Ekonomik krizler, doğa katliamı, insan hakları ihlalleri, içme suyuna ulaşmada ciddi sorunlar, iklimdeki düzensizlikler nedeniyle oluşacak üretim açığı, salgın hastalıklar gibi tarihi boyunca süregelen sorunlar ne yazık ki devam edecek. Yukarıda listelenen uzay hedeflerini sekteye uğratacak başka ve daha ölümcül şey ise bir salgın hastalık olabilir. O nedenle uzayda ilerleyebilmek için öncelikle sağlığımızı koruyabilmeli, yani tıp bilimine daha fazla yatırım yapmalıyız. Öyle görünüyor ki, ne olursa olsun insanoğlu uzayda yayılmaya devam edecek. Sessiz, soğuk ve ölümün kol gezdiği uzayda yayılırken Dünya adını verdiğimiz bu gezegenin ne kadar kıymetli olduğunu umarım daha iyi anlamış oluruz.
ABD uzayda maden kaynaklarını arama, çıkarma ve kullanma çalışmaları için gerekli yasal düzenleme kararnamesinin Trump’ın imzasıyla yürürlüğe girdiğini açıklamıştı. 1979’daki Ay Sözleşmesi’ne de taraf olmadığını duyurdu. 2015 yılında onaylanan Uzay Yasası’nın ardından yayınlanan kararla şirketlerin önündeki engellerde kaldırıldı. Ay'da maden arama dışında platinyum ve kobalt gibi değerli elementleri küçük astroidlerden toplayabilirler lakin uzayda ülkelerin ve şirketlerin hırsı Dünya'yı tehdite dönüşebilir. Şöyle ki Carl Sagan ve Steve Ostro gibi astrofizikçiler, gezegenlerarası uzayda astreoidlerin rotalarının ve yörüngelerinin değiştirilmesinin Dünya ile çarpışma ihtimallerini arttıracağı ve bir felaketle sonlanabileceğinden bahsediyordu. Bu çalışmalar için milyarlarca dolar harcayanlar kendilerini ve Dünya'yı tehlikeye sokacak risklere girmez herhalde. İngiltere ve Çin'in de füzyon enerjisi çalışmaları vardı uzaya taşıyabilirler.