Selimiye Camii her dönemden insanı etkileyen mimari özellikleriyle Osmanlı kültürü adına büyük bir önem taşımaktadır. Selimiye Camii hem tarihi özellikleriyle hem de mimari teknikleriyle ihtişamını korumaya ve yıllara meydana okumaya devam etmektedir. Selimiye Camii kullanılan inşaat tekniklerinin yanısıra hikayesiyle de dikkatleri çekmeye devam etmektedir.
Selimiye Camii, Osmanlı döneminin mimari anlayışını en iyi yansıtan eserlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Özellikle camiinin kubbesi ve minareleri camiiye büyük bir ihtişam katmaktadır. Dışarıdan oldukça heybetli görünen kubbe, içeriye girildiğinde ise camiinin ne kadar büyük ve yüksek olduğunu gözler önüne sermektedir.
Kubbenin yüksekliği tam 42,30 metre, çapı ise 31.30 metredir. Kubbenin ağırlığının ise 2000 ton olduğu bilinmektedir. Kubbe tek bir lebi ile yani kademeli olarak yükselen kubbeler yerine tek bir kubbe şeklinde inşa edilmiştir. Böylesine büyük bir kubbenin taşınması için de toplamda 8 sütuna dayalı bir kasnak sistemi kurulmuştur. Kasnak ise filayaklarına (kubbelerin taşınması için kullanılan kalın kolon) 6 metre genişliğinde kemerlerle bağlıdır.
Yaklaşık 6 bin kişinin aynı anda ibadet edebileceği büyüklükte olan Selimiye Camii'nin aydınlatılması da kubbe kasnağındaki büyük pencereler ve duvardaki yüzlerce küçük pencere sayesinde yapılmaktadır. Pencereler öyle bir şekilde konumlandırılmıştır ki bu denli büyük bir camii mükemmel bir şekilde aydınlatılmaktadır.
Camii'nin büyük kubbesi ve aydınlatma sistemi sayesinde, camiinin iç mekanı oldukça ferah ve aydınlıktır. Selimiye Camii, tüm bu özellikleri ile bir mimarlık harikası olarak anılmaya ve tüm dünyadan mimarların dikkatini çekmeye devam etmektedir.