Sesil Aktürk Yazio: Notre Dame de Paris

Hiçbir ordu, vakti gelmiş bir fikir kadar güçlü değildir.

Victor Hugo

XIX. yüzyılın başlarında Paris’te, şehir planlamacıları harabeye dönmüş Notre Dame Katedralini yıktırma plan yapıyorlardı.

Meryem Ana’ya ithaf edilen bu Gotik yapı, Paris’in tüm diğer önemli yapıları gibi Seine Nehri’nin kıyısındaydı. Roma mimari geleneğine bağlılığını sunan ve Fransız Gotik Mimarisi’nin en görkemli örneği olarak bilinen katedralin inşası tüm Gotik Dönem boyunca devam etmişti ve şimdi “Kentsel Dönüşüm” adı altında yıkılacaktı.

Fakat tam o sırada bir şey oldu. Claude Frollo katedralin önünde terk edilmiş bir bebek buldu; hıçkırıkları insanın kalbini parçalayan bebeği kucağına aldı. Bir bebeğe yakışmayacak kadar çirkindi hatta o kadar çirkindi ki, sanki tamamlanmamış gibiydi. Bu yüzden Papaz Frollo bebeğe Latince tamamlanmamış anlamına gelen “Quasimodo” ismini verdi.

Talihsiz Quasimodo’nun çirkinliği, sanki büyüdükçe daha da belirginleşiyor ve ona daha vahşi bir ifade kazandırıyordu.

Papaz Frollo artık büyüdüğü ve bir iş yapması gerektiğine inandığı için ona zangoçluk görevini verdi.

Quasimodo büyük bir sadakat ve adanmışlıkla görevini yerine getirirken sağır kaldı. Tüm sakatlıklarına bir de sağırlık eklenmişti. İnsafsızların kurbanı olduğu bir gün, Esmeralda adında bir kızla tanıştı. Küçükken çingeneler tarafından kaçırılan bu kız çok genç ve güzeldi,. Quasimodo o anda Esmeralda’nın iyiliği ve güzelliğine aşık olmuştu ve aşkı ortalığı karıştıracaktı.

Papaz Claude Frollo da kendi içinde büyük bir savaş vermekteydi; çünkü Esmeralda’ya karşı çok güçlü hisler beslemekteydi.

Esmeralda özgür ruhlu, filozof ve aynı zamanda şair olan Gringoire ile evliydi. Gringoire’nin yolu bir gün çingene mahallesine düştüğünde tanışmışlardı. Aslında gerçek bir evlilik de değildi, sırf Gringoire’in hayatını kurtarmak için onunla evlenmişti.

Koşullarının yularına rağmen, Esmeralda, yakışıklı subay Phœbus’a aşıktı. Soylu ve zengin bir ailenin kızıyla nişanlı olmasına rağmen çapkınlıktan geri kalmayan “ışık saçan” Phœbus’da Esmeralda’yı arzuluyordu.

Bu aşk Frollo’yu öfkeden deliye çevirmekteydi ve bir gece Esmeralda ve Phœbus’un gizlice buluştuğunda Frollo hançeriyle yüzbaşıyı öldürmeye teşebbüs etti ve suçu Esmeralda’nın üzerine attı.

O dönemde çingenelerin, karanlık tarafın sanatlarına yatkın olduğu düşüncesi yaygındı, doğal olarak bunu Esmeralda’nın yaptığını düşündüler. Herkes, rahip ve bir çingene arasında seçimini, din adamından yana yapmıştı ve onun suçsuz olabileceğini akıllarına bile getirmediler.

İnfaz günü gelip çattığında, Quasimodo karar verdi, ona iyilik eden güzelleri güzeli Esmeralda’sını yüz üstü bırakmayacaktı. Biraz da karışıklıktan faydalanarak, Esmeralda’yı kaçırıp, onunla birlikte Notre Dame kilisesine sığındı. Artık askerler infazı gerçekleştiremezdi çünkü o dönemde ilahi adaletin, kralın adaletinden üstün olduğunu böylece tanrıya sığınan kimselere ceza uygulanamayacağına inanılırdı.

Üstelik bu kral tarafından da onaylanmıştı.

Esmeralda’nın ayak takımı arkadaşları da aynı nedenle Miracles Sarayı’nda toplanmış kiliseye yürüyorlardı. Esmeralda’yı oradan kaçırmak ve infazını önlemek için isyan çıkartılar ve kral askerlerini yolladı.

Tüm bunlar olurken Esmeralda, Gringoire ve Frollo tarafından kaçırıldı. Güvenli bir yere geldiklerinde Frollo bir seçenek sundu, Esmeralda, ya Frollo ile birlikte gidecekti ya da Gréve Meydanı’ndaki dar ağacını boylayacaktı.

Esmeralda Phœbus’u sevdiğini söyledi…

Bu Paris’te yaşanan aşkın ve özlemin hikayesiydi, İS 1482 yılıydı ve zaman, katedrallerin zamanıydı..

Linki izlemenizi tavsiye ediyorum.

Bruno Pelletier yani özgür ruhlu şair Gringoire Le Temps des Cathédrales ile, Notre Dame de Paris müzikalinin birinci perdesinde ouverture den sonra karşımıza çıkıyor.

Riccardo Cocciante tarafından bestelendi ve sözler ise Luc Plamondon’a ait. İlk kez 18 Eylül 1998’de, Paris Kongre sarayında oynan müzikal dünya çapında büyük bir başarı yakaladı, çok sevildi ve dünyanın hemen her yerinde pek çok dilde oynandı. Sadece albümü 10 milyonun üzerinde sattı ve izleyen seyirci sayısı 12 milyonun üzerinde. Helena Ségara- Esmeralda, Garou-Quasimodo, Daniel Lavoie-Frollo, Bruno Pelletier-Gringoire, Patrick Fiori- Phœbus, Luck Mervin-Clopin ve Julie Zenatti- Fleur-de-Lys’I oynuyor. (Müzikalin full versiyonu için)

Söylentilere göre sahnede bizi büyüleyen Bruno Pelletier, Le Temps des Cathedrales’in ses - ton aralığına ulaşmak için tam bir yıl boyunca çalışmış.

Müziğe adanmış bir hayat

Pelletier, Quebec şehrinin bir banliyösü olan Charlesbourg’da doğdu. 1983 yılında Amanite ve Sneak Preview gruplarıyla sahneye çıktı. Daha sonra Fransızca şarkı söyleyen Pëll adlı bir grup kurdu.23 yaşında, barlarda şarkı söylediği Montreal’e taşındı. 1989’da Envol adlı rock yarışmasına katıldı ve burada özel mansiyon aldı. 1991’ de St Jean sur Richelieu’deli Montgolfieres Festivali’ nde sunulan Vu d’en Haut müzikalinde rol aldı. Ertesi yıl, kırk kez sahne aldığı müzikal gösteri Les Fous du Rock’n’Roll’a katıldı.

1992 yılının Ekim ayında kendi adını taşıyan ilk albümünü çıkardı ve Kasım ayında Luc Plamondon ve Michel Berger’in rock operası “La Légende de Jimmy” de James Dean rolünü oynadı.

1994 yazında Pelletier,Franco Folies de La Rochelle’e davet edildi ve ardından Starania’da sahne almak için Paris’teki Mogador Tiyatrosu’na döndü. 1995’te çıkardığı ikinci albümü Défaire L’Amour’u  kaydetti.

1997’deki üçüncü albümü Miserere’nin satış rakamları 200.000 ‘i aştı. Yine aynı yıl ADISQ tarafından Kanada’nın Quebec eyaletinde “Müzik ve Mizah” endüstrisinde çalışan sanatçılara yıllık olarak verilen “Félix Ödülleri’nde “Yılın Erkek Şarkıcısı”ödülü’nü kazandı ve TV dizisi Omertà II de rol aldı.

Ocak ve Ağustos 1998 arasında, Quebec’te 100’den fazla konser verdi. Ardından Luc Plamondon – Riccardo Cocciante müzikali Notre-Dame de Paris’te Gringoire rolünü oynamak için Paris’e gitti.

1999’da dördüncü albümü D’autres Rives’I Avrupa ve Quebec’te yayınladı. 2000 yılında Kanada’da en çok satanfrankofon albümlerden biriydi. Bu dönemde Londra’da, Notre Dame de Paris’in İngilizce dilindeki yapımında Gringoire rolünü de üstlendi. 2001 yılında ise canlı bir albüm olan Sur Scéne’I, Ağustos 2002’de altıncı albümü Un Monde à L’envers’ı çıkardı.

Bu dönemde Pellertier, Les Week-ends Pop de L’OSM dizisi için Monreal Senfoni orkestrasıyla çalıştı.

Aralık 2002’de orchestra ikinci kez bir araya gelerek Concert de Noel albümü olarak kaydedilen bir Noel dizisi sundu.

2006 yılında Dracula hikayesinin modern bir yeniden anlatımı olan Drakula Müzikali – Entre L’amour et La Mort’ta başrol oynadı. Albüm çalışmaları devam etti 2011 ‘ de Les Filles de Caleb’de Napoléon müzikaline kadar 2 albüm çıkarttı, müzikalde ise Naoléon rolünü oynadı.

58 yaşındaki Pelletier’in kendine has bir sihri var, şarkıları tekrar tekrar dinlemek istiyorsun sanki sadece “audio” değil soluduğun havaya karışıyor özellikle Microphonium albümünde kaç şarkı var ki sahiden enfes söylemiş. Albüm baştan sona rahatlıkla dinlenebilir ama L’appel aux Toujours, J’ai Menti, Aprés toi le Déluge’u  dinlerken insanın canı kendini müziğe kaptırmaktan başka bir şey yapmak istemiyor.

Notre Dame de Paris müzikali, Bruno Pelletier’in tüm dünyada tanınmasını sağlayan harika bir çıkış oldu. Müzikal ise Viktor Hugo’nun 1831’de yayımlanan  Fransa’nın karanlık zamanlarından kesitlerinden sunan aynı isimdeki romanından sahneye uyarlandı. Viktor Hugo’nun en parlak yıllarıydı ve onun aslında amacı Notre Dame Katedralin’in yıkılışını önlemekti. Ve yazar kalemini çevirdi…

Popüler İçerikler

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"
Türkiye'de 9.05'te Hayat Durdu! Atatürk'e Saygı Duruşu!
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
22.06.2021

Bu müzikal ile küçük yaşlarda tanışmam mucize gibiydi. Hayata aşka umuda bakışınızı değiştirir tavsiye ediyorum. .......... watch?v=Lefbtf5jjbg

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