Bu bir süreç ve ciddi anlamda emek harcanması gerekiyor. Sizin iyi bir kitabınız var ve onu çıkarttınız diyelim; kimse gelip almıyor, onu tanıtmak gerekiyor. Onu edebiyat çevirmenlerine ve yayıncılara göstermek gerekiyor ve inanın, bu yıllar alıyor. Bir de buna uzak coğrafyalardaki kısıtlamaları ve Türkiye ile ilgili soru işaretli durumları eklediğimiz zaman, bizim işimiz çok zor oluyor. Mesela ilk başlarda çocuk kitaplarını hiçbir şekilde tanıtamıyorduk ama şu an, 15 yılın sonrasında bizim ofiste sadece çocuk kitapları ile ilgilenen ajanımız var. Burcu Ünsal, Türkiye’den yazarların ve çizerlerin çocuk kitaplarını dünyaya tanıtıyor, telifini satıyor. Çok da iyi gidiyor, mesela geçen hafta Estoncaya kitap sattı. Türk yazarın kitabının Estonca’da okunacak olmasının mutluluğunu yaşıyorum, bu kazanılacak paranın ötesinde büyük bir mutluluk, gurur. Bakmayın öyle, o pencereden çok milliyetçi gibi duruyorum ama hiç alakası yok. Milliyetçi duygularım oldukça azdır ama edebiyattan, kitapların dünya yolculuğundan bahsederken epey milliyetçi görünüyorum.
Ticari değil idealist bir yaklaşımın her paragrafına sindiği bu röportajı okuduktan sonra dedim ki; Nermin Mollaoğlu ve Kalem Ajans'sız bir Türk edebiyatı yine olurdu ama eksik olurdu.