Serda Kranda Yazio: Ayşe Şule Bilgiç “Düşyeri”ni Anlatıyor

Ben iki kızımı da fonda Şuşu’nun sesiyle büyüttüm. Sabahları kahvaltı saatleri ritüellerimizin arasındaydı Pepee. İzlerken eşim de ben de eğlenir, çok iyi vakit geçirirdik. Elimde herhangi bir istatistik yok ama bence Türkiye’de, 2008 sonrasında doğan bütün çocuklar için Pepee, bizim zamanımızın Susam Sokağı olacak ve bunu düşünmek bile bana çok tatlı hissettiriyor.

Canımız Pepee’nin yaratıcısı, Ayşe Şule Bilgiç’i çok uzun yıllardır Instagram’da takip ediyorum. Çalışkanlığı, duyarlılık alanı ve kendini ifade etme biçimiyle her defasında kendisini dikkatle dinlemekten büyük keyif alıyorum. Yeni projesi “Düşyeri App”in hiçbir pazarlama çalışması yapılmadan 350.000 kullanıcıya ulaşması ve geçtiğimiz günlerde 35 milyon dolar değerleme ile yatırım almasını fırsat bilip ne zamandır yapmak istediğimiz röportajımızı da gerçekleştirdik. 

Girişimcilik ruhunu, ilhamı, sorumluluğu ve yaygın şefkati duyumsayacağınız bu satırları okumak bana büyük zevk ve gurur verdi; eminim siz de öyle okuyacaksınız.

Düşyeri yakın zamanda 35 milyon dolar değerleme ile yatırım aldı. Öncelikle tebrik ederim. Bu nasıl bir başarı?

Çokça hak ettiğimiz ve gelecek başarılarımızın habercisi olan bir başarı. Düş kurmanın ciddi bir iş olduğunun da ispatı. Biz son 4 yıldır çocukların dijitaldeki deneyimlerini, onların gelişimini ve potansiyelini en üste çıkaracak bir yazılımı hayata geçirmek için çalıştık… Ve sonunda Düşyeri hazır oldu. Düşyeri’ni tüm telefonlara, tabletlere ve bilgisayara, Apple Store ve Google Play’den indirebilirsiniz. Burası, ekranları tamamen çocuğun yaşına uygun bir deneyime dönüştüren özel bir yazılım. Canlıya çıktıktan çok kısa bir süre içinde hiç pazarlama yapmadığımız halde 350.000 kullanıcıya ulaştık. Bu başarı da hak ettiğimiz bir değerleme ile güzel bir yatırım almamızın önünü açtı. 

Bu planlı bir yatırım mıydı? Kimler Düşyeri’ne ortak oldu?

Elbette planlı bir yatırımdı. Biz dünyanın bütün çocukları için yola çıktık. Sadece Türkiye’nin çocukları değil hedefimiz ve bu noktada yurt dışından bir SERİ A yatırımı almadan önce Türkiye’den bir köprü yatırım turuna çıktık. Bu bizi Seri A ya götürecek bir ara yatırım turu. Bu turda Düşyeri’ne şahane kadınlar, şahane adamlar ve şahane VC’ler ortak oldu. Ali Koç, APY Bilişim Vadisi GSYF, APY Start-up GSYF, Arda Kutsal, Ayşegül Akşak, Bergüzar Korel, Demir Karaaslan, Deniz Devrim Cengiz, Esat Göktekin Dinçerler, Feride Tansuğ, Finberg, Halit Ergenç, İrem Can, İTK Venture, Kaan Taşkın, Koray Bahar, Nevzat Aydın, Kenan Çolpan, Özge Doğan, Re-pie, Timuçin Öğün, Varol Civil ve Zeynep Dereli artık bizimle…

Düşyeri’ni hangi ihtiyaca yönelik olarak tasarladınız? Nereden indirebiliyoruz?

Ekipçe 2 temel motivasyonumuz vardı Düşyeri’ni tasarlarken. Bunlardan ilki çocuklarımız dijitalde güvende değil, onlara güvenli bir dijital deneyim yaratmalı, ihtiyacıydı. Onlar artık dijital dünyaya doğuyor, dijitali tamamen yasaklamak mümkün değil ama güvenli bir dijital dünya kurgulayarak onların kullanımına açmak istedik. İkinci motivasyonumuz ise eğitim sektörünün kilitlendiği günümüzde, dijitalde eğitimde fark yaratmak, bireyselleştirilmiş eğitimi dijital aracılığı ile her eve sokmak ve çocukların dijitalde geçirdikleri süreyi onların potansiyelini en üste taşıyacak şekilde kurgulamak. 

Düşyeri nasıl bir takımın ürünü? Kurguyu yaparken hangi disiplinlerden yararlandınız?

Düşyeri ilk günden beri disiplinlerarası bir yaklaşımla çalışıyor. Einstein’in güzel bir cümlesi var “Bir sorunu aynı düzlemden çözemezsiniz.” Eğitimi eğitim düzleminden, teknolojinin çocuklar için sorunlarını sadece teknoloji düzleminden bakarak çözemezdik. Biz psikoloji, eğitim, felsefe ve nörobilim alanlarının teknoloji ile kesişiminde çalışıyoruz. Disiplinlerarası alanların çok verimli alanlar olduğuna inanıyoruz. Ekibin en temel 3 unsuru var: Yazılım Ekibi, Disiplinlerarası Teknoloji ve İçerik Geliştirme Ekibi ve Yönetim Ekibi.

Dijital Travmasına Dikkat

İzledikleri ve duydukları olumsuz bilgilerin, videoların çocuklar üzerinde ne gibi olumsuz etkileri var?

Yaşlarına uygun olmayan içerikler çocukların tüm gelişimini sekteye uğratabiliyor. Bugün klinik çalışan arkadaşlarımla kendi aramızda “dijital travması” diye isimlendirdiğimiz bir tanı oluşmaya başladı. Yaşından önce uygunsuz içeriklerle karşılaşan çocuğun bilişsel gelişiminin sağlıklı ilerlemediğini söylemek zor değil. Bu sebeple onlara dijitalde güvenli bir alan gerekiyor. Güvenli ve çok eğlenceli. Şu an çocuklara en güvendiğiniz videoyu bile açsanız platform çocuğu başka önerilerle yaşına uygun olmayan ve şiddet, cinsellik ve korku öğelerinin yer aldığı içeriklerle karşılaştırabiliyor. Bu da gelişimsel geriliğe sebep olabilecek sorunlar yaratabiliyor. 

“Dünyada milyonlarca çocuğun internetteki tek yazılımı olacağız” diyorsunuz. Dünyada Düşyeri gibi başka ne tür uygulamalar var?

Bizim açımızdan konuya yaklaşan başka bir edutech şirketi yok. Sadece video izletme platformları var mesela ya da sadece oyunlar var. Sadece kitapların olduğu uygulamalar var. Eğitici içeriklerin olduğu başka appler de var ama çocuğun dijitaldeki tüm ihtiyaçlarını onu tanıyarak, akıllı algoritmalarla işleyerek onun gelişimine destek olma amacında bir 360 derece yazılım yok. Bu bir yandan harika bir şey kimsenin olmaması ama bir yandan da ilk olmanın zorluklarını beraberinde getiriyor. 

Öğretici içerikler mi var oyunlar mı? Kaç yaş aralığındaki çocuklar için kuruldu bu platform?

Her şey var. Neye ihtiyacı varsa. Şu an yazılımda 70’den çok ve farklı uygulama, oyun var. Çocuk dediğimiz 18 yaşına girmemiş herkes demek ama biz Düşyeri’ni ilk olarak dijitalde en yüksek risk altında olan 2-10 yaş için kurguladık. Zaman içinde üst yaşlara doğru çıkabiliriz. Yapay zekâ temelli bir akıllı algoritma çalışıyor arkasında. Önde ise çocuğunuza açıp, telefonu/tableti kilitleyip başka hiçbir yere girmemesini sağlayan bir dijital deneyim tasarladık. İçinde yüzlerce kendine ait app olacak. Şu an 70’i geçti appler. Bu applerin içerikleri çocuğun yaşına göre değişiyor. Yani siz 4 yaşında bir çocuk için Düşyeri’ni kurdunuz ben 6 yaş için, ikimizin telefonundaki/tabletindeki ya da bilgisayarındaki yazılım tamamen birbirinden farklı. Çocuğun oynadığı oyunlardan izlediği videolardan, dinlediği müziklerden, dinlediği/okuduğu kitaplardan onu yavaş yavaş tanıyan yapay zekâ bir süre sonra ebeveynlere çocuk hakkında raporlamalar yapmaya başlıyor. Gelişimini beraber izliyoruz yani. Anne babanın çocuğunu daha yakından tanımasına olanak sağlıyoruz. 

Düşyeri sadece çocuklar için değil anne-babalar için de önemli bir platform olmalı. Anne babaların çocuklarının gelişimi ile ilgili kaygılarının ne kadarına yanıt oluyor Düşyeri?

Aslında biraz önce bahsettiğim gibi. Yapay zekâ destekli akıllı algoritma, çocuğun Düşyeri’nde geçirdiği vakitteki seçimlerinden, hareketlerinden ve anneden babadan aldığımız bazı test sonuçlarından çocukla ilgili belli veriler ortaya koyuyor ve bunu düzenli olarak ebeveyne raporlamaya başlıyor. Böylece hem çocuğun güçlü ve zayıf yanlarını öğrenmiş oluyoruz hem de onun gelişimini takip ediyoruz. Doğru zamanda doğru müdahaleler için de bu çok önemli. Ebeveynleri “Acaba çocuğumuz için hata mı yapıyoruz” duygusundan kurtarmak ve çocuğunu yakından tanımasını sağlayıp çocuğun potansiyelini en yükseğe çıkarmak Düşyeri olarak amacımız. 

İnsanların genel fikri, platformun çok kapsamlı olduğu. Bunu nasıl sağlayabildiniz?

4-5 senelik bilimsel verilerin ürüne dönüştürüldüğü bir çalışma Düşyeri. Bir çocuğun dijitalde ihtiyacı olan her şey bu yazılımın içinde. Biz tüm ekranların “Çocuk Modu” olmak ve sonra da onları beraber büyütmek, potansiyellerini en üste çok eğlendirerek çıkarmak amacındayız. Bunu, yaptığımız ciddi çalışmalar ve yatırımlarla sağladık ve çok çalışarak elbette; disiplinlerarası çalışarak.

Siz çocuklarınızla nasıl platformları kullandınız Düşyeri’nden önce?

Ben tıpkı bilimin söylediği gibi 2 yaşına kadar ikisini de hiçbir ekranla karşılaştırmadım. Biz de bunu öneriyoruz tüm anne babalara. Evimde duvarda baş köşede duran bir TV ekranım ise Çağrı Manas 6 yaşına geldiğinde oldu. Iraz Elif ise o sırada 9 yaşındaydı. Bizim için ekran 2,5 yaş sonrasında tabletlerle başladı ama süreli ve sınırlı. Hala da dijitalle araları süreli, sınırlı ve sadece yaşlarına uygun platformlardan ibaret. İçerikleri tek tek uğraşıp ben seçiyordum. Keşke benden önce biri, Düşyeri gibi her şeyin yaşa uygun hazır olduğu bir yazılımı yapmış olsaydı. Çok rahat ederdim. 

Çocuklarının ekranlara hapsolmasını hiç kimse istemiyor ama bir yandan da her şey ekranlarda artık. Burada nasıl bir denge gözetmek gerek?

İşte tam burada biz devreye giriyoruz. Artık yasaklamanız mümkün değil. Aranızdaki bağı zedeler yasaklar. Ama süreli ve sınırlı kullanması konusunda onu ikna edebilirsiniz. Siz edemiyorsanız biz Düşyeri’nde onları ikna ediyoruz. Yaş küçüldükçe şu dediklerim çok önem kazanıyor ki ileri yaşlarda da önemini koruyor. Ne izlediği, ne oynadığı, ne kadar süre geçirdiği… Burada sınırlarınız yoksa çocuk için acil durum ilan edilmeli. 

Çocuklarla ilgili ilk projeniz Pepee idi ve çok başarılı oldu. Bir jenerasyonun hem anneleri hem çocukları için unutulmazlar arasında olduğunu düşünüyorum. Bizim evimizde sabah kahvaltıları Pepee ile yapılırdı. Nasıl bir düşüncenin ürünüydü Pepee ve neden devam etmedi?

