Araştırmaya göre “Müzik yapmak duygusal içeriğini ve mesajını üretmeyi ve anlamayı da kapsadığı için müzisyenlerin genelde daha yüksek seviyede yürütme işlevi vardır. Yani planlamayı, strateji üretmeyi detaylara dikkat etmeyi içerirken aynı anda kavramsal ve duygusal alanları analiz etmeyi gerektiren birbirleriyle bağlantılı görevler kategorisinde yetkindir. Bu becerinin aynı zamanda hafızamızın çalışma sistemine de etkisi vardır. Ve gerçekten de müzisyenler anılarını, daha hızlı ve etkili saklayıp, anımsayarak gelişmiş hafıza becerileri gösterirler.”
Çalışmalar müzisyenlerin yüksek derece bağlantılı beyinlerini her bir anıya birden fazla hareket vererek kullandığını bulmuş. Örneğin, kavramsal bir etiket, duygusal bir etiket, işitsel bir etiket ve bağlamsal bir etiket; iyi tasarlanmış bir arama motoru gibi.
Peki bütün bu detayların spor ya da resme değil de müziğe özel olduğunu nereden biliyoruz? Ya da müziğe başlayan insanlar en başından akıllı olabilir mi?
Nörobilimciler bu konuları da araştırdılar ve müziğin etkisinin diğer sanat dallarından çok daha farklı bir etki yarattığı sonucuna ulaştılar. Aynı seviyede kavramsal becerileri ve sinirsel gelişimleri gösteren katılımcılar birkaç rastgele çalışmaya göre, bir dönem müzik öğrenimi görmüş olanlar diğerlerine nazaran birden çok beyin bölgesinde gelişim gösterdiklerini bulgulamışlar.
Kabul edelim ya da etmeyelim müzik hayatımızda önemli bir etkiye sahip. Hayatta kalmak için yaptığımız iş ne olursa olsun, bir enstrüman seçmeli ve müziğe daha fazla yer açmalıyız. Kim bilir belki de hiç düşünmediğimiz olanak ve olasılıklarla karşılaşırız. Ayrıca, örneğin gitar çalmak ille de Paco De Lucia olma zorunluluğunu beraberinde getirmiyor.
Şairin dediği gibi kanatlarımızı çırptığımız kadar hafifiz..