Geçen gün tavşanlar üzerinde yapılan “Müzik Zenginleştirmesi” deneyini anlatan bir yazı okudum. Indiana Üniversitesi “Yeni Zelanda Beyaz Tavşanları” -ve diğer tavuk gibi kümes hayvanları, kemirgenler- üzerinde yaptığı deneyi ve uyguladıkları yöntemi anlatıyordu. Yazıda ayrıca hayvanların işitme yetenekleri ve algıların türler arasında büyük ölçüde farklılık gösterse de, müziğe “maruz kalmanın” yararlı etkilerinin köpekler, kediler, domuzlar, sıçanlar, fareler, tavuklar, balıklar ve filler, inekler ve insanlar dahil hepsinde kendisini gösterdiğinden bahsediliyordu.
Klasik veya benzer (şekilde modüle edilmiş) müziklerin, birçok türde anksiyete etkilerini önemli ölçüde azalttığını; “hoş” müziğin, insanların hipotalamuslarındaki (talamusun -koku hariç tüm uyaranlar için istasyon- altında bulunan ve 3. kalp karıncığı tabanını oluşturan vücut sıcaklığı, hipofiz bezi ve sempatik sinirlerin yönetildiği ön beyin bölgesi) kalp atışı veya solunum gibi tepkilerinin yanı sıra, aslında yaşanan an içinde bir ödül olmasa da beyindeki ödül devrelerini harekete geçirdiğini gözlemlediklerini yazıyordu. Demek Platon 2500 sene önce müziğin “sadece eğlence yaratmak için kullanır” fikrini boşuna küçümsememişti.