Biz üç kız kardeşiz. Ve istisnasız her sene, Tarkan’ın Harbiye konserlerinden en az birine gideriz. Bu gidişlerimizin heyecanı konser çıkışında başlar. Bu şu demek, bir sonraki Tarkan zamanını bir yıl boyunca beklemek. Sonra yazın, bir anda bir telefon trafiği başlar. Konferans görüşmeler yapılır, saniyelerle yarışılıyordur o esnada. Ablam, şehir dışından geleceği için ona en uygun günü ayarlama çalışırken biletix sayfası üçümüzde de açık olur. Bu Hollywood yapımı ajan filmlerini andıran dakikaların önemi çok büyüktür çünkü biletler, satışa çıktığı an bitmektedir. Bunu biliriz. Hiç başımıza gelmemiştir ama gelmesinden de çok ürkeriz. Tartışmalar, değerlendirmeler, saat pazarlıkları, ablamın iş yerini ayarlaması falan derken biletler alınır. Kimi zaman iyi bir kategoriden bilet buluruz kimi zaman vakit kaybetmişizdir bu sebeple çok gerilere kalırız falan ama nihayet biletlerin alımı gerçekleşir, yüreklere su serpilir ve heyecanlı bekleyiş başlar. Konser gününe dek, en önemli gündemimiz bu olur.
Bu sadece öylesine bir bekleyiş değildir. Türkiye’de yaşamak, elin böğründe beklemektir. Dualarımıza yeni başlıklar eşlik eder. O gün olmaması gereken şeyler vardır. Olacaksa da o gün olmaması gereken şeyler. Öyle ki o günün öncesinde ve sonrasında birkaç ferah gün şarttır. Kimse ölmemelidir mesela. Ülkeyi yasa boğacak herhangi bir şey olmamalıdır. Hiçbir ekstra yasak gelmemelidir. Bu makro tarafı. Mikroda da öyledir. Aklımıza tanıdığımız yaşlıları getiririz, onlara uzun ömürler dileriz. Ailede kimse hastalanmamalıdır mesela, tembih ederiz. Ve tabii hava şartları. Hava şartları da çok mühimdir. İptal ihtimali son haftaya kadar kara buluttan bir ihtimal olur. Gizem, küçük kardeşim, her sabah meteoroloji sitesine bakar. Haftalık tahminler, üç günlük tahmin, bir günlük tahmin ve elbette o güne dair saatlere göre hava durumu.
İyi ki ♥️