Mentorüm ve öğretmenim, Yaşamın Direksiyonunda Atölyesi’nin yaratıcısı Jungien Koç Şebnem Toker, yukarılardaki açık büfeyi işaret eder, hatırlatır. O açık büfeden tabağımıza alabileceğimiz şeylerin kendi tercihimiz olduğunu söyler.
O açık büfede neler olduğunu bilmek ve istediğimizde oradan tabağımıza güzel şeyler almak mümkün. Az önceki fabrikanın yenisini kuralım mı beraber? Hadi gidelim açık büfeden kendi hammaddelerimizi alalım.
Neşe ve güvenden mamul dostluk, anlayış ve sevecenlikten mamul ilgi, iyimserlik ve esneklikten mamul huzur, akıl ve niyetten mamul umut, güzellik ve estetikten mamul öz bakım, inanç ve emekten mamul yeni gerçeklik ihtimalleri. Ve mukavemet. duyarlılık. hassasiyet. nezaket. zarafet. O kadar güzel malzemeler ve ürünler var ki açık büfede… Seç, beğen, al, kullan.
Nereye bakarsak orayı görürüz; oraya nasıl bakarsak, öyle görürüz.
Bu anlattıklarım size Polyannacılık gibi mi geliyor. Hayır. Yaradılışın en eski izahı. Osho der ki, “Her şeyi kabul eden insan neşeli olur… Böyle birisi şükran dolu olur; var oluşa şükran duyar, bütünlüğe şükran duyar, bu kişi en üstündür.” Üstelik en başta da konuştuğumuz gibi, duygular geçicidir, haller geçicidir; kalıcı olan niyet ve bakış açısıdır.
Yani, fabrikanın manifestosu. Hayatın hangi tarafında olacağımız kararı.
Güzel ve naif bir yazı daha. Ellerinize sağlık.