Serda Kranda Yazio: "Başarısız Olmak Haktır"

Çocuk kitapları yazarı, sevgili arkadaşım Anıl Basılı, böyle diyor. Çok da doğru söylüyor. Başarısızlık bazen akla gelen ihtimaller arasında bazen de hiç düşünmediğimiz bir son. Başarının bu kadar ön planda olduğu, sanki yaradılışın amacıymış gibi algılandığı ve herkesin boynunda başarı kartvizitleriyle gezdiği günümüzde, yumuşak güç değil midir “çok da şey yapmamak?”

Timaş Yayınları etiketiyle yayımlanan Başarısızlar Kulübü karneler, sınavlar, seçmeler ve yarışlar ajandası içinde sürekli bir şeylere yetişmeye çalışan çocuklar ve yetişkinler için tatilde okunacak için harika bir kitap bence.

Anıl Basılı ile yeni kitabı üzerine söyleştik.

Yeni kitabın Başarısızlar Kulübü yayımlandı. Tebrik ederim, büyük heyecan. Taslağın üzerinde çalıştığın günlere şahidim. Bir hikâyeyi daha bitirmek nasıl bir duygu?

Çok teşekkür ederim. O taslaktan, üzerinde yapılan türlü değişiklikten sonra kitap formuna kavuşması muhteşem bir his. Yazma süreci başlı başına heyecanlı ancak kitapçıda kendi kitabınızla karşılaştığınızda hissettiğiniz… O çok farklı. Bir hikâye bitti, hani diğeri nerede diye yola devam ediyorum. Şu sıralar gözlemdeyim. 

Bu  yeni kitabında bizi başarısızlık temasıyla buluşturuyorsun. Neden başarısızlık?

Sokaktan rastgele on kişiyi çevirip soru sorsak başarı üzerine bir sürü laf duyarız. Ya da arkadaşlarımızla oturduğumuz sofralarda her biri kendinin ne kadar başarılı olduğunu kanıtlama peşine düşer. Kendimizi başarılı göstermeye bayılıyoruz. Oysa içimiz gizlenmiş başarısızlık birikintileriyle dolu. Bir yarışın içinde olduğumu fark ettiğimde, pes ettim. Artık başarısızlıklarımı dile getiriyorum. Eve dönerken getirebilecekleri bir başarısızlık ihtimalleri olmayan bir neslin başarı odaklı algısına tepki niyetindeyim. Hayır, bu hayatta başarısızlıklarımız da var.

Ben de iki çocuklu bir anneyim ve başarı, bence bir ebeveynin en sancılı konusu. Çocuğunun başarısına sevinsen, “Annem başarılı olmamdan hoşlanıyor. Belki de başarısız olursam beni daha az sever” diye düşünüyor. Sevinmesen, “A a, hiç mi önemli değil? Nasıl da normalleştirdi” diyor. Başarıdan başlayalım bu nedenle. Başarı nedir, ne değildir?

Başarı ve başarısızlık noktasında tepkilerimiz dengelerin şaşmasına neden oluyor, evet. Oysa en başından ikisini de eşit şekilde ele alabilmek çok önemli. Komşu çocuklarının başarı hikâyeleriyle büyüyoruz. Filancanın falancanın çocuklarının ne yaptıklarıyla ilgilenmekten kendi çocuklarımızın ne hissettiğine odaklanamıyoruz. Onlara en baştan saklamayı öğretiyoruz. Başarı, başarısızlığın kulağa iyi gelen hâli değildir. Etrafımızdaki yetişkinlere bakalım mesela, başarılı görünmek için ne kadar çabalıyorlar değil mi? İşte bu görünme telaşı başarı değildir.

Başarı mı, mutluluk mu, çaba mı, bırakmak mı?

Çaba… Kulağıma öyle iyi geliyor ki. Bir sihri var. “Çabalamaktan vazgeçme.” Kalpten dökülen cümlelerden biri. 

