Yok canııım, kimseye böyle olmuyor, biliyoruz tabi ki...
Yok canııım, kimseye böyle olmuyor, biliyoruz tabi ki...
İçip içip telefona saldırırsın, ya ararsın, bilemedin en kötü mesaj atarsın. Karşı taraf cevap vermezse gene iyi. Çünkü gelen cevap 'Haydi gel yeniden buluşalım kalbim bir daha barışalım' değildir. Ama yaptın sen bunları zaten, daha iyi bilirsin ne de olsa.
Sonra saçma sapan insanlara sarıyorsun, gereksiz şeyler anlatıyorsun, anlattıkça dağıtmak yerine kendin dağılıyorsun ve hooop dön birinci maddeye. Eee ne anladım ben bundan? Otur evinde dizi falan izle daha iyi. (Oturmadı)
Adeta bir cesuryürek endamıyla Mel Gibson'ın 'özgüüüüürlüğğeeeek' diye kendini yırttığı sahneyi canlandırmaktasındır. 'Oh be' dersin, 'Oh be, özgürüm artık'. Ama senin bu tribin neye benziyor biliyor musun? 'Niye araban yok?' diye soran kıza, 'Ne alacağım ya, bütün taksiler benim' demene. Bilmem anlatabildim mi? Ticari devam et ticari...
'Boşver be oğlum, sana kız mı yok' ile başlayan cümle daha noktalanmadan bir de bakmışsın havuçlu tarçınlı kek yapmışsın! NOS kadar gaza getirici bir etkiye sahip bu cümle sayesinde adamların çoğu ıssız işte.
Ayrılığın verdiği acıyla geçmişteki tüm diğer ayrılıkların film şeridi olarak gözlerinden akmaya başlar. Nefretle dolarsın, hepiniz aynısınız dersin, Voldemort'tan beter lanetler okursun, İsmail YK'ya şarkı sözü satarsın. Geçti mi? Geçmedi!
Sanırsın dünyadaki beş element sende birleşmiş, üst üste 6 Star Wars bölümünü soluksuz izleyip Yoda'yla kan kardeşi olmuşsun. He-man'den sonra güç sendedir artık. Tüm dünyaya kanıtlarsın; yıkılmamış ayaktasındır.
Da-ya-na-maz-sın! Sosyal medyadaki takip skillerinle Amerikan filmlerindeki ajanlara pabucunu ters giydirirsin sen. Onun her bir tweetini, paylaşımını, takipçi sayısını, son görülme dakikasını stratejik olarak öyle bir hesaplarsın ki bir sonraki tweetini ondan önce atacak kıvama gelirsin.
Bu trip kızlar ve erkekler şeklinde kesin olarak ikiye ayrılıyor. Kızlar soluğu kuaförde alıp, sonradan pişman olup ayrılıktan daha fazla ağlamalarına sebep olan bir saç yaptırırken, erkekler de eski kız arkadaşlarının hep istediği ama hiçbir zaman umursamadıkları her şeyi yapmaya başlarlar.
Sokakta yürüyen onlarca insan varken, sen tutup onunla aynı parfümle resmen duş almış kişinin rüzgarında kalırsın. Arkadaşlarınla eğleneceğim diye gittiğin canlı müzikte, sizin şarkınızı söylerler. Banyoda daha önce hiç eline almadığın diş fırçasının bardağını kırarsın; içinden onun tokası düşer. Ve durum 'babannemin bıyıkları olsa' benzetmesinden çok daha vahimdir.
Bunu yazarak benim de kendimle çelişmeme sebep olan (bkz. madde 6) bu trip; yelken sertifianı alıp denizlere açılmaya karar verdiğin an gerçekleşir. Tebrikler level atlamak üzeresin!
Karşında 'denizleri aşta gel kurbanın olam' diye bekleyen başka bir kadın vardır artık. Buraya kadar iyi hoş. Ama ne yazık ki sen aniden Morpheus'un elindeki haplara melun melun bakan Neo gibi kalakalır, Murat Boz'un 'Geri Dönüş Olsa' şarkısını da kendine soundtrack yaparsın.
Eveet, son trip, geleceğe dönüş. Yiğidi öldür hakkını ver demişler de, bunca level atladın, bir kuru özür dilemek aklına bile gelmedi değil mi? Yapacak bir şey yok, bu son maddeydi. Üzgünüm ama prenses 'artık' başka şatoda Mario!