Şeyhülislam, Lebibe’nin abisi Mekkizade Mustafa Asım Efendi'dir. Padişah 2. Mahmut ile görüşür ve iki kardeşin affedilmesini ister. Onu kıramayan padişah, affedildiklerini açıklar.

Kaynak:  Gayrimeşru İstanbul  -  Uğur Aktaş

Popüler İçerikler

Ünlü Restorandaki Bir Buçuk Porsiyon Adana Kebabının Hesap Tutarı Dudak Uçuklattı
Kızılcık Şerbeti Yapımcısından Müjdat Gezen'in Olay İddiasına Sert Yanıt!
Dilber Yine Yürek Hoplattı: Yeni Pavyon Dansı Geldi!
YORUMLAR
08.01.2019

en heyecanlı yerde reklam giren dizi gibi oldu yarıda kaldı

09.01.2019

Bitti mi? öyle zırt diye

15.01.2019

Rahatsız mı oldunuz yazdığımdan?

Pasif Kullanıcı
08.01.2019

Eeee sonra ne olmuş dostum? Ne güzel kaptırmış okuyorduk. Niye bitti??? Arkası yarın mı bu, ne bu? Çok sıkıcısın Onedio var ya! kflkflklf

TÜM YORUMLARI OKU (26)