Peki başarısızlık nedir?

Gizlenendir, istenmeyendir, baskıyla ortadan kaldırılmaya çalışılandır, hakkı yenendir. Evet hakkı yenendir. En güçlü başarı hikâyelerini okuduğumuzda dibi görmekten bahsedildiğini de okuruz. Başarısızlıklar uzun bir merdivenin basamaklarıdır. Ne kadar kabul ederseniz o kadar uzar gider o merdiven… Nereye mi? Kalbin seni nereye götürmek istiyorsa, oraya. Başarısızlık da bir haktır. 

Yeni hikayendeki kulüp fikri çok hoş. Sen de bir yazar olarak yumuşacık ve bir o kadar da gerçek bir dünya yaratmışsın. Hikayendeki kişileri ve başarısızlık temalarını nasıl seçtin? 

Yazarken kendimi inanılmaz konular seçmek için zorlamıyorum. En iyi bildiğim yerden başlıyorum. Kendimden… Yürüdüğüm, takıldığım bazen düştüğüm anılar bana eşlik ediyor. Başarısızlar Kulübü biraz benden biraz sizden. Gerçek hayatta esinlendiğim insanlardan bölümler içeriyor. Hayatı boyunca oradan oraya savrulmuş ama ne istediğini bilmeyen insanlar da bu kulüpte, toplum ne der kaygısıyla hareket edenler de. Kulüpte sadece gençler yok. Yetişkin biri de var: Mutlu. Mutlu okulun aşçısı ve gerçekten kötü yemekler yapıyor. Oysa bir hayali var. İşte o hayale ulaşırken başarısızlık korkusuyla da mücadele etmek zorunda. 

Senin yazdığın yaş grubu, artık ebeveyn okumalarından özgürleşildiği bir döneme denk geliyor. Şunu demek istiyorum, senin kitabını sadece çocuklar okuyacak sanki.  Ancak ben, bu hikâyeyi ebeveynlerin hatta çocukla teması olan herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Bütün anneanneler, babaanneler ve dedeler. Sence çocuklarla diyaloglarımızda ne gibi hatalar yapıyoruz?

Çocuk edebiyatı bize konuşmaktan kaçındığımız her konuda bir araç oluyor. O yüzden çocuk kitaplarının alt yaş grubu vardır, üst yaşı yoktur diyorum. Kaç yaşına gelirsek gelelim bir resimli hikâyenin bize söyleyecekleri bitmeyecektir. Çocuklar ailesindeki insanların hayata dair başarısızlıklarını dinliyor mudur? Çok nadir. Ben özellikle sınav dönemlerinde zorlanan, karne günlerinde başarısızlık korkularıyla yüzleşecek çocuklar için ailelerin sohbet ortamı oluşturmaları gerektiğini düşünüyorum. Bizim çocukluğumuzda nasıldı? Nasıl hissediyorduk? Başarısız olmadık mı hiç? Nasıl devam ettik? Bunları konuşabilmek inanılmaz güçlü bir bağı da beraberinde getirecektir. Saklamak baştan hata. Karşımızdakine potansiyelinin dışında bir yük bindirmek hele…

Senin en büyük başarısızlığın ne?

Babamla olan iletişimim. Asla onunla tam hayalimdeki gibi bir iletişimi kuramadım. Defalarca başarısız oldum bu noktada. Bazen vazgeçtim. Onu anlamaktan, dinlemekten uzaklaştım. Kaçtım. Gizledim. Fakat doğru zaman geldiğinde yüksek sesle getirmenin hayatımda neleri değiştirdiğini gördüm. Bu konuda artık başarısız hissetmiyorum. 

Geri dönüp baktığında, kendi başarısız hissettiğin konuları önüne koyup düşündüğünde bir şeyleri daha farklı yapıp sonucu değiştirmek mi isterdin yoksa başarısızlıkların öylece kalsın mı isterdin?

