Belki de şimdi denilen bu özel zaman muhatap alınmamaktan yorgundur. Fark edilmemekten, yaşanmamaktan…
Şimdiki an için üç temel durum içindeyiz. Ya reddediyor ya erteliyor ya da fark etmiyoruz. Size olanı kabul ettiğiniz de her an kıymet kazanır. Değişmemek için gösterdiğimiz varoluşsal dirençle herhangi bir olaya zihinsel olarak tutunup yapışırız. Oysa bu yapışma veya tutunma direnci, direnmek istemek ama dirememektir.
Teslimiyet şimdiki zamanda olur. Geçmişte yaşadıklarınız için geçmişte yani kendi zamanının kapsamında teslimiyet gösteremezsiniz. Teslimiyet, o anın içinde olup biteni hissetmeye izin verdiğimizde inşa olan bir olgunluktur. Nihayet bir gerekliliktir. Bazılarımız şimdiye uzaktan bakmak ister. Anı anılara dönüştüğünde fark eder. Çünkü şimdide kalmak, kabul, adanmışlık, kendini açma, esneklik gerektirir. Yazık ki çoğumuz şimdiyi eskiyle değişiyoruz.
Geçmemiş geçmişlerimizi hırsla güncel tutuyoruz. Peki ne yapalım?
Hissettiğimiz şeyi şimdi ve burada suçlamadan ifade etmeyi öğrenebiliriz. Birbirimize kendi acı ve bilinçsizliğimizi yansıtmak yerine birbirimizi özgürleştirebilirsiniz. Bu zıddı olmayan sevgi, karşıtı olmayandır.