Bedeninde ani değişiklikler yaşar; boyu birdenbire uzar, ses tonu değişir. Alışık olduğu özelliklerinin yerine, yenilerinin geldiğini görünce şaşırıp kalır. Üstelik bunları kimseyle konuşamaz çünkü ilk konuşma veya sorma denemelerinde susturulmuş, ayıplanmış ya da kendisiyle alay edilmiştir.
Haykırmak, şelale gibi çağlayarak anlatmak istediği kendisinin anlaşılmadığını hatta dinlenilmediğini görünce de susar kalır. Sessiz ama derinden akan su gibi durgunlaşır ama derinliklerinde ne fırtınalı duygular olduğunu ancak bakabilenler görür ve anlar…
Şaşırır. Hele de kendisine katkıda bulunanların ya da kendisine şekil vermek isteyenlerin dayatmaları karşısında bunalıp kalır. Kendini gerçekleştirme çabası verirken, başkalarının onun adına belirlediği şablonlardan da sıkılır, onlara sığmaz olur.
Oysa kendi yolunu kendi belirlemek, akacağı kanalı kendi bulmak istemektedir artık. Ancak her defasında büyükleri tarafından yolu kesilir. Evde anne babası ya da diğer aile büyükleri, okulda öğretmenleri tarafından etrafı çepeçevre kuşatılıp kendisine belirlenen alanın dışına çıkmaması emredilir. Eğer çıkarsa disiplin cezalarıyla, zayıf notla tehdit edilir. Annesinin azarı, babasının dayağı, komşusunun kınaması hep onun yolunu kesen barajlardır aslında.
Azarlayanlar, kınayanlar, dövenler, notla tehdit edenler, onu makineli tüfeklerini kendisine doğrulttukları süre kadar esir alabileceklerini çoğu zaman fark etmezler bile. Aslında ona makineli tüfek tutanlar, bunu hiçbir zaman art niyetle veya kötülük etmek için yapmaz. Yapılan her tehdit, baskı ve sindirme onun iyiliği için yapılır! Fakat bu, sadece iyilik yapıldığı zannıyla sınırlı kalır.
8. sınıfa geldiğinde artık etrafına örülen duvarların içine sığmadığını, önündeki barajın kendisini bunaltıp hapsettiğini fark eder ve günden güne barajdaki su gibi kabarmaya başlar… Artık her şeyi problemdir. Kardeşleriyle geçinemez, ailesiyle anlaşamaz hatta inat olsun diye onların dediğinin tam tersini yapmaya başlar. Öğretmenleriyle arası açıktır. Sürekli ders anlatılmasından, üstelik anlatılan derslerin kendi problemlerine çözüm getirmeyen türden oluşundan şikâyetçidir. Sanki dersler başka bir gezegenin yaşantısını anlatıyor gibidir çünkü kendisi yoktur o derslerde, beklentileri yoktur, korkuları yoktur, sevgileri yoktur, merakını giderecek bilgiler yoktur, yoktur, yoktur…
Bu arada kendi kişiliğini fark etse de ancak henüz yeteri kadar olgunlaşmamış ve gel-gitler yaşamaya devam etmektedir. Üstelik bu esnada kendisi ile tam olarak barışık da değildir. Ne istediğini tam olarak bilemez. Duyguları karmakarışıktır; dün sevdiğinden bugün nefret edip uzaklaşırken yine dün uzak durduğuyla bugün sıkı fıkı dost olup çıkmıştır bir anda.
Düşünceleri de net değildir. Dün savunduğu şeylere bugün düşman kesilir ya da dün yanlış dediğinin uğruna bugün ölebilir. Kısaca onun kendisiyle ilgili problemleri vardır. O kendi kabuğunu kırmak ve başkalarının istediği gibi olmak için değil kendini, içindeki benliğini ortaya çıkarmak içindir bütün gayreti. Artık o, etrafındakilerin kestiği yolun açılması, onların kendisine çektiği baraj duvarlarının yıkılması için baskı yapmaktadır…
Peki, bunu başarabilecek mi? Baraj kapağını açıp yolundaki engelleri kaldırabilecek mi? Kendisini hasretle bekleyen toprağına kavuşabilecek mi? Varmak için can attığı denizine ulaşabilecek mi?
Şimdi, onların yolculuğunda şimdi bana eşlik etmeye var mısın?
Facebook
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
NOGAYIN SİYASİ KÖŞESİ : ANAYASA VE NAS ÇIKMAZI Geçenler de Bülent Arınç d... https://nogaysiyaseti.blogspot.com/2024/08/anayasa-ve-nas-cikmazi-gecenler-de.html?spref=tw