Eskiden sevdiği kişi bir anda ortaya çıkıp “hadi göğe bakalım, evlendim ama seni hiç unutmadım” dedi diye Safiye tek tek nohut yıkamaktan vazgeçmeyecek, bu net.
Dizide herkes ‘’enkaz devraldık’’ inanışında. Sevilmedik, değer görmedik diyerek, hayatının kalanında sorumluluk almamak kolaycılık değil mi? Anneden anneye devredip duran duygusal ihmallerin zincirini kıran bir karakter, bu dizide eksik olmuş. Hadi diyelim aile topluca yaralı, ama tek tek iyileşmeye ihtiyaçları olduğunu fark eden hiç mi yok?
Dizinin bir bölümünde malum ablamız kafasını duvarlara vuruyor, belli ki düşüncelerini duymamanın bir yolunu arıyor. Biri de çıkıp bu bir kriz demiyor, doktora götürmeyi düşünmüyor. Dezavantajın avantajı mevzusu çok pragmatik kritize edilmiş.
Masum olmakla bir derdin çaresini aramamak, bir hastalığa uyum sağlamak tercihi arasında bağ yoktur. Yani çaresizlik çözüm arama, yardım istemeye sevk etmelidir. Sadece bir his olarak masumiyet anlamı taşımaz. Nevrotik hastalıkları aşk tedavi edemez. Aşkın iyileştirici özelliği elbette var ancak abartılı beklentilere gerek yok. Dizideki ağır vakalar ilaçsız, terapisiz kesinlikle iyileşemez. Ezgi Mola’nın rolünün seyircide sürmenaj oluşturması riskini, eski aşkının yeni hortlakları bile azaltamayacak bence.