Depremzedelere neler yaşadıklarını tekrar tekrar anlattıran haberler, üzerine duygusal müziklerin yerleştirildiği depreme ait görüntüleri ve kurtulanları içeren sosyal medya içeriklerini hepiniz istemeseniz de görmüşsünüzdür. Bu içerikler depremzedelerin olayları tekrar yaşantılamasına, travma süreçlerinin daha da ağırlaşmasına sebep olurken, olaya dolaylı yoldan maruz kalan diğer şehirlerdeki insanlarda da ikincil travmatik strese neden olurlar.
Travmanın mekanizması
Bir tehlike ile karşılaştığımızda, beynimizin verdiği tepkiler savaş-kaç ve donma tepkisidir. Ancak doğal afetler savaş-kaç tepkisi verebileceğimiz olaylar değildir. Bu nedenle donma tepkisi vererek kendimizi kapatırız.
Depreme doğrudan maruz kalan bireylerde; travmanın erken dönemlerinde, yoğun kaygı ve dissosiyasyon dediğimiz gerçeklikten kopma oldukça yoğun yaşanır. Kendilerini rüyada gibi hissederler. “Gerçekten oluyor mu?” sorgulamaları vardır. Aslında bu durum, bir tür psikolojik anestezidir. Beyin kendini korumaya alır. Ancak, kendini rüyada gibi hissederken, enkazdan kurtulma anını sağlıklı bir şekilde işleyemeyen zihin, depremin travmatik anında kalır. Kurtulma kısmında orada değildir aslında. Bu da kendini çaresiz hissetmesine ve travmatize olmasına neden olur. Kaslar deprem anında verdiği tepki sırasında olduğu gibi kasılır ve sonrasında da beden tıpkı o anda olduğu gibi tepki vermeye devam edebilir.
Travma ve yas arasındaki farklar:
Travma
- Dehşete verilen yanıt
- Bireyler duygularını ifade etmekte zorlanır. Özellikle çocuklar konuşmayı tamamen bırakabilirler. Sözcüksüz kalırlar.
- Acı; dehşeti ve güvenlik duygusunun kaybını tetikler.
- Öfke; kendisine veya bir başkasına yönelmiş şiddete dönüşür.
- Kaybedilenlerin arkasından kendini suçlama ve “onun yerine ben ölmeliydim.” söylemleri
- Kabuslar ve bu kabuslarda sürekli tehlike altında olduğunu görmek.
- Her travma içinde yas içerir. Bir kayıp vardır.
- Travma orta beyinde değil, bedendedir. Travma anında verilen fizyolojik tepkiler sonrasında da devam edebilir.
- Destek alınmazsa artabilir.
Yas
- Üzüntüye verilen yanıt
- Bireyler kaybettiği yakınlarından bahseder ve duyguları hakkında konuşmak isterler.
- Acı; sevgi ve bağlanma ile eş değerdir.
- Öfke; şiddet içermez.
- Sağ kalan suçluluğunun yerine “keşkeler” vardır.
- Rüyalarda hayatını kaybeden yakınlar görülür.
- Her yas sürecine travma eşlik etmez. Yasta, ani şoklar yaşamamız gerekmez. Hasta olan ve öleceğini bildiğimiz bir yakınımızın da yasını tutarız.
- Duygular orta beyinde hissedilir. (Orta beyin: Zihinsel işleyişin normal bir şekilde devam etmesi için dopamin salgılayan Talamus, Hipotalamus, Hipofiz Bezi, Limbik Sistem, Bazal Ganglionlar ve Beyin Kabuğunu içerir.)
- Yas kaybolmasa da semptomlar azalır.
Biyolojik programımız iyileşmeye yöneliktir. İyileşmek için de zamana ihtiyacımız var. Zamanla yas semptomları azalsa da travmada destek alınması gerekir.
Emeğinize yüreğinize sağlık İrem hanım, okurken bile ağladım, demekki bu travma bende epey bir süre devam edecek. Çocukken yaşadığım depremin etkileri, ülke 4 yıl sonra ülke değiştirene kadar sürmüştü, Bakalım bu kez kaç yıl sürecek, üstelikte tam bu dönemde yalnız bırakılmışken.