Seçim Kampanyalarının da Eski Tadı Kalmadı

Seçime sayılı günler var, size de tuhaf gelmiyor mu? Hiç sokakta, etrafta seçim havası seziyor musunuz? Eskinin o coşkulu mitinglerini, gürültülü konvoylarını bir kenara bırakın, seçim afişleri bile artık gözümüze dokunmuyor. 

Halbuki, Cumhuriyetin 100.yılında “çok önemli bir seçim” olması gerekmez miydi. Önem ifadesi sadece benim değil. The Economist dergisi, boşuna “The Most Important Election Of 2023” diye kapak yapmaz.

Acaba dünyada yeni tarz bu mu, diye bir dünya turu yaptım. Evet, dünyada da artık öyle sarsıcı mitingler, yüzlerce araçlık konvoylar pek tercih edilmiyor.

Ama usulüne uygun kampanyalar da yapılıyor. Kitleleri de etkiliyor. Hele dijitalleşme ile birlikte, bilboardlar bambaşka bir anlam kazandı. Sokakta, trafikte olan kişilere “tokat gibi” mesajları yapıştırıyor. 

Tokat gibi ifadesi,  ünlü Fransız reklamcı Jacques Séguéla’ya ait. Reklamcılar arasında efsane bir isim. Nike’ın “Just Do It”  ile Volkswagen için “Küçük düşün” kampanyaları ona ait. François Mitterand’ın kampanyalarında kullandığı “sakin güç” sloganı da onun. 

Séguéla, 1991 yılında Mesut Yılmaz’ın seçim kampanyasını da kurgulamıştı. Çocukluğu, babasından görevi sebebiyle İstanbul’da geçen Séguéla, Türkçe de biliyordu. Ama Mesut Yılmaz’ın kampanyasındaki politikacılar bunu bilmiyorlardı ve onun yanında mahrem konularda da ileri geri konuşmuşlar. Séguéla, son kitabında bu konuya da temas ediyor. Politikacılar her zaman dillerini tutmaları ve duygularına hakim olmalarını bilmelidir. 

Jacques Séguéla, röportajlarından birinde, 'sokak posterlerinin bir tokat gibi etkili olduğunu' söyledi. Bu, sokak posterlerinin insanların dikkatini çekmede ve mesajı hatırlamalarını sağlamakta çok etkili olabileceği anlamına geliyor.

Artık ünlü reklamcıların çoğu “etik” kaygılarla politik reklam işine soyunmuyor. Ama Séguéla'nın bu alanda temel bir tezi vardı: Deterjan tozu ile Başbakan benim açımdan farksızdır. İkisi de iyi bir reklam kampanyasıyla piyasaya çıkarılır, çok sattırılır ya da seçim kazandırılır. Bu da siyasal reklamcılığın diğer yönü…

Son iki yılda farklı ülkelerdeki partilerin ana seçim vaatleri, belirli ülkeye ve partiye göre değişiklik gösterse de değişmeyen şu konular öne çıktı: 

Ekonomik büyüme: Özellikle pandemi sonrası dünya genelinde ekonomide ilk konu büyüme hedefleri oldu. Enflasyon ise ikinci bir ekonomik başlık olarak ele alınıyor. 

Eğitim: Her ülkede seçimde listeden düşmeyen bir konu olmaya devam ediyor. Haliyle eğitimde dijitalleşme hedefleri öne çıkıyor ve her sınıf için kolaylıkla erişilebilir, ömür boyu eğitim hedefi vurgulanıyor.

Sağlık hizmeti: Sağlık da listelerden inmeyen bir konu. Taraflar genellikle kapsama erişimi genişleterek, maliyetleri düşürerek veya kaliteyi iyileştirerek sağlık hizmetlerini iyileştirme sözü verir.

Altyapı: Özellikle gelişmekte olan ülkelerde öne çıkan bir konu. İş ve istihdam ile birlikte ele alınıyor.

Sosyal refah: Bu, tüm vatandaşların gıda, barınma ve sağlık gibi temel ihtiyaçlara erişimini sağlamaya yardımcı olabilir.

İklim değişikliği: Özellikle Amerika ve Avrupa kıtasındaki seçimlerde öne çıkan bir konu başlığı. Sera gazı emisyonlarına dair hedefler, umarım bizim politikacılarımız için de ölçü olur. 

Göç: Şu an Türkiye’nin en önemli konusu olan mülteci ve göçler, artık bütün dünya ülkelerindeki seçimlerin başlıca konusu haline geldi. Uzun dönemde de ülkelerin politikalarını belirlemede önemli bir unsur olacak.  

Silah kontrolü: Batılı ülkeler için silah kontrolü önemli olmasına rağmen pek çok gelişmemiş ülkede savunma sanayi ve silahlanma övünülecek bir veri olarak sunulması ilginçtir.  

Kampanyaları kurgulanırken, kullanılan duygular da her ülkede neredeyse benzer ama bazı kullanılış şekli değişebiliyor. 

Umut: Daha iyi bir gelecek vaadi ile iyimserlik duygusu oluşturulmaya  çalışılıyor. Muhalefet umudu, iktidar korkuyu işler…

Değişim: Değişim sihirli bir kelimedir. Genellikle yeni politikalar, yeni liderler veya işleri yapmanın yeni bir yolu şeklinde olsun, değişim yaratma sözü verirler.

Birlik: Birlik isteği de genellikle eski politikacılardan geliyor.  

Korku: İktidar partileri, bilinen ve bilinmeyen düşmanlar oluşturuyor. Genellikle de bu etkili oluyor.  

Öfke: Karşı tarafa yönelik öfke tercihi, rekabeti ve duyguları harekete geçirmede işe yarıyor.  

Artık seçim kampanyalarında da sosyal medya birinci mecra haline geldi. 2016 seçimlerinde Amerikan seçimlerinde ve İngiltere’de Brexit referandumunda yaşanan Cambridge Analytica vakası, hala bu alanın sorgulanmasına sebep oluyor. Neredeyse her ülkede sosyal medya trolleri ve bot hesaplar gündemde. 

Cambridge Analytica vakasını kısaca, “etkin hesaplar üzerinden yönlendirici haberler yaymak” olarak tanımlayabiliriz. Manipülasyon ortaya çıkınca, Facebook  davalık oldu, Cambridge Analytica kapandı.

Bunun yanı sıra başarılı sosyal medya uygulamaları, özellikle genç seçmene ulaşmada önemli bir araç ve bu alanda örnek gösterilecek kampanyalar yaşandı. Bu alanı ilk keşfeden 2008 yılındaki seçimlerde Barack Obama oldu ve Twitter ile hem seçmenine ulaştı, hem de doğru bir iletişim stratejisi izledi.

Ukrayna'daki 2019 başkanlık kampanyası.  Şu an iktidarda olan Volodimir Zelenskyy'nin kampanyası, siyaset kurumundan bıkmış seçmenlerle bağlantı kurmak için sosyal medyayı kullanmada çok başarılı oldu. 

Emmanuel Macron, Fransa'daki 2017 başkanlık kampanyasında fikirlerini paylaşmak ve seçmenlerin sorularını yanıtlamak için sosyal medyayı kullandı.

Yeni Zelanda'daki 2017 başbakanlık kampanyası: Jacinda Ardern'in kampanyası, genç seçmenlerle bağlantı kurmak için Twitter'ı kullanmada çok başarılı oldu. Ülkede en fazla beğenilen retweet edilen mesaj onun tweeti oldu.

Son dönemde Instagram daha fazla kullanılmaya başlandı, Zelensky'nin 2 milyondan fazla izlenmeye ulaşan piyano çaldığı bir videosu buna bir örnektir.

Macron'un eşi Brigitte ile birlikte 1 milyondan fazla beğeni alan bir fotoğrafı gibi…  

Haliyle, Instagram ile birlikte influencerlar da öne çıkmaya başladı. Influencerlar, özgün ve rahat bir görünümle takipçilerinin dikkatini çekmeyi başarıyor. Sosyal medyada geniş kitlelere ulaşan dijital kanaat önderi olarak değerlendiriliyorlar. Geçmişte, ağırlıklı olarak moda, spor veya oyun gibi konularda uzman olarak ortaya çıktılar ve statülerini pazarlama amacıyla markalarla işbirliği yapmak için kullandılar. Ancak son zamanlardan beri influencerlar da daha anlamlı ve politik içeriğe yöneliyor.

Hatta TikTok yönetimi, ünlü kullanıcıları sosyal konulara yönelmek için maddi destek verdiği de konuşuluyor. 

Bu seçimlerde, sosyal medya ve seçim kampanyalarını birlikte düşündürecek bir örnek olayla karşılaşmadık. Varsa yoksa trollerin özensiz, saldırgan paylaşımlarıyla doldu mecralar. 

LED ekran deyince hemen New York'taki Times Square ve Londra’da Piccadilly meydanlarındaki ekranlar akla gelir.  Bir şehirdeki ekranın bütün dünyaya mesaj işletebilmesi ilginçtir.  

İnteraktif billboardlar ve afişlere dair batıda örnekler görmeye başladık. Aslında otobüs duraklarındaki karekodlar önemli işlev görüyor. Otobüslerin yönlerini ve durağa geleceği dakikayı bile görebiliyoruz. 

İngiltere’de bir parka yerleştirilen bir interaktif billboard bir el, gökyüzünde bir yeri işaret ediyor. İşaret ettiği yöne baktığınızda o an, bir uçak üzerinizden geçiyor. Ve bilboardlarda uçağın sefer numarası ve gideceği yer gösteriliyor. Etkilenmemek mümkün değil. 

Güney Kore’de metro durağındaki billboard bir marketin gıda ürünleri yer alıyor. Yolcular metroyu beklerken, interaktif olarak, telefonlarıyla istedikleri ürünleri seçiyorlar, ürünler onlar evlerine varmadan, kurye ile ulaştırılıyor. 

Yolcular ürün seçmese bile, market kendini ve ürününü anlatıyor. Muhtemel ki yolcular hiç olmazsa bazı ürünlerin fiyatlarını incelemiş oluyor. Böyle bir seçim vaatlerinin olduğu bir billboard olsa, biz de telefonlarımız ile vaatler için tercihimizi yapsak hoş olmaz mı? 

Seçim kampanyalarında böyle örnekler görmek isterdim. Düşünün, bunlar ayrıca önemli anket mahiyeti taşıyacaktır. Haliyle Kişisel Verileri Koruma Kanunu kapsamında olmak kaydıyla…

Bırakın teknolojiyi, yaratıcı sloganları, hit şarkıları… Partileri  aştık ittifaklar arasında bir seçim yaşanıyor. Bir seçim hatırası almak isteseniz; hani nerede ortak posterler, ortak bayraklar, ortak kaşkollar, şapkalar?  

Velhasıl, seçimlerin de tadı tuzu kalmadı…

Linkedln

Facebook

Twitter

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi