Hep bir şeyler gelir. Ağda gelir, annemgiller gelir, kaşım-bıyığım gelir. Bunlar bahane mi? Evet ya. Kim ne karışır. Sürekli sevişmeye hazır halde mi gezecek kadınlar? Erkekler bu konuda pek geniş maşallah. Hiç duş almadım, sakalımı kesmedim; sevişemem diyen erkek yok. Siz de bu bahanelerle sevişmekten vazgeçin zaman zaman beyler.
Takımları gol atıp maç kazanınca canlanıp adeta şaha kalkan erkeklerimiz sağ olsunlar yenilgi durumunda dut yemiş bülbüle dönüyorlar. Gerçi futbol ve cinsellik arasındaki psikolojik bağları düşününce şaşırtıcı şey değil bu durum. Futbol topunun yuvarlaklığı, o yuvarlağın bir sürü adam tarafından tepilmesi, kaleye atılıp gol oluşu, hakemlere yapılan cinsel içerikli hakaretler diye sayarız, sonsuzluğa uzar bu liste. Erkeklik sembolü bir spor dalında yenilgi yaşamayı kendiyle çok özdeşleştiren erkekler bazen bu moralsizlikle yataktan kaçıyor, bu bir gerçek. Keşke olmasa.
Bu haksız bir bahane değil. Akşam yemeğini fazla kaçırınca insan hakikaten uymaktan başka bir şey düşünemiyor. Ya da dünyanın en güzel kadınına ya da en yakışıklı erkeğine bakıp soda şişesi görebiliyor onun yerine karşısında. Gaz, şişkinlik, mideden gelen tuhaf sesler gibi sıkıntılar yatakta keyif kaçırıcı olabilir. Ama manitanız sizi evine yemeğe çağırmışsa ya da dışarıda romantik bir akşam yemeğine gitmişseniz bunun sonucunun seks olabileceğini öngörüp fazla kaçırmamakta fayda var. Bütün bu hazırlıklar boşa mı gitsin?
Evcil hayvan besleyenler bu durumu iyi bilir. Evin her tarafı zaten tüy içindedir. Partnerinizle yatak dışında başka bir yerde sevişmek isteyince üstü başı tüy olabilir, köpeğin ses çıkaran tuhaf oyuncağı sırtına batabilir, kedi kumu kokabilir. Böyle şeyler zaten can sıkıcı. Daha da can sıkıcı olansa evcil hayvanlarımızın bizi sevişirken seyretmeyi sevmesi. Yatak odasına giren kedimiz ya da köpeğimiz durup bakıyor bazen bize sevişirken. Kimi insan için sevimli bir şey olabilir ama genellikle baya rahatsız edici bu şekilde izlenmek.
İlişkilerde cinsellikle ilgili sıkıntılar yaşamak çiftlerin ayrılmasından sorumlu en büyük faktörlerden biri, orası kesin. Ten uyuşmazlığı olur, bir süre sonra sıkılmak olur, partnerinizin anlayışsız ve kaba oluşur olur. Olur da olur yani, dert çok. Bir de kavga eden, anlaşamayan çiftlerin birbirini seksle cezalandırma hali var. Yani sekssizlikle cezalandırma. Böyle durumlarda kızgın olduğunuz eşinize yatağı dar etmek ya da bir sorunun varlığından haberdar etmek için bunu silaha dönüştürmek mümkün ve sıkça başvurulan bir yöntem. Bunun dışında bir de reddedilen tarafın bunu hazmedememesi ve intikam için karşı tarafı reddetmesi var. Yapmayın böyle şeyler, sonra bir bakıyorsunuz hooppp ortada sevişilecek ilişki kalmamış.
İnsanlar anne-babalarına benzer bu bir gerçek. Bir de yaş aldıkça iyice benzeyenler var. İşin kötüsü huy da çeken bir şey. Giderek annesi ya da babası gibi davranmaya başlayan bir eşiniz var düşünün. Hele bir de kayınvalide-kayınpeder anlaşmazlığı yaşıyorsanız evliliğinizde durum iyice karmaşıklaşıyor. Kimse kavga ettiği kaynanasına git gide benzeyen bir adamla canı gönülden sevişmek istemez haliyle, bu bahaneyi anlayışla karşılıyoruz.
Çocuktan sonra cinsel hayat zaten bitik. Uykusuz geceler, ağlayan veletler derken insanın hali kalmıyor gerçekten. Bir de çılgınlar gibi seviştiğiniz insanlara anne-baba rolü biçip kutsiyet katıyorsunuz ister istemez. Sonra efendim anneler geliyor torun sevmeye, akrabalar...evde hep bir insan bolluğu. Bunun bir de bekar versiyonu var. Öğrenci evlerinde elli kişi yaşarken bu işler hakikaten zor. Gürültü yapma, odadan çıkarken kimse görmesin diye uğraş, boş bira şişesi düşürüp milleti uyandır derken insanın tadı kaçıyor. Bir de evi olmadığı için sevişemeyen öğrenciler ve ailesiyle yaşayanlar var ki onlara sadece rahmet okunur. Onlara tez zamanda maaşlı iş ve uygun ev dileriz rabbimizden.
Titiz bir milletiz. Nevresim takımları her hafta değişir, değiştiyse banyo yapmadan o yatağa girilmez bu bir kuraldır adeta. Hatta banyo günleri vardır. Biz küçükken Pazar ve Çarşamba banyo günüydü, soba yanan evde kural gibiydi bu çünkü herkes aynı gün yıkanınca banyo sıcak olurdu, kimse üşütmezdi. Hey gidi günler. Şimdi bu işler daha kolay elbette ama yorgana nevresim geçiren robot yaptık mı henüz? Hayır. O sebeptendir ki bu inanılmaz zor şeyi sürekli yapmamıza sebep olabilecek gereksiz seks hareketlerine hiç gerek yok. Zaten erkekler ev işlerine hiç yardımcı olmuyor, bence haksız bir bahane değil bu.
Bir zamanların en sevilen dizilerinden olan Evli ve Çocuklu'dan hatırladığım bir sahne var: Al Bundy salondaki koltuğunda oturmaktadır her zamanki gibi. Eşi Peggy merdivenlerden iner. Ve Al Bundy eşine dönüp gülümseyerek: 'Dün gece her erkeğin eşinden istediği şeyi yaptın ve sırtını dönüp uyudun, teşekkürler' der. Evli çiftler bazen gerçekten bıkkınlıktan ve yorgunluktan sevişmek istemiyorlar. Bir de seks sanki bekarken daha çılgınca, daha hesapsız kitapsız yapılan bir şey. Rutin yaşantı seksi de sıkıcı hale getiriyor. Hal böyle olunca da eşlerle sevişmek değil de dertleşmek, yemek, içmek falan daha önemli hale geliyor. Evlilik seksi öldürebiliyor yani neticede.
Modern çağ hızlı ve çok çalışmayı gerektiren bir düzen dayattı hepimize. İş hayatının ağır temposu, sabahın köründe yola düşmek, akşam geç saatlere kadar trafikte saç baş yolmak son 50 yılın bize armağanları. Bu tempoda yaşayınca, akşam eve gelince ayaklarını uzatıp yatmak sevişmekten daha cazip geliyor çoğu insana yalan değil. Tüm eğlenceyi, dışarıda geçirilecek zamanları, plan programları üç günlük kısa hafta sonu keyfine bırakıyoruz. Haksız değiliz. Cumartesi gecesi sabaha kadar sevişip Pazar uyumak varken niye Salı sevişip Çarşamba sabahı işe uykusuz gidelim ki?
Erkeklerin maç sıkıntısı varsa kadınların da dizi tribi var. Hürrem ne yaptı, o kız geçen hafta terk edilmişti bu hafta barıştılar mı derken diziler hayatımızı yedi. Baya vakit çaldı üstelik akşam 8 de başlayan dizi gece 12’de bitince insanda hal kalmıyor olması gayet normal. Fakat hiçbir heyecanlı dizi güzel bir sevişmenin yerini tutmamalı bizden söylemesi. Maçtan bunalan kadınlar; partnerlerinizi diziyle kendinizden soğutmayın.
Başkasının evinde tuvalete girmek büyük sıkıntı. Bu konuda takıntılı insanlar var. Dışarıda girememek ayrı dert, kendine ait olmayan evin tuvaletine girememek ayrı. Bir de tabii ses yalıtımı mevzusu var. Hele ki yeni yeni tanıştığınız ve kendinizi beğendirmeye çalıştığınız bir adam ya da kadın söz konusuysa durum tam bir kabusa dönüşebilir. Tuvalete giremediğimiz bir durumda rahatça sevişmemizi bekleyenler utansın!
Bedensel performans gerektiren bir işte çalışıyor olabilir insan. Ya da gerçekten profesyonel sporcudur. Performans kaybı yaşamamak için sevişmemesi gerekiyordur. Gerçi bilim insanları bunun geçerli olmadığını kanıtladılar ama yine de bahane olabilir. Cirit atacak bir adamın yarışmadan önce belini sakatlamak ya da judocu bir kadını yatakta rencide etmek... Seç beğen al bakalım, hangisini tercih edersiniz?
Var mı? Yok tabii. Sevişmek ayıp, yasak, pis bir şey. Çocuk doğurmak için şart ama hangimiz anne babalarımızın biz olalım diye seviştiğini kolay kabul edebildik? Keşke hepimiz birer peygamber olaydık da anamız da Meryem Ana olaydı değil mi? Vajina demek ayıp zaten. Kadın cinsel organına ne dememiz gerektiğine bile karar verememiş bir toplumuz. Sevişmek bizim neyimize? Eşey bölünelim, amipler gibi çoğalalım? Soyumuz sopumuz hem belli hem de daha temiz olsun. Bence dünyanın en güzel ve geçerli bahanesi budur arkadaş! Buradan yürüyün.