Metaverse nedir? Eğitimle ve özellikle de Yabancı Dil Edinimi ile ilişkisi nedir? Bu üç önemli sorunun yanıtı için öncelikle kelimenin kökünü anlatarak başlamak istedim. “META” ön eki İngilizce dilinde “beyond” kelimesi ile eş anlamlıdır, yani “bir şeyin ötesi” demektir. “VERSE” ise “evren” anlamına gelen “universe” kelimesine gönderme yapıyor.
Şirketinin adını geçtiğimiz yıl “META” olarak değiştiren Facebook’un kurucusu Zuckerberg Meta’nın tanıtım videosunda (launch video) “Bu sizlerin kulağına bir bilim kurgu olarak gelebilir, ama bizler burada tüm günümüz teknolojilerini bir arada görmeye başladığımız bir dünya kurmaya başlıyoruz” diyor ve “Önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde bunların çoğunu ana akımda görmeye başlayacağız ve bu tamamlandığında bizlerin fiziksel dünyadaki gerçekliği dijital evrendeki ile birleşecek, diğer bir deyişle insanların işlerini yaptığı, oyun oynadığı, eğitimlerini aldıkları ve sosyalleştikleri dijital gerçeklik dünyasına adım atmış olacağız” diyerek sözlerine devam ediyor.
Metaverse için “ayna dünyası”, “3 boyutlu internet” diyenleri de duydum araştırmalarımı yaparken. Yaşam tecrübelerimizle arttırılmış fiziksel gerçekliğin bir araya getirildiği bu dünyada çevrim içi etkileşimin dijital avatarlarımızla olması bekleniyor ve ilk denemeler yapılmaya başlandı bile. Metaverse dünyasındaki ilk düğün çoktan gerçekleşti ve eğitim dünyasında da dersler başladı.
Yabancı dil eğitmeni olarak 17 yıllık tecrübem bana katılımcılara Fransızca ve İngilizce dillerini edindirirken ihtiyaç duydukları, öğrenim gördükleri ya da çalıştıkları alanlardaki ihtiyaçlarına yönelik ders içerikleri hazırlamanın yanı sıra onları yabancı dili yaşamaya davet edecek ortamlarda konuşturmaya ne kadar da ihtiyaç duyduğumuzu gösterdi. Ancak görsel unsurları kullanamadıkları ve öğrendiklerini yaşayamadıkları fiziksel sınıf ortamları onları bundan hep alıkoydu ve sürekli “yurtdışına gitme imkanımız olmadı ki dili yaşayalım” serzenişlerinde bulunmaya itti.
Ancak pandemi ile birlikte aşırı derecede hızlanan teknolojik gelişmeler ve tüm bu gelişmelerin uzaktan eğitimlerde kullanılmaya başlaması ve yeni denemeler iki sene içerisinde hepimizin bir şekilde uzaktan eğitime dahil olabileceğimizi ve bunun çeşitli avantajlarına da sahip olduğumuzu görmemizi sağladı. Tüm bu teknolojik gelişmeler olmasına rağmen, dünya üzerinde 192 farklı ülkeden 1.6 milyar çocuğun, yani dünyadaki öğrenci nüfusunun yüzde 91’i eğitimleri aksadı. Dijital twin campus nedir? Dijital twin campus atom-based kampüsten nasıl farklıdır? Okullardaki hybrid eğitimin geleceği? Dijital twin kampüs okullar ve üniversiteler için nasıl yeni gelir kaynakları oluşturacaktır?
Standford üniversitesi Anatomi derslerini VR gözlüklerle yapmaya başladı. Dijital Twin Kampüste öğrenciler diğer kullanıcılar ve diğer öğrencilerle aynı ortamda arttırılmış gerçeklik sayesinde gerçek dünyadaki gibi iletişim kurabiliyorlar. Bağlı sensörler sayesinde kendilerini ister bir tünelde gezinirken ister bir arabanın içinde, hatta uçan bir jette bile bulabiliyorlar, asıl amaç o fiziki ortama gitmeye gerek kalmadan uzaktan da sanki o dünyanın içindeymişsin gibi aynı gerçeklikle insanları yaşatabilmek ve hissettirebilmek.
Öğrenciler tıpkı fiziki ortamda gittikleri derslerdeki gibi bir araya geliyorlar, birlikte öğreniyorlar, sorular soruyorlar, planlar yapıyorlar, oyunlar oynuyorlar. E-learning (online öğrenme) dünyasındaki bu yeni paradigma bizlere bazı soruları da beraberinde getiriyor.
The VictoryXR Quad ‘da öğrencilerin bir araya gelip takıldıkları bir alan.
Gerçek dünyaya çok benzeyen bu dijital kampüste, daha önce hiç mümkün olmadığı şekliyle dijital olan tüm objeler değiştirilip, kopyalanabiliyor. Örneğin, anatomi dersindesiniz, yüz yüze gittiğiniz anatomi dersinde önünüzde sadece kadavra vardır. Burada ise, öğrenciler kendi kalplerini ellerine alıp tutabiliyorlar ve onun üzerinden öğrenmeye başlayabiliyorlar ( heart to hold and learn from ). Ellerindeki bu kalbi 8-feet boyutuna kadar büyütebiliyorlar, kendi kalplerinin içinde yürüyebiliyorlar, bir düşünsenize kendi kalbinizin tam ortasında ayakta duruyor ve onu yakından inceliyorsunuz! Parantez içine tıklayıp videoyu izleyebilirsiniz. Ya da diyelim ki sanat tarihi dersindesiniz, müzede dolaşarak, size verilen görevler doğrultusunda kendi serginizi oluşturup herkesin beğenisine sunabilirsiniz. Biyoloji dersinde hayvanları ya da böcekleri defalarca kesip, bölüp inceleyebilir ve dijital formlar üzerinde çalıştığınız için de herhangi canlı ya da cansız varlık üzerinde uğraşmıyor olursunuz. Ve işin en güzeli, incelediğiniz tüm organları bir basket topu büyüklüğüne getirerek en detaylı hallerini görebilirsiniz.
gnr eğitimde doğal tekrar metodu sayesinde normalden daha hızlı öğreniyorum
gnr eğitim sayesinde İngilizce konuşulan ülkelerin yaşam tarzı ve gelenekleri hakkında çok şey öğrendim. Bu eğitimi tamamlamak, dünyayı daha iyi anlama fırsatı verdi.
gnr eğitimde eğitmenlerin bilgiyle dolu zihni ve sevgi dolu kalbi, her zaman bana ilham veriyor