Selda Terek Yazio: Son Dakika Haberleri

Siz gündeme yetişebiliyor musunuz? Ben, hayır. Genellikle bir şeyleri kaçırıyorum hissindeyim. Bir kafesin içinde çarkı çeviren beyaz, sevimli bir deney faresi misali, bilmediklerimi  önüme katmış hep koşuyorum. Bu ne ürkütücü dünya böyle. Yaşanası değil billahi.

Bir kafesin içinde çarkı çeviren beyaz, sevimli bir deney faresi misali, bilmediklerimi önüme katmış hep koşuyorum. Bu ne ürkütücü dünya böyle. Yaşanası değil billahi.

Şaka canım şaka! Hayat her şeye rağmen yaşanası yaşanası olmasına da ne bileyim işte. Bir ara sadece Covid-19 aşağı Covid-19 yukarı vaziyetindeydik. Televizyon ve radyo kanalları başka şey yayınlamaz olmuşlardı. Dünyada başka olaylar da olup bitiyordu ama biz buna kilitlenmiştik, diğer her şey önemini yitirmişti. Hayat durmuştu. “Hah” dedik “Şimdi gördük günümüzü...” O zaman başka gündemi bilmeden de yaşayabildik, yaşayamadık mı? O belirsizliğin bile bir huzuru vardı kendi içinde.

Oysa şimdi yine eski tas, eski hamam. Beyin yakan binlerce konu yine gündemde. Ve tabii ki bir şeyleri atlıyor olduğum hissi geri geldi bana, fasit içinde koşmaya devam. Bu kadar çok konu ve yetişemediğim gündem beni yoruyor, ya sizi? Sorguluyorum ister istemez; globalleşmese miydik acaba?  

ABD’nin fenomen başkanı Donald Trump ve eşinin virüse yakalanmış olduğunu duyuyor, “Vah vah” deyip diğer habere geçiyorum. Azerbaycan-Ermenistan savaşı zaten malum. Televizyonlarda haber programlarının kadrolu olduklarından şüphelendiğim yorumcuları, bu sefer de bu konuyu sündürüyorlar enine boyuna. Gündemden bunaldığımda ve nefes almak elzem olduğunda bir bakıyorum Masumlar Apartmanı, Kırmızı Oda, ... Allahtan diziler var da kanalları çıt diye değiştiriverip başka alemlere akabiliyoruz. Ekonomik veriler, özellikle Amerikan Dolarındaki hızlı çıkış, enflasyon, stagflasyon getirir mi, maliye bakanı ne demiş, niye demiş, dünyanın demokrasi arayışı, liderlerin tutumları ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın basın toplantıları, Libya haberleri,  kadın cinayetleri, çocuk tacizleri, Netfliks’te pompalanan eşcinsel ilişkiler, Ahmet Mahmut Ünlü’den inciler, Joe Biden’ın sinirlenince kekemeliğinin  tutması, ortaya karışık global ısınma ve iklimlerin değişmesi, ünlülerin estetik operasyonları ve magazinde kim kiminle konularına olan bilgi açlığım... Atladığım var mı? Ona ne şüphe? 

Sorum şu: Sürekli değişecek olan ve asla yetişemeyeceğim gündem beni kendi odağımdan daha ne kadar alıkoyacak?

Hem işini gücünü yapıp, evini barkını temiz tutmaya gayret gösteren, hem de çoluğuna çocuğuna da vakit ayırmak isteyen ve üzerine “Aman gündemden kopmayayım” diyen insanların benzer bir kafa geliştirdiklerine tanık oluyorum. Pek çoğumuz detay değil başlık biliyoruz. Ve bu, insanı kulaktan dolma detaylara açık hale getiriyor. Derin değil satıhta bilgiler yanlışa açık. Bakınız bu konu önemli. Bir olayı etraflıca öğrenmedikçe bildiğimizi varsaymamalı onunla ilgili konuşmaya kalkmamalıyız. Ama konuşuyoruz, ahkam kesiyoruz, hem de hepimiz.

Gereksiz bilgiler çöplüğündeyiz, pek çok şeyi hakkıyla bilmediğimizi bildiğimiz halde biliyormuş gibi yapıyoruz. Neden?

Öte yandan bambaşka bir durum daha var; yukarıda saydıklarımdan herhangi biri ile ilgili bir haberi internetten okumaya kalktığınızda bu haberin sağında solunda mutlaka pek çok reklam görürsünüz. Habere ulaşmak için o reklamları hızlı hızlı kapatırsınız ama olan olmuştur artık. Subliminal olarak beyniniz çoktan formatlanmıştır.  Hatta bu yazıyı okurken bile sayısız bilinçaltı mesaja maruz kalıyor olabilirsiniz. Durun o kadar da korkmayın. “Ne yapayım, okumayayım mı?” dediğinizi duyar gibiyim.

Okuyun, okuyun, sıkıntı yok ama farkındalığınızı yüksek bir yerlerde tutun.

Rating, takipçi, tiraj, okunma oranı,... Bunlar tüketim toplumunun bizleri tüketen kavramları. Reklam dünyası ya da dünyanın reklamı ile gündemin yanında bize servis edilenler yani kapitalizmin dayattığı ürünler, yaşam formumuzu çoktan oluşturdu bile, aman bunun dışında kalmayın. Ekonomik kaygı ve tüketim ilişkisi, bizleri santrifüje tutuyor, haberimiz yok.

Ne hissedeceğimizi bile bize medyanın söylediği bir dünyadayız işte, n’apalım...

Gelişen teknoloji ile birlikte beynimiz ne ile kodlanmaya, bizlerde ne tip bir davranış değişikliği yaratılmaya çalışılıyor belli. “Tüket ki yenisini al” diyorlar.

Fesuphanallah! Baktım ki yetişemiyorum, durdurun dünyayı inecek var misali çıkmaya karar verdim bu çarktan; artık ne kadar çıkabilirsem. Gündemin peşinde bu kadar koşmak odak konunuzu yitirmenize sebep oluyorsa, siz de yetişemediğiniz gündem için suçluluk duymak yerine doğaya akın, belgesele bakın, işinizi yapın. Geldik gidiyoruz ya hu!

Hoşça ve sevgiyle kalın.

Popüler İçerikler

"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi