Seda Yekeler Yazio: Benim 20 Yaş Challenge’ım

Şu aralar yine yeniden bir “challenge” başladı sosyal medya platformlarında; “20 yaş challenge”. Daha önce de benzerlerini çok gördük bunların. 15 yıl öncesi görünüşünüz ile bugünkünü kıyaslayan, 10 yıl öncesiyle bugünkünü kıyaslayan. En az değişmiş olanın en çok övüldüğü bir “körler sağırlar, birbirini ağırlar” durumu.

Sağlıklı olmak, zihnini korumak için bedenini de korumak tabii ki çok önemli ve bunu doğal yollarla ve sağlığını gözeterek yapan fit ve “yapılı” insanlar gerçekten saygıyı hak ediyor. Bedenleri için ne kadar çok emek sarf ettiklerini yansıtan bir sembol aslında bedenleri. Böyle bir bedeni parayla alamazsınız, size miras da kalmaz. Kimseden çalınamaz ve ödünç de alınamaz. Sürekli çaba göstermezseniz onu kaybedersiniz. Adanmışlığı gösterir. Disiplini gösterir. Kendine saygıyı gösterir. Saygınlığı gösterir. Sabrı, çalışma etiğini ve tutkuyu da. “Fit olmak” sadece görüntü değildir yani.

Acaba 20’li yaşlardaki fotoğraflarını paylaşan insanlar o günlere dönebilseler kendilerine ne tavsiyelerde bulunurlardı? Benim öğrencilerimden aldığım geri dönüşlere göre hemen hepsinin hissettiği eksiklik, o yaşlarda henüz bir aile geçindirme sorumlulukları yokken, özenle ilgilenmeleri gereken çocukları ve daha özel olarak ilgilenmeleri gereken anne-babaları yokken, onlardan beklenenin kendilerini geliştirmek ve gerçek hayata hazırlanmak olduğu o yaşlarda dil edinememiş olmaları.

Şu an geriye dönüp 20 yaş challenge yaptıklarında fotoğraflarındaki bedenlerini ya da yüzlerini değil de hayat kalitelerini ve uzun süreli beden sağlıklarını en çok etkileyecek olan kişisel gelişimlerine ne kadar çok ya da az zaman harcadıklarını hatırlıyor çoğu öğrencim. İnsanlar yaş aldıkça akıllarında kalanın 20 yaşlarında ne kadar pürüzsüz ciltleri olduğu ya da doğuştan gelen fiziki özelliklerinin ne kadar çekici olduğu değil, o yaşlarda kendi potansiyellerinin ne kadarını gerçekleştirebildikleri oluyor. “Neden o eteği almadım?” ya da “Neden saçımı öyle kestirmedim?” diye dertleneni görmedim ama “Neden o kitabı okumadım?”, “Neden o ülkeyi gençken görmedim?”, “Neden zamanım daha çokken dil öğrenmedim?” asıl birbirine sordukları sorulardan.

Ben de kendi 20 yaş challenge’ımı başlatayım dedim.

20 yaşımdayken boş olan bu kütüphanem şimdi okunmuş kitaplarla dolu. Bazıları tekrar tekrar okunmuş olan kitaplarla. Bu, evimdeki kitaplıklarımdan biri. Daha nicelerini doldurmak istiyorum. Ayrıca oğlumun fotoğrafları var kütüphanemde ve evimin her yerinde. Bunun yanında 20 yaşımdayken hala geliştirmeye çalıştığım Fransızcayı bugün akıcı olarak konuşabiliyorum ve Fransızca dersleri verebiliyorum. Bugün oğlumdan sonraki en büyük anlam kaynağım olan SEYEV yok 20 yaşımdayken. Bugünse dokunmuş olduğumuz binlerce minik kalp var.

Kısacası bence önemli olan 20 yaşındakine kıyasla ne kadar az değiştiğimiz değil ne kadar çok değiştiğimizdir

Çünkü kişisel gelişimin bizi değiştirmesi ve dönüştürmesi kaçınılmazdır.

 “Öğrenmeyi

bırakan insan, ister 20 yaşında olsun ister 80, yaşlıdır. Öğrenmeye devam eden

herkes genç kalır!” Henry Ford

Instagram

Twitter

Linkedln

Web

Popüler İçerikler

Pendik'te Yürek Yakan Olay: Down Sendromlu Genç Kız, 40 Günlük Bebeği 6. Kattan Attı!
MAM 6284 Özel Bölüm'de Söz Alan Erkekleri Koruma Derneği Başkanına Oğuzhan Uğur'dan Ders Niteliğinde Cevap!
Kadın Öğretmenlere Kıyafet Eğitimine Tepkiler Büyüyor: "Disiplin Soruşturmaları Artabilir"
YORUMLAR
07.05.2021

gözlerim beni yanıltmıyorsa orta rafın sağındaki kitaplar saftirik serisi mi :)

07.05.2021

Öyle :)

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