Şeyda Betül Kılıç Yazio: Terapi mi Antidepresan mı?

Acı karşısında tüm insanlık hizalanırız. Sinir sistemimiz benzer tepkiler verir ve evrimsel olarak hayata tutunuruz. Gerçek şu ki doğada insan dışında hiçbir canlı bir tehdit karşısında verdiği olası tepkilerini yargılamaz, ertelemez, itmez, küçümsemez. Normal olan şu ki tehdit karşısında sinir sistemimiz savaşır, kaçar veya donakalır. Kaçınmalar veya donmalar çoğalıp bizi eve kitlediğinde ve geçmiş acılarımızı kucağımıza verdiğinde tablonun adı depresyondur. Depresyon ruhun ıstırabıdır, melankolisidir. Bazen de başımıza gelmesinden korktuklarımızla boğuşur, savaşırız. Bazı durumlarda kendimizi, yarattığımız ihtimallerimize sığınaklar ararken buluruz. Kaygının verdiği onlarca talimatların arasında sıkışıp kalmışsınızdır.  Böyle günleri çoğumuz yaşamışızdır, ne diyorduk, ortak insanlık hali…

En yaygın görülen psikolojik bozukluklar arasında depresyon, kaygı bozuklukları, disosiyatif kişilik bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk vardır.

Bu tablo elbette bu tanılarla sınırlı değil. Fakat ben bu yazımı depresyon başlığında yazacağım. İnsan hayatını sabote eden bu türden durumlar için onlarca tavsiye asla gecikmez. Psikolojik veya psikiyatrik destek almak bu nedenle biraz gecikir. Bilinen, bilindiği sanılan onlarca tavsiye de çalışmayınca seçenekler belirginleşir. Peki kendini uzun süredir tatsız ve hayata karşı ilgisiz, tedirgin hisseden kişi şimdi ne yapacak?  

Meslek hayatım boyunca kendi yaşamından ve hatta kendiliğinden kopmuş kişilerin gecikmesi yardım almakta gecikmesine tanık oldum. Akılda hep aynı soru; depresyon için terapi mi almalıyım antidepresan mı kullanmalıyım? İlaçlar zararlı, terapiler pahalı (!). Peki bu sorunun doğru cevabı nedir?

Depresyon tedavilerinde bir uzmanın ilk girişimi, danışanın yaşam kalitesi çok düştüğünden hayatla tekrar irtibata geçmesini destekleyen bir formülasyon yapmaktır. Takılmaların nerde olduğu çok önemlidir. Bana kalırsa depresyon daraltılmış negatif bir dikkatle hayata bakmak demektir. Dikkatin neredeyse hayatın oradan akar, prensibini depresyon vakalarında danışanlarıma mutlaka belirtirim. 

Depresyon geçmişle ilgili düşüncelerle boğulmadır.  Böyle bakıldığında can simidini görmeyi, onu kullanmayı öğrenmek için terapi yolculuğu çok kıymetlidir. Terapi süreci sadece psiko eğitimler içermez. İyi yapılandırılmış bir depresyon terapisinde en önemli parça terapötik alyans dediğimiz, etkili terapist-danışan ilişkisidir. Yapılan araştırmalar, sadece terapi odasına gelmenin bile tedavi sürecine yüzde yirmi beş olumlu etkisi olduğunu söyler.

İlaç kullanımına gelince, tecrübelerimden gördüğüm değişime dirençli vakalarda sadece terapi planı tedaviyi uzatacağından medikal destek önemlidir. İlaç kullanımı iyileşmeyi hızlandırır ve temeldeki diğer etkenleri de pasifize eder. Travmaların da etkin olduğu depresif bozukluklarda nerden ve neyle başlanacağına bir uzman karar verebilir. Depresyonun onlarca nedeni vardır ve çoğunu görmek zaman alır. İlaç tedavisi tek başına zannedildiği kadar sürdürülebilir etkiye sahip olmadığından, ilaç ve terapi ortak çalışmalıdır. Zira depresyonla uzun süreli birliktelik patolojik alışkanlık yapar. İyi gelmediği halde halen sürdürdüğümüz onlarca davranış kalıbına meydan okumak içim ilaç ve terapiye alan açmak elzemdir.

Ruh sağlığı uzmanları olarak nihai amacımız, gerektiğinde ilaç, terapi iş birliğinde insan acılarını hafifletmektir. Psikiyatrik ilaçlar hakkında savurganca yargı dağıtanlara itibar etmekten sakınmalı. Yolun sonunda hepimiz şu hayattan keyif almayı istiyoruz. Ruhumuz mengenedeyken bu pek mümkün değil. Kendinize yardım edin, bazen ilaç bazen terapi, bazen de her ikisiyle ki buna uzmanınız karar verecektir, kendi karanlıklarınıza ışıklar yakın. Depresyonla yaşamaya razı olmak ömür hırsızlığıdır. 

Instagram

Twitter

Popüler İçerikler

HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Asgari Ücretin Açıklanmasından Sonra Cumhurbaşkanı’na Mesaj Atan Kadir İpek Gözaltına Alındı
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı