seni seviyordum ve
çocuk bahçelerinde intiharı düşünmek de artık yasaktı! ..
burnu kanayan bir lise öğrencisi taşıyordum kucağımda; galiba yaz da yeni başlamıştı; sıcaktı; sıcak, çırılçıplaktı! Rıhtımda Göksel Arsoy'un artizini dövüyorlardı; yönetmen, sigarasını suya bıraktı
-avuçlarımdaydın, avuçlarım çisildiyordu- ötedeki kahvede Alice, üç iskambiladam arkadaşıyla oynuyordu. Seni kalkan üsküdar vapurunun ardından denize fırlattım. Hüznümü karanlığa kotlayacağım. Düğün salonunun kapısından elinde
kanlı bir baltayla damat kıyafetli bir delikanlı çıktı, koştu koştu, kollarını çırpıyordu-sonra havalandı, uçtu gitti. Korkulu gözleriyle son karısını imzaladı.. Beşiktaş, baktı!
şiirlerimi yakmaktan vazgeçtim
senden söz etmeyi özlüyorum yalnızca
birbirimizi öldürmek için verdiğimiz söz, karşılıklı yemin
kimseye söylemedim
kimseye de söylemeyeceğim!
hep bir bukalemunu
ölümle yer değiştirmek için yaşadım ben...
gün oldu sarıdan tiksindim, ottan ürktüm
zamanı geldi içimde
burnu kanayan bir lise öğrencisi yarattım
ne kadar hırpalarsan hırpala bedenini
bir canı kendinden silkip atamazsın
insanı adaletle
aşkı herhangi bir çocukla değiştirmek için yaşadım..
uyruğum oldu sarı (saçların) , ota (gözlerine) taptım
küfrettim sana, lanet ettim, unuttuğunu sandım çoğu kez
ama ihanet etmedim verilen söze, edilen yemine
birbirimizi tanıdığımızı kimseye söylemedim
söylemeyeceğim de kimseye!
çocuk bahçelerinde intiharı düşünmek de artık yasaktı
seni seviyordum ve
Öğrencilik yıllarımda tanımıştım şiirlerini. İlk şiirlerindeki savruk ama isyankar hal hoşumuza gitmişti. Yerleşik ahlaki kurallara devrimci ve sivri dilli karşı çıkışlardı bunlar. Zamanla törpüledi sanki o yanlarını; daha demlenmiş bir şiire doğru uzattı kalemini. Her iki halini de çok sevdim. Ayaküstü sohbet etmişliğimiz nedeniyle hep hüzünle hatırlayacağım onu.
Ne adamdı be! Şiirleriyle insanın içine en derinlerine sızan.. Huzurla uyusun!
Yeni bir şiirini okumak için ben sana ömrümden 1 yıl daha verirdim be Küçük Iskender. Lütfen şairler genç ölmesin.