İnanın ya da inanmayın, sadakatsizliğin ardından hiç yaşanmamış gibi devam edebilen ilişkiler var.
İnanın ya da inanmayın, sadakatsizliğin ardından hiç yaşanmamış gibi devam edebilen ilişkiler var.
İlk aşama önemli: Tanım yapmak. Sözgelimi, aldatan taraf, yaptığı eylemin aldatma olmadığını düşünen bir ahlak anlayışına sahip olabilir. Herhangi bir tarafın sadakatsizlik olarak gördüğü bir eylem, diğerine öyle gelmeyebilir.
Ama 25 yıllık ilişki terapisti Robert Weiss’a göre şöyle bir tanımda uzlaşılabilir: “İlişkide olduğun insan harici yakın ilişkiler kurmak, anlamlı sırlar yaşamak, ve bunları bilinçli olarak gizlemek.”
Klişe ya da klasik bir cevap gibi gelebilir. Tek geçerli cevap olduğu için, klişe gelmesi normal.
Bu sebeple Weiss’ın ne yapılmasıyla ilgili değil, ne yapılmamasıyla ilgili verdiği birkaç tavsiye var. Bu hataları aldatan taraf sık sık yaptığı için ilişki er ya da geç tarih oluyormuş...
Aldatma ortaya çıktığında, aldatanın pasif konumuna geçip yalnızca sorulan soruları yanıtlaması durumu. Sorulara cevap vermeniz bir şeydir ama halen gizlediğiniz şeyler olduğu gerçeğini engellemez.
Aldatanın parça parça itiraf moduna geçmesi. Etkiyi hafifletiyor gibi gözükse de, zaman içinde sürekli yeni şeyler öğrenen aldatılan taraf için bir kabustur ve uzak durulması gerekir.
Aldatanın yaptığı eylemi küçümsemesi ve karşı tarafın mutsuzluğunu aşırı bulması. Aldatan taraf olarak böyle bir hakkınız bulunmuyor. Vazgeçin.
Aldatanın “Sana söyleyecek bir şeyim var” diye lafa başlayıp, karşı tarafın soracağı sorularla itirafını yönlendirmeyi düşünmesi. Olayı karşılıklı iletişim yerine bir engizisyona çeviren bu hamlenin, güven tazelemekte en ufak bir işlevi yoktur.
Aldatılan tarafın öfkelenmesi ve aldatana sinirlerini boşaltması son derece insanı bir tepkidir. Bu durum, suçlu taraf da olsa, aldatanın sinirlerini bozabilir. Yine de aldatan sakin kalmak zorundadır. Onca öfke nöbetine cevap olarak bağırarak “Evet ama…” tadında sözlere başlarsanız tren raydan bir daha girmemek üzere çıkar.
Aldatan taraf dürüstçe davranmanın erdemine fazla anlam yükleyip anında affedilmeyi bekleyebilir. Karşı tarafın çektiği ihanet ve aldatılma hissini küçümseyip bir an önce onları rafa kaldırmasını talep edebilir. Önce karşı tarafı kendi hisleriyle yalnız bırakmanız gerekiyor.
Deneyin. Kesin çözüm.
Hiçbir b*k yapmayın aga. Cidden yapmayın. Zira; değer verip sevdiği, yeri gelince her türlü fedakarlığı gözünü kırpmadan yapabileceği, hatta ailesinden biri gibi gördüğü bir kişi tarafından aldatılmak emin olun kelimelerle ifade edilmeyecek büyüklükte acı veriyor. Mutluluklarla dolu, o pespembe dünyanız bir anda gri-siyah bişey oluyor..İhanetten sonra dünyaya yeniden dönebilmek hatta YAŞAMAYA DEVAM EDEBİLMEK!! için sevdiğiniz adamın elinde renk renk boyalarla etrafınızı yeniden boyamasını bekliyorsunuz. Nitekim çoğu kez oluyor(İlk zamanlar en azından) İşte o ilk zamanlarda sanıyorsunuz ki o olmazsa dünya bir daha asla rengarenk olmayacak ve bir daha aldatmayacak. Ama tekrarı hep kaçınılmaz oluyor malesef.. Sonrasında o renkler bitiyor ve dünya yeniden kararıyor…kararıyor ve kararıyor. Ama öyle bir gün geliyor ki çiçekler açıyor, ördüğünüz duvarlar yıkılıyor ve siz Anka kuşu misali yeniden doğuyorsunuz. Hayatınızda size üzüntü veren tek unsurun elinde fırçasıyla boyası olmayan o kişi olduğunu fark ediyorsunuz. Ve bundan sonra seçim hakkı size kalıyor;Ya onunla kalıp acı çekeceksiniz ya da onsuz olmanın acısını çekeceksiniz.
Adam olan aldatmaz net.
Aldatan yine aldatır,affetmeyin olsun bitsin.