Ay’a giden bayrak törenlerde gördüğünüz bez bayraklar gibi değildi. Naylondu. Bu kırışıklığı açıklar. Muhtemelen kasıtlı olarak bayrağa dalgalanıyormuş izlenimi verildi. Ve bayrağın asılı olduğu cisim yatayda ve düşeyde ters döndürülmüş bir L harfi şeklinde dizayn edilmişti. Buraya kadar durum sanırım anlaşıldı. Ancak bu iddiaya konu olan Ay’da elde edilmiş görüntüleri incelerseniz bayrağın asıldığı anda çok kısa bir süre titreşim yaptığını görürsünüz. Titreşim bayrağın bağlı olmadığı köşede oluyor ve bir sarkaç gibi çok kısa süre gerçekleşip duruyor. Bu da bayrağın asılmadan önce sahip olduğu katlama şekliyle alakalı. Böyle bir titreşimin olması imkansız değil.
Ay yüzeyinde çekilen fotoğraflarda neden Ay modülünün gölgesi ile yüzeydeki kayaçların gölgesi birbirine paralel değil? Yoksa set ışıkları mı? Yeme bizi doktor!
Ay’ın tek ışık kaynağı Güneş değil. Dünya da Güneş’ten aldığı ışığı Ay’a yansıtıyor. Bu bilgi bile, Ay yüzeyindeki her cismin gölgesinin her zaman birbirine paralel olmayacağını açıklıyor. Diğer yandan, eğer bir cismin yakınında daha küçük başka bir cisim varsa gölgelerin açılarında değişim olabileceği bir deneyle gösterildi.
Neden hiç yıldız görünmüyor? Stüdyo perdeleri mi?
Ay yüzeyinde olsaydınız (Ay’da gündüz vakti iken) kocaman bir fenerin üzerinde olduğunuzu hissederdiniz. Ay harika bir yansıtıcıdır ve Güneş ışığını çok iyi yansıtır. Dolunayı hatırlayın. İşte bu nedenle o dev ‘fenerin’ üzerindeyken ona kıyasla çok daha sönük olan cisimleri (trilyonlarca km ötedeki yıldızlar gibi) göremezsiniz. Zifiri karanlık bir ortamda gözünüze dev bir fener tutsam (Ay yüzeyinden çekilen ve kadrajında Ay’ın da olduğu fotoğrafların maruz kaldığı durum) o fenerin ışığından başka bir şey göremezsiniz. Ancak kadrajı uzay boşluğuna kaldırıp uzun poz süreli fotoğraflar çekseydiniz yıldızları elbette görürdünüz. Nitekim uzaydan çekilmiş böyle harika fotoğraflar var.
Van Allen kuşaklarından nasıl geçebildiler? Nitekim, ölümcül yüklü parçacıklarla dolu bir kuşak!
Bak sen şu çok bilmişe! Evet. Böyle bir iddia kulağa gayet mantıklı geliyor. Nitekim, Van Allen kuşakları riskli bir bölge ve Ay’a giderken oradan geçmek zorundasınız. Fakat Apollo uzay araçları radyasyondan minimum derecede etkilenecek bir güzergahı tercih etti ve kuşaklarda çok kısa süre kaldılar. Öyle görünüyor ki Apollo astronotları yolculuk esnasında nükleer santralde çalışan bir kişinin bir yılda aldığı toplam radyasyona maruz kaldı. Ve biz biliyoruz ki nükleer santralde çalışan herkes bir yıl sonra ölmüyor. Kısaca astronotlar ölümcül derecede bir radyasyona maruz kalmadılar.
Ay'a dört şerit yola inanan ahmAK sürüsü Ay'a gidildiğine inanmıyor. Adamlar yıllarını harcıyor ar-gesiydi, teknolojisiydi, planıydı, programıydı ama dünyanın öbür ucunda anadolu da yaşayan bir ahmAK oğlu ahmAK bütün sırrı çözüyor. He bu kitle, bir de Ay'ın tek bir parmak hareketi ile ikiye bölündüğünü sonra tekrar birleştiğine inanıyor. Gel de kafayı yeme bu ülkede amk.
Birileri barış özcan'ı keşfetmiş. Bari bi kaç cümleyi değişseydin bilader
Yanlış bir bilgi var düzeltmek isterim. Nükleer santralde çalışan bir insanın bir yılda aldığı dozu bir seferde almak aynı şey değil. Yani bir yıl radyasyona maruz kalmak risk yaratmayabilir fakat toplam bir yıllık radyasyonu tek seferde almak daha çok hayati risk taşır. Bir şekilde hayatta kalmışlar. İleri yaşlarda etkileri mutlaka görülmüş olmalı.