Bu lafı duymayan insan yoktur, ancak sanki bazıları daha fazla duyuyor gibi. Peki kim bu daha iyilerine layık olan kimseler? Ne yerler, ne içerler, bir günleri nasıl geçer?
Bu lafı duymayan insan yoktur, ancak sanki bazıları daha fazla duyuyor gibi. Peki kim bu daha iyilerine layık olan kimseler? Ne yerler, ne içerler, bir günleri nasıl geçer?
Arkadaşları bunu bilmiyor mu? Biliyor da yüzüne karşı ne desinler şimdi?
Terk edilen bir kişinin daha iyilerine layık olması… Sizce inandırıcı mı?
Lakabı barut falan olur bunların, böyle gözleri de genelde deli deli bakar. Her an pala çekecekmiş izlenimi bırakırlar.
Ancak hallederiz dedikleri işte başarı oranları %0,001 düzeyindedir. Buna karşın hala bunlara inanan insanların olması biraz tuhaf.
Okul, askerlik, iş hayatı inanılması güç hikayelerle bezenmiştir hayatları. Ama bir şey diyeyim mi bu hikayeler mübalağa sanatının eşsiz örnekleri olsa da temelde hepsi doğrudur.
Erkekler babalarıyla, kızlar anneleriyle kıyasıya bir kavga içindedir. Babası için “o…pu çocuğu” diyen bir adam mutlaka daha iyilerine layıktır.
“Ulan bütün günahlar hep bana mı yazılacak be!” sözü bu kişilerin hayat felsefesini özetler niteliktedir.
Sorumluluk almak, yüklerin altına girmek, çabalamak, vb. şeyler bu kişiler için pek bi anlam ifade etmez.
Adeta yapılmamış haksızlık kalmamıştır. Borç alıp vermeyen mi ararsız, zabıta yüzünden batan iş mi ararsın, babasının para vermemesi yüzünden elden kaçan milyonlar mı dersin, aldatılmak mı dersin hepsi bunlarda vardır.
Ancak bi sorun niye?
Bir kavgaya girin bakalım ilk kaçan kim oluyor?
Asla duraksamazlar, düşünmezler, her şey için mutlaka acayip geçerli bir mazeretleri vardır.
Ne yaparlarsa yapsınlar özür dileyince her şeyin hallolması gerektiğini düşünürler, üstelerseniz yukarıdaki sözü işitirsiniz, devam ederseniz bıçak falan çeker işte.
Yaşadığın nedir ki elimi tutasın
Düştüğüm de tutup da kaldırasın
Kafamı çevirdiğim gibi yalansın
Umutlarımı bırak masada kalsın
-N’aber lan y….am
-Vay o…pu çocuğu sen mi geldin?