Pepee benim çocuklar için anlamlı bir şey yapmak istiyorum ve doğmuş tüm çocukları ben doğurmasam bile kendi çocuğum biliyorum diye düşünürken ve onları toplu olarak nerede bulabilirim diye ararken ortaya çıktı. 2008 yılında tüm çocuklar sadece televizyon izliyordu. Ve çizgi film izliyorlardı. Kimse çizgi film yapmamıştı Türkiye’de ben bu duruma çok şaşırdım ve onlara vermek istediğim mesajları ve eğitimi, çizgi film ile verebilirim diye tek başıma yola çıktım. 104 bölüm Pepee izleyen bir çocuğun kazanımları diye bir içerik haritam vardı. Her bölümü işin uzmanlarına danışarak o kazanım için yazıyordum. Bu sebeple de amacına ulaştı.

Şu an çocuklar üzerindeki etkileri hakkında 35 ayrı tez yazılmış durumda Pepee’nin. Benim hedef kitlem tüm çocuklardı ve bu çocuklar televizyonda çizgi film izlemekten çok dijitalde vakit geçirmeye başladıkları anda Düşyeri projesi kafamda başladı. Onları dijitalde bir başlarına tehlikelerle bırakamazdım. Bırakmadım da. Pepee ise Düşyerinde 2-5 yaş grubu için yeni bölümleri ile hayatına devam ediyor. Ama Düşyeri, çocuklar için çok başka faydaları olan özel bir proje.

İsmi çok güzel Düşyeri’nin. Sizin için düşün tanımı nedir? Nasıl bir şeydir düş?

Düş kurmak çok ciddi bir iştir. Düş işlerinin ciddiye alındığı yere de Düşyeri diyoruz. Benim kendimi bildim bileli en ciddiye aldığım mevzudur hayatta. Düşlerimin yok olduğu gün bu yaşama gözlerimi kapamışım demektir. Su gibi hava gibi ihtiyaç. Ben yaşamda yokluk yaratıcılık diye bir kavrama inanıyorum. Benim keşfettiğim bir kavram bu. Bir şey yok ise onu var etmeye çalışır insan yani düş kurar. Bu yüzden çocukların belli noktalardaki yokluklarını dezavantaj olarak görmemek de gerekiyor. Biz çocukların düş kurma becerilerini çok önemsiyoruz ve buna katkı sağlamayı çok istiyoruz. Yaşamda, mucize dediğimiz her şey bir kişinin inandığı bir düşün gerçekleşmiş halidir. Yaşam da tanrının bir düşü belki de. 

Çocukların kalbini nasıl bu kadar yakından biliyorsunuz? Bu annelikle mi alakalı?

Bence bunun için yaratılmışım. Bir çocuğu gördüğümde bütün geçmişini görebiliyorum gözlerinden. Yürekten hissediyorum sıkıntısını da mutluluğunu da. Şaka yapmıyorum ama kitlesel olarak da onları duyumsuyorum. İhtiyaçlarını hem bilimsel okumalarımdan hem de sezgilerimle biliyorum. Onlara nereden dokunabileceğimi de sezgilerim söylüyor. Bilim alanında aldığım eğitimlerin tamamı bu sezgilerimi daha da güçlendirdi. 

“İlham hepimizin içinde olan bir potansiyeldir, gerçek dünya ilhamı unutturur” diyorsunuz. Siz ilhamınızı nasıl ortaya çıkarıyorsunuz?

Sakin kalarak. Konuşmadan vakit geçirerek. Ben evreni yaradan yüce bir güce, ilahi bir varlığa adına kim ne derse desin inanıyorum. Onunla vakit geçirmek bana çok iyi geliyor. Hem yorgunluklarım gidiyor hem de ilham böyle zamanlarda geliyor. Dünyada yaşamış hiçbir kişi yoktur ki stresten titrerken, yüzlerce dünyevi soruna kaygılarından ataklar geçirirken ilham gelmiş olsun. İlham dünyevi düzene karşı tatlı bir vurdumduymazlık, tatlı bir aylaklık hali gerektirir.

Twitter

Instagram

Popüler İçerikler

Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
TikTok Fenomenleri Çağla ve Cansu Arasında ‘Erkek’ Kavgası Çıktı: Cansu, Çağla’yı Silahla Vurdu
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı