Her ilişkinin dinamiği farklı olsa da bazı konularda dertler aynı olabiliyor. İlişkilerde genellikle bir taraf darlandığını düşünürken, bir taraf ise 2. mesajı atarken bile kırk defa düşünüyor. Sosyal medyada da bir kullanıcının tartışma başlatan bir paylaşımının altına aynı derten muzdarip olanlar toplandı. Pek kim haklı?
Bu gençlerin anlam vermekte zorlandığım yanlarında var. Örneğin kendileri 30 yaşına gelse bile ilişkilerini 13 yaşındaymış gibi yaşıyorlar. Olgunlaşmamak büyük bir başarıymış gibi yapıyorlar. Üstelik konuya yorum yapanlara bakınca, hayatı kendileri bundan memnun olmasalar bile partnerine göre şekillendirdikleri anlaşılıyor. Ve bunun temelinde terk edilme korkusu yatıyor. Yalnız, partenersiz, sevgilisiz kalmak büyük bir yıkımmış gibi! Birey olarak kendi başına ayakta duruyor olabilmenin keyfine hiç varamamışlar belli ki. Bunun yanı sıra hep bir aldatılma korkusu hakim. Hep bir eziklik, aman beni bırakmasıncılık... İlişki konusunda toparlanamaz içinden çıkılamaz boyutlara varmışlar. Sevmek böyle bir şey değil.
Bence çok abartılı bir durum. İnsanlar birbirlerine kişisel alan ve zaman bırakmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Hayatımız da fazlası ile meşgul olduğumuz şeyler var. Okul,iş,aile ve başka sorunlar. Herkes sanıyor ki; kendileri gibi 7/24 telefon başıda, birilerinden bir şeyler gelsede yazsak modundayız. Ayrıca yukarıda post çok samimiyetsiz, bencil ve bunaltıcı. Sevgiden,değer vermekten ve merak etmekten ziyade.. endişe taşıyan sevgilim değil de, normal bir arkadaşım bana yazıyormuş gibi. Bu davranışı kabul eden ve bunu bir meziyetmiş gibi sunan herkes de bir o kadar samimiyetsiz,yavan ve yanlış.