Sevgileri Yarınlara Bırakmayınız

Sevgili okur, günümüz dünyasında hep bir koşturmaca içindeyiz fark ettiniz mi? Zamanımızı verimli kullanmak için aynı anda birçok şeyi yapmak yeni normalimiz oldu. Ben dün araba kullandığım süreyi verimli geçirebilmek için sesli kitap dinlerken fark ettim bunu. Hep bir yerlere, bir şeylere, birilerine yetişmeye çalışıyoruz. Okumamız gereken kitaplar, izlemememiz gereken filmler, görmek istediğimiz sergiler, katılmak istediğimiz kişisel gelişim kursları, tutturmamız gereken performans hedefleri, katılmamız gereken aile yemekleri, çocukların doktor kontrolleri, arkadaş doğum günleri… Liste uzayıp gidiyor.

Biz de başı kesik tavuklar gibi hepsine birden yetişmeye çalışıyoruz.

Günler, aylar, yıllar birbirini kovalıyor ve ne kadar çabalarsak çabalayalım dengeyi kurmakta ve her şeye yetişmekte zorlanıyoruz. Bazen özel hayatımızda, bazen işimizde, bazen de kendimize dair bir şeyleri erteliyor, bir şeyleri kaçırıyoruz. Ve kaçırdıklarımıza dair huzursuzluk bir türlü peşimizi bırakmıyor.

'Geleceği düşünüp eziyet çekeriz, geçmişi düşünüp geride dururuz, işte bu yüzden, şimdiki zaman elimizden kaçar gider.' Gustave Flaubert

Peki, bugün içinde bulunduğumuz koşturmacayı yönetmek mümkün müdür? İş, aile, sosyal yaşam ve kişisel gelişim arasındaki dengeyi nasıl sağlayabiliriz? 

Yaşam dengemizi kurabilmek için yapabileceğimiz belki de ilk şey planlama ve önceliklendirmedir. Önceliklerinizi belirleyip zamanınızı buna göre planlar ve yönetirseniz daha dengeli bir koşturmacanız olabilir. Önceliklendirme ve zaman yönetimiyle ilgili birçok kitaba, birçok yazıya kolayca ulaşılabilir. Bir de bunlara ek olarak son dönemlerde çok güzel uygulamalar görüyorum. Eğer hangi tarafa koşacağınıza, hangi işinize öncelik vereceğinize karar veremiyor ya da bu konuda sıkıntı yaşıyorsanız, sizlere bu uygulamaları da öneririm. Elbette burada en önemli konu bu planı azimle devam ettirmektir. Yoksa tüm bu planlar senenin ilk günü alıp bir türlü uygulanmayan kararlar gibi bir kenarda unutulabilir. 

Yapmamız gereken birçok şey olduğunda, sınır çizmek de son derece önemlidir. İş hayatınızla özel hayatınız arasında bir sınır çizin örneğin. Ofisten çıktığınızda, işe dair sorunları, yetişmeyen projeleri, cevaplanmayan e-postaları orada bırakın. Ailenizle geçirdiğiniz vakitte tamamen onlarla olun. Kendinize vakit ayırdığınızda bunun tadını çıkarın. Anda ve farkında olmak sizi tahmin ettiğinizden çok daha fazla dengede tutacaktır. Çocuğunuzla oyun oynarken patronunuzla yaptığınız kötü bir görüşmeyi düşünmek hem çocuğunuza hem size haksızlıktır. İş hayatınız için de bu geçerlidir. Hepimizin kötü günleri olur. Bazen uyanıp işe gitmek bile zül gelebilir. Ama o işe gitmek zorundayız. Gittiğimizdeyse hakkınızı vermek.

Her şeye yetişmeye çalışırken en çok ödün verdiğimiz şey kendimiz oluruz çoğu zaman.

Oysa her şeye yetişmek için önce kendimize hakkı olanı vermeliyiz. Öncelik biz olmalıyız ki içimizdeki cevherin etrafımıza bir faydası olsun. Kendimize vakit ayırdığımızda, kişisel gelişimimiz için bir şeyler yaptığımızda hem ruhumuzun hem de bedenimizin yakıtını vermiş oluruz. Ne yaparsanız yapın kendinize zaman ayırın, sevgili okur. Bir hobi edinebilir, egzersiz yapabilir, sabahları koşturmaca başlamadan yarım saat de olsa kitap okuyabilir, 10 dakikalık bir meditasyon yapabilirsiniz. Tüm bunlar hayatın kaosunda stresle başa çıkmanıza yardımcı olacaktır. 

Bir de tabii hayatta her şeyin istediğimiz kadar mükemmel gitmeyeceğini baştan kabul etmek gerek. Bazı günler diğerlerinden daha halsiz olabiliriz, bazı günler hata yapabiliriz, bazı günler ailemizin bize daha fazla ihtiyacı olur, bazı günler işimiz tüm enerjimizi talep eder. Bu durumda esnek olmak ve değişen ihtiyaçlara uyum sağlamak hayatımızdaki dengemizi korumamıza yardımcı olacaktır. Kimse mükemmel değildir ve size bir sır vereyim, kimse sizin de mükemmel olmanızı beklemiyor. 

Hayat dediğimiz uzun bir maraton. Hızla koşmak yerine zinde bir vücut ve beyinle tempolu yürümek uzun vadede bize fayda sağlar. Adımlarınızı yavaşlatın ve her adımın tadını çıkarın. Bir tek sevmeyi, sevilmeyi ve sevgiyi dile getirmeyi ertelemeyin bu koşturmaca içinde. Ben ne zaman kendimi bu koşturmacaya fazlaca kaptırsam, kıymetli şair Behçet Necatigil’in aşağıdaki şiiri gelir aklıma. Ruhu şad olsun!

Sevgilerde

Sevgileri yarınlara bıraktınız

Çekingen, tutuk, saygılı.

Bütün yakınlarınız

Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden

(Siz böyle olsun istemezdiniz)

Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi

Kalbinizi dolduran duygular

Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz

Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.

Yılların telâşlarda bu kadar çabuk

Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde

Açan çiçekler vardı,

Gecelerde ve yalnız.

Vermeye az buldunuz

Yahut vakit olmadı

Web

Instagram

X

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!