Tek tanrılı dinlere göre tanrı mükemmeldir, eşsizdir, doğmamıştır, doğurmamıştır, kimse ona benzeyemez, günahsızdır ve asla kandırılamaz! Bundan önce çok tanrılı dinlere inanan insanlar bu fikre oldukça yabancıydı çünkü inandıkları yüzlerce tanrı içinde iyi olan da vardı, kötü olan da vardı, şehvetine yenilenler de vardı, birbiriyle savaşan da vardı, birbirine aşık olup evlenen de vardı, sevip de kavuşamayan da vardı ve her tanrı insanlar gibi zayıflıklarla ve çeşitli eğilimlerle doluydu. Yunan filozof Homer'a göre tanrılar hırsızlık, cinayet ve yalan söyleme dahil insanların düştüğü bir çok hataya düşebilirdi.
Aslında bunun sebebi antik çağlardaki çoğu milette (Yunanlar, Romalılar, Mısırlılar ve Hindistanlılar başta olmak üzere) herkesçe sevilen ve bazı konularda meziyet sahibi olduklarına inanılan bazı insanlar öldükten sonra kendilerine 'tanrılık' veriliyordu ve yıllar sonra bu kişiler kendine ait tapınak ve inananlara sahip oluyorlardı. Özellikle Roma İmparatorları insanlara tanrılık bahsetme yetkisine sahipti ve bunu cömertçe kullanıyorlardı. Örneğin ölen eşini veya annesini tanrıça ilan edip adına tapınak inşa ettiren roma imparatorlarının sayısı hiç de az değildi. Bu tanrılaştırma fikri daha sonra vatikan tarafından bazı dindar kişilere ölümlerinden sonra verilen 'azizlik' makamına benzese de arada farklar mevcuttu çünkü tanrılık makamını elde edebilmek için yapılması gereken belli bir kriter mevcut değildi. ölümden sonra tanrılaşabilmek ve sonraki nesiller boyunca tapınılabilmek için o dönemki insanların saygı ve sevgisini kazanıp roma imparatorunun kalbine girmek yeterliydi.
Tabi ki o dönemde Romalılar, Hintliler, Yunanlar ve Mısırlılar arasında çeşitli 'Tanrı Transferleri' de olmaktaydı. Bazen Yunanlar'ın tanrılarından biri farklı bir isimle Hindistan'da, Hindistanlılar'ın tanrıları veya tanrıçaları farklı bir isimle Roma'da ortaya çıkabiliyordu. Bir kültürden başka kültüre transfer olan tanrının bazı özellikleri de yeni kültürüne daha rahat adapte olabilsin diye değişebiliyordu ama genel hatlarıyla bir çok özellik korunuyordu. Kolay kolay değişmeyen bir şey varsa o da çeşitli tanrı ve tanrıçaların türlü türlü cinsel fantezileri olduğuydu ve o tanrı ve tanrıçalara tapan insanların da o fantezileri kendi adlarına yapılan tapınaklarda birer ibadet ruhuyla yaşadığıydı.
ohh biraz da şurama din..
bilgilendirici içerik için sağolun , ben hayatımızda din olmasaydı daha yaşanabilir ve herkesin insanca muamele göreceği bir dünya olacağını düşünüyorum
Bok vardı sanki bu kadar azacak... Fazla azmasalardı belki dinlere gerekte kalmayacaktı. Ayrıca bu yazı olduğu gibi alıntımı yoksa eklenti varmı bilmiyorum ancak okuduğum yazıyı yazan vatandaş ya yahudi-musevi veya ateist. Peygamberlere karşı saygısız hitab etmiş. Reis falan nedir ya.