Hikayenin buraya kadar olan yeri pek çok insanda değişik hisler uyandırabilir. Kocasının bağırmaya başlaması, bizim kadının da ilgisini çekiyor. “Yok bir tanem, suçlamıyorum sadece arkadaşların bize şaka yapmaya çalışıyor olabilirler” diyor. Yani o kadar emin ki kocasının kendisini asla aldatmayacağından, aklına başka bir ihtimal gelmiyor.
Sevgili hanımlar, saflığın ve iyi niyetin de bir sınırı var, öyle değil mi? Artık bu çağda, bu çoklu ilişkiler dünyasında, mecburi istikameti ev olan herkes herkesi fırsatını bulduğunda aldatabilir. Sevse de sevmese de... Sadakatin prensiplerle, güçlü karakterle ilgisi vardır, sevgi ancak bir paravandır. Üstelik hayatı boyunca “çok eşli” olmanın erkeğe mahsus bir özellik olduğunu duyup bu safsatanın üzerine yatan erkek, sevdiği eşini kutsal bir yere oturtup, çok sevdiğini söyleye söyleye bile aldatabilir. Bunun adı onun jargonunda “aldatmak” bile olmayabilir.
“İhanet” kelimesini “arzularına yenik düşmek”, “bir gecelik bir şey” olarak değiştirdiğinde sorunu da bertaraf etmiş olur kendince. Kadınlar erkeklerin bu zayıf yönünü maalesef sevgi ile yönetemezler. Keza tersi de geçerli. Kaldı ki hiç bir şekilde bir başkası tarafından yönetilemez bu duygu, insanın nüvesinde olacak dürüstlük. Biliyorum, kabullenmek güç, ama bu böyle.
Erkeklerin pek azı bu saygıyı gösterebilecek kıvamdalar. Sadık olanların alt yapısında ise inançlar ve prensipler yatıyor. Dolayısıyla o güzel insanları tenzih ederek konuşuyorum. Kabul edelim “Benim kocam yapmaz!” sözü bir yanılgı. Hayallerinizi mi yıktım, özür dilerim.
O saçları dolayanın sıkı bir o...pu, kadının kocasının da yalancı sahtekar olduğunu bir yana bırakacak olursak bir eşe duyulan güvenin en güzel örneklerinden birini anlatır bu hikaye. Ama maalesef dinleyenin gözünde kadını saf hatta salak da yapar. Bizim kadın, kocasının başka kadınlarla da birlikte olduğunu, kendi yatağında başka kadınların yattığını, aynı duşta yıkandığını, evdeki havlulara kurulandığını asla anlamaz ve ruhunu kirletmez bu da kadının avantajıdır aslında.
Peki, Karşı Penceredeki Kadın olduğumuzda bu sorunlar ortadan kalkacak mı? Hangi sorunlar? Erkeklerin cinsel olarak eşten başkasını arzulaması sorunu mu? Hayır kalkmayacak. Peki ne olacak o zaman?
Söyleyeyim;
1- Kadın mutluluğunu bir erkeğin ilgisine endekslemeyecek.
2- Kadın kendi potansiyelini fark edecek ve üretecek.
3- Üreten kadın, zamanını verimli geçiren bir birey olarak sıkılmayacak ve sıkmayacak. Yaratıcılığı artacak. Kendine ait zamanın peşinde koşacak.
4- Üreten bir anne, evladına (kız-erkek fark etmez) daha iyi bir örnek, daha güzel bir rol model olacak.
5- Üreten insan vesvese yapmayacak, güvendiği kendisi olacak, başkasından teminat beklemeyecek.
6- Kadın önce kendisini sevecek ve saygı duyacak. İlişkiye zarar veren bir eşe muhtaç ve mahkum olmayacak. Saygısızlığı, ihaneti kabul edip etmemek, o kişinin inisiyatifine kalmış olacak, asla mecbur olmayacak.
7- Kadın daha bakımlı olacak ve bunu kendi rahatlığı ve özgüveni için, kendisi için yapacak, bir başkası için değil.
8- Kadın cinselliği mecburiyetten değil, sevdiği için ve kendisi de istediği zaman yaşayacak.
9- Kadın alternatifleri olduğunu bilecek. Kendilerini üzen, aldatan birini mecburi istikameti olarak görmeyecekler.
10- Saçını süpürge etmiş, kendini adamış ve sürekli sömürülen kadın imajı ortadan kalkacak artık...
11- “Kadına şiddet” diye bir kavram olmayacak bir vade sonra. Şiddet, tahammül edilmesi gereken bir konu olmaktan çıkacak.
12- Kadın bir birey olduğunu bilecek ve bu hakkına sahip çıkacak. (Bu maddeleri çoğaltmak mümkün).
Biliyor musunuz aslında “kadın” kelimesini “erkek” olarak değiştirirseniz yine aynı kurallar geçerli. Bizler birbirimizin karşı penceresinde durmalı ve görünürlüğümüzü korumalıyız. Sadece kitaptaki hikaye kadınlar üzerinden döndüğü için bu anlatımı seçtim.
Bu felsefe ile erkekte de kadında da farkındalık duygusu ister istemez artacak çünkü ayakkabılar kapıya yakın durduğu sürece erkek de kadın da kendisine çeki düzen verecek. Kaybetme korkusundan değil sadece -evet kaybetme korkusu oldukça etkilidir; saygıyı, ilgiyi, özeni artırır ama- asıl şunun bilincine varmış oldukları için: “Geçici hevesler, değer katmazlar, hızlı tüketilirler ve günün sonunda insana yalnızlığı misliyle hissettirirler.”
Birbirimizi karşı penceremizde gördüğümüzde hayallerimiz bize yardım eder, karşı penceredekini hep cazip, hep gözlenen yapar. Yıllar geçse de, aynı kanepede oturup, aynı yatakta yatsak bile bu görünürlüğü korumamız gerekir.