Seda Yekeler Yazio: Aşı Değil Umut

Tüm okuyuculara tekrar merhabalar. Bu hafta umudun haftası oldu hepimiz için. Bir anda aşılama yaşı önce düşürüldü sonra da çalışanlar için kaldırıldı ve günde 1 milyonu aşan aşılama rakamlarına ulaştık. Uzun süren bir belirsizlik ve karamsarlık döneminden sonra “normale” dönüyoruz. Aslında “normalimizin” kıymetini de böylelikle fark ettiğimiz bir süreç oldu. Bir deyiş vardır, “Allah sevdiği kuluna eşeğini önce kaybettirir, sonra buldurur!” diye. Bizimki de öyle oldu sanırım.

Herkesin umutsuzluğu damarlarına kadar hissettiği anda Uğur Şahin ve Özlem Türeci gibi bilim insanları çözüm için uğraşıyorlardı.

Televizyon tarihinde en çok sayıda yapılan ve izlenen bilim programları da bize nasip oldu ve böylece televizyonlarda düzgün bir Türkçenin mümkün olduğunu gördük doktorlarımız sayesinde. Fakat küçük çocuklar doktorluk mesleğini televizyonda bilim üzerine konuşan kişiler zannetmeye başladı artık. Mesleklerin İngilizcesini öğretirken çocuklar haber spikerine “doctor” dediklerinde fark ettim bunu. :)

Bir yanda da küçükken “Seni doktora götürürüm iğne yapar sana!” tehditleriyle büyütülen ve dünyanın her yerinde az sayıda da olsalar olsa seslerini duyurup kafaları karıştıran bir kitle de vardı bu süreçte. Ben mesela aşıyı direk Microsoft’tan yetkililer gelip yapacak zannediyordum. Ya biz burada ders verirken internete zor giriyoruz, aşıyla bize çip takıp bilgilerimizi alacaklarmış, bizi takip edeceklermiş. Tam o sırada Sarıyer dolmuşunda arkadan parasını uzatmayanları aynaya bir bakışta anlayan abimiz, şoför yanını kaptığı için gururla koltuğuna yerleşmiş olan yolcunun telefonunda Bill Gates’in resmini gördü. Gözlerine baktı, içinden “Piston aşağı!” demek geçerken birden o gözleri çözdü ve “Bu herif aşı ayağıyla bize çip takar!” deyiverdi. Keşke “piston aşağı” deseydi. Ne biliyim ayakkabısını bağlarken ayağını koyacak yüksek yer bulamadığı için minibüs ve otobüs şoförlerine el edip bunu videoya çeken ergenleri kovalasaydı.

Bu süreçte beni en çok üzen ve korkutan konuysa çocuklarımızın durumuydu.

Muhasebeci gibi tüm gün bilgisayar ekranına baktılar. Bilgisayarın hayatımıza girmesiyle tanıştığımız fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar bir kenara, çocuklar teneffüste bahçeye çıkıp sosyalleşemedi, dezavantajlı bölgelerde yaşayan öğrencilerin 2 yıllık eğitimi kayıp. Bunun hiç etkisi olmayacak mı zannediyoruz acaba geleceğimize? Yurt dışında bilinen ama bizde olmayan “home-schooling” kavramını hepimiz tecrübe ettik. Essay konusu olarak karşısına çıkınca cevap üretmekte zorlanan öğrencilerimin kulakları çınlasın. Artık ikisi arasındaki tercihleri ve sebepleri sanırım çok netleşmiştir.

Benim gibi dezavantajlı bölgelerdeki öğrencileri dert edenler için İstanbul’dan o bölgelere gidip belki de virüs götürüp üzücü şeylere yol açacak olma düşüncesi eli kolu bağlı oturmaya mecbur etti. Çünkü biz SEYEV gönüllüleri olarak okullara sadece malzeme desteğinde bulunmuyoruz, bizim öncelikli amacımız dezavantajlı öğrencilerin ufkunu açmak ve onlara dil edinerek erişebilecekleri hedefleri göstermek. Bunun için de bizzat o öğrencilere ulaşıp seminerler ve eğitimler düzenliyoruz. Mesela 21 Haziran 2021 haftasında Ordu’da olacağız ve uzun bir zaman sonra ilk kez SEYEV çocuklarıyla buluşacağız. Günlerdir bunun heyecanını içimde taşıyorum.

Siz de bu tür faaliyetleri destekliyorsanız, hepinizi SEYEV’e davet ediyorum.

Burada herkesin yapacağı bir şey var. Kimimiz maddi olarak katkıda bulunurken bazılarımız da gönüllü olarak Türkiye’nin dört tarafından öğrencilere bilgi ve deneyimlerimizi aktarıyoruz. Geleceğimizi kendi ellerimizle şekillendirmekten daha fazla tatmin edici bir şey düşünemiyorum. Hem Ordu’da yapacağımız etkinliğimizle ilgili bilgi almak hem de SEYEV gönüllüsü olmak için linki ziyaret edebilir ve info@seyev.org e-posta adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Her zaman sevgi ve umutla kalmanız dileğiyle…

Instagram

Twitter

Linkedln

Web

Popüler İçerikler

Çanakkale'de AK Partili Belediyenin Tepki Çeken Atatürk Afişi Kaldırıldı!
"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler
Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı