Kabiliyet, kabul etmek demektir. Biçim alma yeteneğidir. Herkes kendi istidadına, yani biçim alma yeteneğine izin verdiği kadar kendi olur. Haset insanlar kendilerindeki kuvveye veya yatkınlığa odaklanmak yerine en yakınındakine çelme takar. Bu yönüyle ne kadar görünür ve yakınsanız o kadar derin hasetin odağındasınız diyebilirim. Bir de şu dikkat çekicidir ki, kendi dehasıyla veya kabiliyetiyle kendini ortaya koyan kişi sanıldığı gibi ehlikeyif değildir. Mağaradan çıkma kararı, bir istekten öte bir tutkudur. Önüne çıkan onca zorluğu görüp, bu zorluklarla yol almayı seçer.
Adanmışlığınız, istikrarınız varsa hasetin ateşi çok yakınınızdadır. Haset insanlar bu yakıcı seçimlerinin bilişsel körlüğe neden olduğunu çok geç anlarlar. Başkalarına değil, kendi özüne odaklanmak da zorlanırlar. Çünkü kendilerini reddeder, sürekli kıyaslarlar. Bir taraftan da haset az veya çok insani bir deneyimdir. Diyelim ki bu haset hissi arada bir geliyor ve bizi rahatsız ediyor, ne yapacağız? Hemen durup şu an ne hissediyorum ve bu hissimi kimse için bir zehre dönüştürmeden fark etmeye izin verebilirim. Davranışa dönüşmemiş hisler kadar öğretici hiçbir şey tanımadım. Şu sorular işe yarayabilir; olmak istediğim kendim için bedel ödemeye hazır mıyım? Deneyip yanılmaya, biraz yalnızlığa, kimi zaman beyin sancılarına, kimseye yaranamamaya dair düşüncelerim neler? Kendimi onaylamakta neden zorlanıyorum? Sonra kendi istidadımı fark etmeye izin verebilirim. Tüm yapabildiklerim ve yapamadıklarım, hatta asla yapamayacaklarımla ben bir bütünüm, kendimi kabul ediyorum.
Yazıyor okuyor, biliyor olmanın, bildiğini ete kemiğe büründürmenin acısı çoktur. Çoğu kişi içinde bir yerde senin gayretine hayrandır ama içlerindeki haset kişiler öldüğünde seni alkışlar.
Instagram
Twitter