Bugün 7 gün oldu, hala her sabah içimde sebebini bilmediğimi zannettiğim bir acıyla uyanıyor, 5. saniyede 'ayrıldık biz' diye düşünüyorum. Henüz çok taze ama sanırım hiç geçmeyecek bu. İnsanların gittikten sonra arkalarında bıraktığı boşluğun ne demek olduğunu çok daha iyi anlıyorum, içimde neresi olduğunu bilmediğim bir boşluk var. Kalbimde diyeceğim ama o kadar klişeye vurmadım henüz. Yatakta doğrulurken daha başlamadığım günü hiç sevmediğimi düşünüyorum. Tıpkı sigarayı bıraktıktan sonra, sigara içtiğin o kısacık zaman dilimlerinde ne yapacağını bilmediğin anlardaki gibi bir huzursuzluk var içimde. Onun yokluğunda ne yapılır bilmiyorum.
Dışarı çıkmak, arkadaşlarla takılmak en iyisi galiba... Uzaklaşmış olurum belki içine düştüğüm ve çıkmak için hiç çabalamadığım dehlizlerden. Dehliz ne lan diye düşünüyorum bir an, kafamın dağılmaya başlaması mutlu ediyor beni, sonra neden mutlu oluyorum ki ben Ece'den ayrıldım diye düşünüyorum, sonra mutsuz oluyorum ve hop yine dehlizdeyim... Harbiden dehliz ne be?
Olm at üstünden artık şu ölü toprağını lan! Dediklerinde, azıcık saygınız olsun iblisler daha bir hafta oldu dedim, sinirlenip gitsem mi diye düşündüm ama nereye gidecektim ki? Ya sahile inip onunla çay içtiğimiz yerleri uzaktan kesecektim ya da koruya gidip hangi ağaçların altında öpüştüğümüzü tekrarlayacaktım. Tamam lan tamam, iki dakika hüzne bile geçit yok yanınızda dedim. Sonra iddaa konusu açıldı, Norveç 3. lig takımlarını konuştuk, ardından mahalleye yeni gelen kızın kalçaları bir ara gündem olur gibi oldu, Mehmet'in kızı sahiplenmesi ve 'benim o' demesiyle konu kapandı.
Kaç saat geçti bilmiyorum, konuşulanların çoğunu hatırladığımı zannetmiyorum, kaç dal sigara içtim, kimin sigarasından içtim, sigara içtim mi onu bile bilmiyorum. Caner'in 'olm aramızda mısın amk' demesiyle kendime geldim. Uzun süre boş boş baktığımı, Caner'in elini gözümün önünde sallayıp, iyi misin lan? dediğini hatırlıyorum. O an içimdekiler birleşti, bir yumruk oldu, boğazımdan yukarı çıktı, dilimin ucuna geldi... Ölüyorum olm anlasanıza dedim... Bu lafın üzerine en yakınımdaki Salim'in boynuma sarılıp 'bırak kardeşim aksın içindeki zehir' diyeceğini zannettim... Omuzlarımdan tuttu ve beni sarsarak 'saçmalama, kendine gel sen Bihter Ziyagil'sin' deyip at gibi kişnedi p.zevenk!
Oysa bilmiyorlardı, gerçekten ölüyor olabilirdim. Belki de abarttım, şimdi düşününce harbiden Bihter gibi olduğumu görebiliyorum.