Bu figürlerden ilki hâkimdir. Hâkim karar veren ve bu kararın sonucunda hayatımızın hangi yönde ilerleyeceğini belirleyen kişidir. Sosyal ilişki ağımızda hâkim rolü üstlenmiş nice insanlarla beraber oluyoruz değil mi. Bizim adımıza karar veren ve bize bu kararı dayatan nice insanlarla. Onlara itiraz edemediğimizin farkında olarak ve bu farkındalıkla hayatımızı yöneten ve yönlendiren insanlarla. Hepimizin hayatında zaman zaman hâkim karakterli insanlar olmadı mı? Bu insanlar bazen aile fertlerimizden birisi bazen eşimiz bazen patronumuz bazen arkadaşımız kimliğiyle hayatımızda yer alıyorlar. Kendi irademizi kullanamayıp bu kimliğe ipotek edense yine biziz ne yazık ki.
Diğer bir figür: savcı. Savcı iddia makamı. Yani sorgulayan ve suçlayan kişi. Karalarımızı, yaşam şeklimizi, davranışlarımızı, tercihlerimizi sorgulayan ve hatta bunlarla bizi suçlayan iyi veya kötü niyetli nice insanlar var çevremizde. Görevleri sadece her şeyi sorgulayıp suçlamaktır bu insanların. Seni anlamak dinlemek yerine suçlamak. Onlar suçladıkça kendine olan güvenini yitirtirler sana. En azından güvensizlik aşılarlar şuur altına ve sende şüpheye düşersin hayatta ki duruşundan. “Acaba”lar iradeni ipotek altına almaya başlar yavaş yavaş. Doğruların değerlerin mutasyona uğrar daha sonra ve sen, sen olmaktan çıkarsın bir süre sonra.
Bir de avukat figürü var. Sürekli savunma da olan. Doğru yanlış ne varsa savunarak hayatını zorlaştıran insan tipi. Hiç hata yapmadığını düşünen, her yaptığına haklı bir gerekçe bulan ve bazen bu yanlışlarına kutsal kılıflar bulan insanlar. O hep haklıdır, eğer sana karşı bir hata yaptığını düşünürsen o her halükarda savunmasıyla üste çıkacaktır. Onu ikna etmeye çalışmak boşa kürek çekmektir. O sana karşı ne yaparsa yapsın bazen senin iyiliğin için öyle davranmıştır bazen de senin doğru bildiğin yanlışları düzeltmek için yapmıştır her şeyi. Sonuçta sen öyle bir vicdan azabı çekersin ki onun hakkında kötü düşündüğün için sen bile şaşırırsın.
Mübaşirlere gelince onlar bağırırlar çağırırlar ama sadece ses kirliliğine sebep olurlar. Herkesle araları iyidir onların. Hâkimle de savcıyla da avukatla da ilişkileri sağlamdır.
Ve sanık… İşte o sensin. Bu insan tipleri bütün hünerlerini senin üzerinde uygularlar. Senin hayatın üzerinde tepinirler ve sen ne olduğunu anlayana kadar çoktan kendinden geçmiş olursun. Bazen müebbede mahkûm olursun bazen beraat edersin. Ama hiç birinde de senin katkın yoktur. Mübaşir çağırır, savcı suçlar, avukat savunur, hâkim karar verir, sen sadece yaşarsın. Çözüm ne peki? Çözüm hayatının iplerini kendi ellerine alıp bu sistemi kendin işletmendir. Dalından kopan yaprağın yönünü rüzgâr tayin eder. Dalından kopmamak için hayatını kökleştirmek ve sağlamlaştırmak azmidir seni kurtaracak olan. İradeni ipotek altına almaya çalışan her kim olursa olsun müsaade etmemektir çözüm. Yani çözüm senin için yine sensin.
Şenol UĞURLU