Sesil Aktürk Yazio:Mario Frangoulis

Müzik kelimesi eski Yunan dilindeki “Mousikétekhné” kelimesinden türemiş. Anlamı “Musaların Sanatı”. Musalar,  yaradılışı müzikli şiirlerle anlatan Zeus’un kızları. Bu tanrıçalara ve sanatlarına inananlar her dört yılda bir şenlikler düzenleyerek onları yaşatırlarmış, Antik Yunan’da müzik toplumsal yaşantının vazgeçilemez bir parçasıymış. O dönemler, müziğin tanrılar tarafından yaratıldığını düşünülüyormuş, diğer bir inanış ise müziğin büyü nedeniyle ortaya çıktığı. Bana göre her ikisi de doğru, iyi bir müzik duyduğumuz anda büyülenmiş gibi onun yarattığı “yeni” dünyaya, düşünceye doğru çekildiğimizi hissetmiyor muyuz?

Antikiteden bugüne geçen zamanda “yarattığımız teknolojik terör” sayesinde bir müzik endüstrisi kurduk ve istediğimiz zaman, keşfettiğimiz birçok ritim ve türde müzik dinleyebiliyoruz.

Tabi istemediğimiz zaman da ama bu çözülebilir küçük bir ayrıntı.

Bu ayın başında Musaların uzak torunlarından Mario Frangoulis’in albümü uluslararası piyasada satışa sunuldu. 21. Albümü olan “Blue Skies, an American Songbook”u çıkartma sebebi ekonomik zorluklarla mücadele eden öğrencilerin eğitimine destek olmak. Mario’nun neredeyse yüzyıl boyunca insanların hayatına girmiş çıkmış jazz standartlarını yorumladı. Zamana direnen bu şarkılar, antik dönem yorumlarının pek de o kadar uçuk kaçık olmadığı düşündürtüyor.  

Albümde 20 şarkı var. Irving Berling, George Gershwin, Brecht & Weill, Cole Porter gibi döneminin efsanevi isimlerinin Broadway ve Jazz bestelerinin yer aldığı albümün 7 Mayısta piyasaya çıkışıyla aynı gün, Antik Yunan anıtı Akropolis’in eteğindeki Herodes Atticus’un Odeon’unda bir konser verdi. Biletlerin 20$ dan satışa sunulduğu konserde Mario’ya , albümde birlikte düet yaptığı Chicago’lu caz şarkıcısı Tammy McCann, ve Lucas Karytinos yönetimindeki Big Band Orkestrası eşlik etti.

Mario Frangoulis’in Blue Skies, an American Songbook’ un açılış şarkısı “For Once In my Life” ,  Motown şarkı yazarları Ronald Miller ve Orlando Murden tarafından yazıldı. İlk olarak kimin söylediği konusunda farklı bilgiler var, bazı saygın internet sitelerinde ilk söyleyenin Connie Haines olduğu, bazılarında ise ilk olarak 1966'da Chess Records'a imza atan, Jazz / Soul şarkıcısı Jean DuShon tarafından kaydedildiği belirtiliyor.

Karmaşanın sebebi dönemin “Plak Şirketleri” politikalarından kaynaklanıyor muhtemelen. Takip edebildiğim kadarıyla olaylar şöyle gelişiyor; şarkının yazarı Miller, en başında DuShon'a şarkıyı demo olarak kaydettiriyor. Ama onun yorumundan o kadar çok etkileniyor ki şarkıyı onun söylemesi gerektiğine inanıyor.

Ama şarkının sahibi, Motown şirketinin başındaki Berry Gordy, şirket politikası gereği şarkı yazarlarından birinin bestesinin başka plak şirketine gitmesini istemediğinden dolayı şarkıyı ilk önce Connie Haines’e ardında Barbara McNair’e kaydettiriyor. McNair, 1966’da TV’de yaptığı programların birinde şarkıyı seslendiriyor ve ardından kayda girip “Here I Am” plağının A yüzünde alıyor.  

Motown’un bir sonraki hamlesi ise şarkıyı The Temptations’ın 1967’de çıkarttığı “In a Mellow Mood” albümünde yayınlamak oluyor. Pop listelerine ilk ulaşan kayıt ise The Four Tops’a ait. Ardından The Temptations, Diana Ross ve Tony Bennett tarafından da yorumlanıyor.

Ama en sevilen,  Stevie Wonder’ın 1976 yılında, henüz 17 yaşındayken yaptığı yüksek tempolu aranjesi oluyor ve 1968-1969 ‘da İngiltere ve Amerika listelerinde ilk üçe giriyor.

Daha sonraları Harry Connick JR, Laura Fygi (dinleyin derim, melekler gibi şarkı söylüyor L. ), Dee Dee Bridgewater gibi isimler tarafından da yorumlanan şarkı; O’nu , sınırsız mutluluk hissi veren çok özel birini bulmakla ilgili..

Albümdeki ikinci şarkı ise “The World We Knew (Over and Over)” sevgilinin bi şekilde kendinden mahrum bıraktığı, lunatik bir aşığın dramını anlatan şarkının sözleri söyle;

Bir zamanlar yana yürüdüğümüz dünyamızda yürümeye devam ediyorum

Birbirimize âşık olduğumuz, o anlaşılmaz, o inanılmaz dünyamızda

Her parlak neon ışığı yıldıza dönüşürdü

Güneş ve ay sanki bizim gibiydi Ama bu rüya sana fazla geldi

Şimdi ben bir zamanlar beni sevdiğin dünyada yürümeye devam ediyorum..

Alman müzisyen ve besteciler Bert Kaempfert, Carl Sigman ve Herbert Rehbein tarafından yazıldı ve Frank Sinatra’nın  1967 tarihinde çıkarttığı albümü “The World We Knew” isimli ’45 liğin A yüzünde yer aldı. B yüzünde ise “You’re There” isimli şarkı var.

Bir süre sonra, Charles Aznavour şarkıyı Mireille Mathieu ve Paul Mauriat için “Un Monde Avec Toi” olarak Fransızcaya; Fred Bongusto ise Ore D’Amore olarak İtalyancaya uyaraladı. Josh groban şarkıyı Harmony albümünde yorumladı. Şarkı Bilboard Hot 100’de otuzuncu sıraya kadar yükseldi.. 

Ve benim çok sevdiğim ve ilk kez Frank Sinatra’dan dinlediğim bir şarkı, I’ve Got You Under My Skin, bir döneme imzasını atan ve neredeyse tüm şarkıları bir standarda dönüşen şarkı sözü yazarı ve besteci efsanevi Cole Porter’a ait. Zengin bir aileden geliyor, hatta Indiana’nın en zengin ailesi ve hayatta kalan tek oğlu. Annesinin desteği ile müziğe başlıyor ama Porter’ın müzikle uğraşmasını asıl isteyen büyükbabası. Klasik bir müzik eğitimi alırken, müzikal tiyatroya karşı daha farklı hisler beslemeye başlıyor ve çalışmalarının merkezine koyuyor. 1920’ lerden sonra yavaş da olsa çalışmaları meyvelerini vermeye başlar. 1930’larda artık Broadway müzik sahnesinin en büyük şarkı yazarlarından biridir. O dönemde yazdığı birçok parça, Night & Day, I Get a Kick Out of You, My Heart Belongs to Daddy hit olur.

I Got You Under My Skin1936'da yine onun tarafından yazılan bir şarkı. Aynı yıl Amerikalı aktris ve de dansçı Eleanor Powell’ın müzikal film Born to Dance'da yer aldı. Filmde Virginia Bruce tarafından seslendirilmişti ve yine aynı yıl “En İyi Orijinal Şarkı Akademi Ödülü”ne aday gösterildi ancak “The Way You Look Tonight”  ödülü kazanan oldu. 1966 ‘da Frankie Valli ve Four Seasons trafından seslendirilip, ilk 10’a girse de; şarkı Frank Sinatra tarafından yorumlandıktan sonra onunla sanki bir bütün oldu ve halen en sevilen yorumların başında geliyor. Sinatra, 12 Şubat 1967'de California Üniversitesi'nde iki saatlik bir anma töreni sırasında merhum Cole Porter'ı onurlandırmak için bu şarkının balad versiyonunu söylemiş. 

Blue Skies’ın sekizinci şarkısı, My Funny Valentine  Benim komik, tatlı gülünç sevgilim…1937 yılında sahneye konan, sözlerinin Lorenz Hart ve müziğinin de Richard Rodgers tarafından yazıldığı “Babes in Arms” adlı müzikal komedide  yer alan şarkılardan biri. Müzikalin konusu, biraz para kazanmak amacıyla yola çıkan ve beş ay boyunca kasaba şerifi tarafından bir çalışma kampına gönderilmekten kaçınmak için şov yapan bir grup Long Island’lı gençle ilgili.

Müzikal, 1937'de New York City'deki Broadway Shubert Theatre'da tam 289 performans sergiledi.

Babes in Arms' daki 'Where or When'; 'My Funny Valentine'; 'The Lady Is a Tramp'; 'Johnny One Note' ve'I Wish I Were in Love Again” gibi birçok şarkı, standart haline geldi ; ve bir çok önemli sanatçı tarafından değişik türlerde seslendirildi.

My Funny Valentine ise İlk olarak 1945'te Ruth Gaylor’ın Hal McIntyre orkestrasıyla gerçekleştirdiği kayıtla listelerde yer aldı. Yayınlandıktan bir hafta sonra listelerde 16. Sıraya kadar yükseldi.

My Funny Valentine hayatıma Chet Baker’la girdi ve hala bana göre hala en iyi yorumu. İlk dinlediğimde duygularım “bir müzikal komedinin parçası olan şarkıyı dinleme hissinden” epey uzaktı… Chet Baker sihri. İnsanı alt üst eden bir tonu var. Günümüze kadar Miles Davis, Sarah Vaughan, Tony Bennet, Chaka Khan, Sting, Frank Sinatra gibi bir çok önemli isim tarafından yorumlandı. En son Michael Buble’ın 2018 yılında çıkarttığı albümü “Love”da yer aldı.

Mario Frangoulis’in son albümün “Blue Skies” da Tammy McCann’le yaptığı düet, şarkının müzikal köklerinin dokusunu da taşıyor. 

Ve enfes bir şarkı Autumn Leaves hani derler ya “her insanın bir şarkısı vardır ve her şarkının bir hikâyesi” bu şarkının hikâyesi, yaz mevsiminin cıvıldayan coşkusu, hesapsızlığı ve aşkın sonbahar yapraklarına binip uzaklaşmasının yarattığı melankoli ile ilgili. Caz tarihçisi Philippe Baudoin’e göre “Amerika dışındaki en önemli standart”. Sadece caz müzisyenleri tarafından yaklaşık 1400 kez kayıt edildi ve cazcılar tarafından “en çok kaydedilen” sekizinci şarkı oldu. Bestekârı Joseph Kosma. Orjinali Fransızca olan şarkının sözlerini Jaques Prévert yazdı. İlk kez 1946 yapımı, yönetmenliğini Marcel Carne’nin üstlendiği  Yves Montand, Sergio Reggiani ve Natalie Nattier’in başrollerini paylaştığı “Les Portes de La Nuit” filminde Yves Montand tarafından söylendiğinde ünlü oldu. Amerikada ise tam 4 yıl sonra vizyona girdi.

Capitol Records, şarkının ABD hakları için 600$ ödedi. Plak şirketinin kurucusu ve o zamanki başkanı, Johnny Mercer’le ingilizce şarkı sözlerini yazması için anlaştı. Anlaşmanın maddelerinden biri, eğer Johnny Mercer dört ay içinde şarkının sözlerini getirmez ise anlaşmanın feshini öngörüyordu .

Mark Steyn'in söylediğine göre, son tarihe hızla yaklaşılırken Mercer’in sessizliği Capitol’un yayın yöneticisi Mickey Goldsen’i sabırsızlandırıyordu. Bunun üzerine Mercer, Goldsen’e trenle Los Angeles’ dan New York’a giderken yolda şarkı üzerinde çalışlacağına söz verdi, tabi eğer onu istasyona bırakırsa. Golstein o gün geç kalmıştı ve Mercer’i sundurmanın altında onu beklerken buldu. Mercer söze başladı, “eh şey, biliyorsun… aslında pek bir şey olup olmadığını bilmiyorum ama seni beklerken sözleri yazdım”. Golsten, biyografi yazarı Geene Lees’e o anı şöyle anlatıyor “ Arabaya bindik ve bana sözleri okudu. Gözlerimden akan yaşlara hâkim olamadım. Şarkıyı çaldığım herkes çıldırdı.”

Piyanist Roger Williams’ın enstrümantal versiyonu, 1955 yılında ABD Billboard, en çok satanlar listesinde uzun süre bir numarada kaldı.

Şarkının o kadar güçlü bir ifade gücü vardı ki Ian Fleming, 1956 yılında yazdığı “Diamonds Are Forever” romanında referans olarak almıştı. “...Bond koridorun sonuna yaklaştığında, piyanodan yayılan hüzünlü melodiyi duyabiliyordu.  Melodiyi tanıdı. “Feuilles mortes“ idi. Kapıyı çaldı.”

Dee Dee Bridgewater, Stan Getz, Wynton Marsalis, Oscar Peterson, Claire Chevalier gibi önemli sanatçılar tarafından da çalınıp söylenen şarkının dinlemeye doyamayacağınız birçok yorumu var. Ben Dee Dee’den başlayın derim.. 

Frangoulis'in kendi sözleriyle: 'Müzikte ve tiyatroda, esnek olmalı, etrafımda olup bitenlere adapte olmalı ve yeni ve benzersiz müzik ve oyunculuk becerileri kombinasyonlarını denemeliyim - bu aynı zamanda kişisel tarzım anlamına da geliyor. Hayat kim olduğumuzu oluşturan bir deneyimler mozaiği - herhangi bir şeyi yapmanın 'doğru' bir yolu yok ... Yaptığım her şeyin gerçeğim, duygularım ve kimliğimle ilgisi var '.

Popüler İçerikler

Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi