Şeyda Betül Kılıç Yazio: Beni Hasta Ettiniz Diyen Annelerin Ortak 6 Yönü

Anneler hiç hasta olmasın lütfen, âmin. Pandemi sürecinde anneleri iyi harcadık, bunu kim inkâr edebilir ki? Anneler bitmeyen işlerle boğuşurken, biz de yorganla boğuşuyorduk.

Çay kokusuyla uyanma lüksü olanların annesiyseniz kahvaltı ritüeli bile can sıkmaya başlamış olabilir.

Uyanmayanları uyandırmanın iki yolu ezberinizdedir; su döküp uyandırmak ya da ‘’Yeter artık, beni hasta ettiniz, bir günde adam gibi uyanın, çığlığı atmak. Komik mi, bence değil. Çünkü bu çığlık bir annenin ‘’Tükeniyorum, hiç mi fark edilmiyor?’’ deme şeklidir.

Şimdi size her çığlığına  “hasta ettiniz” çıkarımını ekleyen, canımız, kanımız, güzel annelerimizin ortak 6 özelliğini yazacağım, başlıyoruz.

1. Evde yastıkların bozulması, şampuan şişesinin kapağının açık kalması dahil birçok konuda hassastırlar.

Düzenli ev sendromu Türk Kadınlarının olmazsa olmazıdır. Belki de temizlik, düzen obsesyonu hiçbir toplumda bu denli kabul görmemiştir.

2. Dışarda bırakılan ayakkabı avcısı annedir.

Site kameralarının annenize bağlı olduğunu düşünmeniz muhtemeldir. Ters dönmüş terlikleri kapıda görmeyegörsün, onunda nevri döner. 

Nasıl oluyorsa bu anneler, saat kaç olursa olsun kapı önünden stilettolarını ayakkabılığa taşımakta oldukça özenliler. Anne bu yaptığın hem bir hastalıktan kaçınma hali hem de hastalık için davetiye diyecek oldum, eve iş getirme diye söylendi.

3. Nizami takip, sıkıyönetim yaparlar.

Misal; aynaya en son kim dokundu, diye sorarlar. Parmak izini kimse sahiplenmezse suçluyu adıyla aynanın önüne çağırırlar. 

Bu naif ve titiz ruhlu annelerimizin bütün amacı kendilerini hata edeceğini düşündükleri kural dışı kişiyi tüm gerçekliğiyle açığa çıkarmaktır. Sanırsın olay yeri inceleme ekibinden. Pes vallahi, bir keresinde aynadaki iki farklı parmak izini de bilmişti.

4. Masaya serdiğiniz dertsiz örtüyü, diğer desenli dertsizle son anda değiştirirler.

Çünkü müdahale etmezse olayların kontrolünden çıkmış olacağı konusunda paniklemektedirler.  

Anne, yemekte hangi tabakları kullanalım, diye sorduğunuzu farz edin. Cevap oldukça iyi hissettirebilir; ‘’sen hangisini istersen onu kullan, ne fark eder?’’ hemen kendinizi bir şey zannetmemelisiniz, çünkü yaklaşık on saniye sonra içerden ses yükselir; ‘’baksana, galiba siyahlar çok karanlık oldu, akşam yemeğinde içimiz kararmasın, sen onları kaldırıver. Yerine kuş desenli olanları kullan, hadi’’.

5. Anneye hayır denilmez, anneye karşı söz söylenmez.

Anne üzülmez, anne ikaz edilmez, anne hatalı da olsa eleştirilmez, yargılarının yargısız kabulle- sanki burada mindfullness diyesim geldi- kabul edilmesini isterler.

Olmaz da olur ya, anneniz beyaz gömleğinizi pembeye boyamış, özel bir batik çalışmasına taş çıkartmış olabilir veya arkadaşınızın yanında utanç verici bebeklik anınızı ki bu genelde sizin hatırlarken değil, anlatılırken utandığınız bir anıdır, anlatmış olabilir. Anne ikaz edilmemelidir, aksi halde anne için bu tam bir hastalık nedenidir.

6. Anneliklerini sık sık ve genelde agresif bir dille kontrol ederler.

Malum kontrolsüz alan olmamalıdır. En çok da anneleri bu yormaktadır. Feda ve cefa dolu annelik hatıralarının her defasında hayranlıkla dinlenip, onaylanmasını beklerler.

Doğrusu annelerimiz her güzel şeyi hak eden canlarımız.

İncinmesinler, hasta olmasınlar. Fakat çocuklarımızı hasta olmakla korkutursak çocukların vicdanında kocaman yaralar açarız. Hatta kendini yaramaz çocuklarına karşı korumayı bilen bencil değil, benci anneleri bilhassa seviyoruz. Lütfen, kendinize hep iyi bakın, bize rağmen, bizimle birlikte…

Popüler İçerikler

İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!
RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"