Bu gerçekten koca bir toplumu geri götüren hastalıklı bir düşünce. İyi bir şeyler yapmak isteyen herkesin hevesini kıran, vaz geçiren, daha ilk adımı atmadan ya sonu kötü biterse diye evham veren… Evhama değil ilhama ihtiyacımız varken. Ama ilham da yetmez, fırsat eşitliğine, bilgiye, bilime, insan haklarına, canlı haklarına ve de en önemlisi içi dolu bir özgüvene ihtiyacımız var. Bu saydığım zorlukları aşabilmek için rahatını bozup eyleme geçmeye karar vermiş insanlara yöneltilen şevk kırıcı söylemler ne yazık ki daha başlayamamış pek çok hayalin katilidir.
Bir başka engel de maalesef ülkemizin ekonomik şartları. Özellikle son yıllarda toplumun geniş kesimini etkileyen ekonomik olumsuzluklar yüzünden çoğu insan “hayatta kalma modunda” yaşam mücadelesi veriyor. Tembel, motivasyonsuz ya da depresyonda değiller; çok uzun süredir hayatta kalma modunda yaşamaktan dolayı bitkinler. Bu ikisinin arasında da büyük bir fark var. Değişime cesaret edilebilmesi için ülke yöneticilerinin acil olarak değiştirmesi gereken ilk şey bu ekonomik zorluklar. Açlıkla mücadele eden insanların yeni bir şeye cesaret etmesi çok düşük bir ihtimaldir.
Yine de tüm bu zorluklara göğüs germeye hazır hisseden az sayıdaki insanımızın değişim ve gelişim çabası kıskanılmıyorsa bile ondan korkuluyor. Çünkü sizin değişiminiz başkaları üzerinde de değişim baskısı oluşturacaktır ve geçen haftaki yazımda da değindiğim gibi kelebek etkisiyle toplumsal değişime neden olacaktır. İşte tam bu noktada “Aman tadımız kaçmasın Ali Rıza Bey!” demeye başlarlar.
“Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” atasözü de aslında bununla ilgilidir. Çevreniz toksikse sürekli “Aman tadımız kaçmasın. Aman icat çıkarma. Sen bunu nasıl yapacaksın kadın başına? Daha çok gençsin önce bir yerden bir maaşın olsun, sonra hobi olarak yine yap sen bunu” gibi bir sürü umut kırıcı monoloğun dinleyicisi olmaya zorlanırsınız. Çünkü ister istemez ya sizi kaybedecekler sizden eksik hissettikleri için ya da onlar da bostanda bir karpuz olmaktan çıkıp çiftçi olmaya karar verecekler. İkisi de kolay değil, ikisi de değişim getiriyor ve bu değişime karar verenler onlar değil sizsiniz. Siz çevrenizdeki kişilerin ortalamasısınız. Şimdi bu bilgiyle ne yapacağınız ise tamamen cesaretinize kalmış.
Güzel bir yazı , malesef çokça sindirildik, hevessizlestirildik, yorgun hissediyorum gerçekten hep aynı şeyleri yapmaktan ve fazla rahatlıktan. Risksiz mücadelesiz bir hayat kadar insanı yoran çok az şey vardır...