Tembellik gerçek bir ayak bağıdır. Hani bir laf var ya “Kader gayrete aşıktır,” diye. Buna ben de inanıyorum. Herkes bir şeyler ister, dualar eder, dilekler diler, adaklar adar ama sadece bazıları hayallerini gerçekleştirme işini sadece hayata bırakmaz. İnsan harika bir ateşleyicidir. Altınızda muhteşem bir araba olsa bile siz kontağı çevirmedikçe hareket etmeyecektir. “Canım istemiyor, içimden gelmiyor, o masanın başına geçemiyorum, şuradan kalkıp oraya gidemiyorum… Çok istiyorum ama bir türlü fırsat bulamıyorum…” Buna ben inanmıyorum. İstek çok güçlüdür, bir şeyi yapamıyorsanız aslında sadece istemiyorsunuzdur. Ufak ufak başlamanın gücüne inanın.
Hadi size bir sır vereyim. Yaparak değil, düşünerek başlayın. Bunu gerçekten kanepede uzanarak, gözleriniz açıkken ve kapalıyken de yapabilirsiniz. Ben karşımda biri sıkıcı sıkıcı konuşurken çoğu zaman bunu yapıyorum. Tasarlayın. Aklınızda… Yazı, yazarak başlamaz. Düşünerek başlar. Bu küçük şey, çok kıymetlidir. Zahmetsizdir, masrafsızdır, eğlencelidir. Uzun uzun düşününün. Haftalarca, aylarca düşünün. Aynı hikâyeyi düşünün. O hikayedeki insanları düşünün. Bırakın kafanızın içinde gezinsinler, birbirleriyle tanışsınlar, badireler atlatsınlar, gülsünler, bir sürü terbiyesizlikler yapsınlar. Sizi temin ederim, çok ama çok eğleneceksiniz. Buna da üşenecek değiliz ya! Artık iyice tanışık olduğunuz bu hikâyeyi yazmaya başladığınızda işlerin nasıl tıkır tıkır ilerlediğini görüp çok şaşıracaksınız. Ha bir de ne düşündüğünüzü kimseye söylemeyin. Bu sizin tek kişilik şahane gizli bahçeniz, kimseyi içeri almayın.
Serda Hanım’ın yazdıklarını okuyunca gözümün önündeki sis perdesinin kalktığını hissediyorum. Öyle bir etkisi var bende :)