Bence kalsın. Eğer bana çok büyük zararlar vermemişse, geri döndüremeyeceğim hatalara neden olmamışlarsa öylece kalsınlar. Tüm anılarımla benim kimliğimi oluşturuyor onlar. Bu hayat sadece başarı hikâyeleriyle dolu olduğunda kulağa epey sıkıcı geliyor. Ama birilerinin düşme, takılma ya da neredeyse pes ettiren hikâyeleri hepimize, umut var diye fısıldıyor. 

'Başarısızlar Kulübü'nde olmanın en güzel tarafı nedir? 

Maske takmak zorunda değilim. Başarılı görünmeye çabalamanın nasıl zaman kaybettiren bir şey olduğunu fark ettim. 

Bir başarısız karşısında ne yapılmalı sence?

Bu kulüpten bahsetmeli! Bu hayatta hepimiz başarıya odaklı olabiliriz, ancak unutmamamız gereken hayatımızı oluşturan taşlarda başarısızlık hikâyelerinin de olduğudur. Kendini hangi konuda başarısız hissediyorsan, tekrar şans ver. Veya eğer bu yol senin için doğru görünmüyorsa da zorlama. Bu dengeyi iyi kurabilmek önemli. 

Başarısızlar Kulübü kaçıncı kitabın? Bir yazar olarak hangi temalar ilgini çekiyor?

Başarısızlar Kulübü benim sekizinci kitabım. Yazma ve okuma noktasında ortaya problem atan ve üzerine düşündürmeyi amaç edinen konuları seviyorum. Toplumda zor konular olarak ifade edilen, bazen konuşmaktan çekindiğimiz konular: Ölüm, ayrılık, mültecilik, zorbalık… 

Bir de yazar sorusu sorayım. Çocuklar için yazmak çok özel bir algoritmayı gözetmeyi gerektiriyor. Senin aklın nasıl çalışır? Nelere dikkat edersin?

Ben kitapların ruhu olduğuna inanıyorum. Her metin mutlaka yazarından, çizerinden, editöründen ya da çevirmeninden izler taşıyor. Ben yazarken öykülerime bir parçamı bırakıyorum. Ve o duygunun kartopu misali büyümeye başladığını gözlemliyorum. Çocuğun dikkatini metnin üzerinde tutabilmek kolay değildir. Okuma alışkanlığı kazanmalarında onlara eşlik ediyoruz ve kitaba olan ilgisini dinamik tutmaya özen gösteriyoruz. Ben bir şeyleri kanıtlama derdine düşmüyorum. Bir şeyleri öğretmeye çalışmıyorum. Sadece gerçek hayatın zorluğunu, vazgeçmemenin ya da pes etmemenin neden önemli olduğunu kendimce kurgulara iliştiriyorum. Fısıldamak da denebilir buna. Bir süre sonra okuru nereden yakalayabileceğinizi, cümlelerle ona nasıl tutunabileceğinizi daha iyi anlayabiliyorsunuz. 

Yazarak neyin daha iyi olmasına hizmet ettiğine inanıyorsun? 

Okur, kendini karakterin yerine koyduğunda ne kadar güçlü hissederse gerçek hayata da yansıyor. Hikâyelerin bizleri bir yerde birleştirdiğine inanıyorum. Eğer bir yerde dışlanıyorsak ya da zorbalığa uğruyorsak belki artık daha gür bir şekilde “Hayır!” diyeceğiz. Fısıldamalarımın kendinden emin seslere dönüşmesini umut ediyorum. 

Twitter

Instagram

Popüler İçerikler

ICC Kararını Verdi: Netanyahu ve Gallant Hakkında Tutuklama Emri!
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"
YORUMLAR
29.01.2022

https://www.whatisproblem.com/en/problem/what-are-the-biggest-problems-women-face-today-0Jla8Obg6KmXE7aJmZob

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