Tibbles adlı kedi, bilim defterlerinde tek başına bütün bir canlı türünün kökünü kurutan biricik hayvan olma gibi feci bir şöhretin sahibidir. Stephens Adası çıtkuşu denilen uçamayan ama ötme yetisini kaybetmemiş bir türe ev sahipliği yapıyordu.
Taa ki 1984'te denizfeneri bekçisi David Lyall kendisine arkadaşlık etsin diye kedisi Tibbles’ı getirene kadar. Kedi gelince bir de baktı ki, ada uçamayan kuşlarla dolu. Lokma lokma yutmaya koyuldu hemen. Lyall birkaçını sakladı. Bu tuhaf kuşlar kuşbilimcilerin de ilgisini çekmişti. 1895’te bilim dünyasına takdim edildi ve hemen hemen aynı yıl, türün ortadan kalktığı açıklandı.
1994’te Prens Edward Adası’nda Kanadalı yetkililer Shirley Duguay’ı derin kazılmamış bir mezarda buldular. Uzmanlar, cesetle birlikte gömülmüş kanlı bir deri ceket üzerinde duruyorlardı. Kan kurbana aitti ancak ceket üzerindeki beyaz tüyün bir kediye ait olduğu ortaya çıktı. Polis, cinayet kurbanı Duguay’in ayrı yaşadığı eşi Beamish’in mezardan çok da uzak olmayan bir bölgede yaşadığını hatırladı. Üstelik Kartopu adında beyaz kedisi vardı. Kartopundan örnek alınıp eşleştirme yapılmak istendi. Ancak daha önce hiç böyle bir araştırma yapılmamıştı. Ve kedi genetiğine arge payı ayırmak için epey bir çaba gerekti. Çalışmalar sonuçlandığında DNA'lar eşleşti ve Beamish ceza aldı. Bu karar emsal oldu ve Kartopu sayesinde suçluları (yaklaşık üçte birinin kedisi var) artık tüylü dostları ele veriyor.
Tesla daha çocukken, bilinmeyene hayrandı. En sevdiği dostu Macek adlı bir kediydi. “Dünyadaki kedilerin en güzeli,” diye tanımladığı dört ayaklı dostu onunla birlikte her yere giderdi. Derken, olağanüstü soğuk ve kuru bir kış günü, atmosferde muazzam bir statik elektrik toplandı. Karda yürüyenler artlarında pırıl pırıl parlayan ayak izleri bırakıyorlardı. Ama Macek’e olanların yanında bunlar hiç kalırdı.
“Hava karardığında Macek’in sırtını okşadım ve öyle bir mucizeyle karşılaştım ki, şaşkınlıktan ağzım açık kaldı.” diye yazmıştı Tesla çok sonraları. “Macek’in sırtı sanki ışıktan bir levhaydı ve onu okşayan elimden çıkan kıvılcım sesi evin her köşesinden duyulabilecek kadar yüksekti.” Daha da şaşırtıcı olan, kedinin karanlık odalarda yürüdüğünde hafifçe de olsa bir ışık saçmasıydı. Bu görüntü çocuğun hayal gücünü harekete geçirdi ve hayatı boyunca elektriği anlamaya uğraştı. Bazıları XX. yüzyılın Tesla’nın çalışmaları sayesinde mümkün olduğunu söyler. Demek ki, dünya Tesla’ya esin veren Macek’e de borçludur.
Japonya'da nereye giderseniz gidin bir yerlerde oturmuş porselen bir kedi heykeli görebilirsiniz. Bu sevimli hayvan patisinde altın bir para tutar. Diğer patisi ile de sizi çağırır gibi yapar. Bu Maneki Neko'dur, yani 'el eden' kedi. Japon efsanesine göre üç renkli bir tekir sokaktan geçen bir soyluya tam zamanında el ederek Budist tapınağını servete kavuşturmuştur. İnanışa göre bu kedinin heykelini dükkanına koyana bereket ve huzur getireceğine inanılır.
2004'te Pennsylvania Başsavcısına internet üzerinden üniversite diploması veren bir topluluğun şikayetleri ulaştı. Ancak kanıt yoktu. Suç üstü yakalanması gereken bir örgüt vardı. Bir operasyon düzenleyerek Colby Nolan adına başvuruda bulundular. Çok uygun bir fiyata Colby'nin üniversite diploması adresine gelmiş oldu. Bunun yanında 99Dolara ders notlarının dökümünü de alabilirdi elbette. Savcı için durum yeterinde açıktı. Sorumlular yargılandı, Colby Nolan'ın ise bir kedi olduğu açıklandı. Colby objektiflere kepi ile poz vermekten geri durmadı.
ABD'li diplomat John Kenneth Galbraith 1960'lı yıllarda Hindistan'da elçilik yaptı. Bu yıllarda hassas olan uluslararası arenada pek çok sorunla uğraştı. 1962'de Hindistan eyaleti olan Gucerat'a yaptığı ziyarette oğullarına birer siyam kedisi hediye edildi. Bir kediye doğduğu kentin anısına Ahmedabad adı konuldu. Bir süre sonra ise aile kediyi Ahmed olarak çağırmaya başladı. Ancak çok geçmeden öğrenecekleri üzere bu, Hz.Muhammed'in pek çok isminden biriydi. Kedi gazetelerde bahsedilince komşu Pakistan ayaklanma çıktı. Müslümanlığa yapılan bir hakaret olarak görüldü. Diplomat durumu uzun uzun açıkladıktan sonra kriz sona erdi. Kedinin ismi de Gucerat olarak değiştirildi.
Güney Carolina'da yaşayan Carl ve Elaine bir kara kedi sahiplendiler. Yıllar boyunca özel olarak eğittikleri bu kedi 'konuşmaya' başladı. Radyo ve televizyonlarda büyük ilgi gördü. Çift bu olaydan elbetteki epey para kazandı. Sonraları ise kediyi sokaklarda çalıştırmaya başladılar. Olay buradan sonra koptu. Bulunduğu kasabanın kurallarına göre Karacık 50 Dolar verip çalışma izni almalıydı. Sahipleri ise olayı büyütüp kedinin konuşma özgürlüğüne bir kısıtlama olarak algılayarak dava açtı. ABD Temyiz Mahkemesi Karacık'ın çalışma izni almasına hüküm verdi. Çünkü Karacık olağanüstü bir yeteneğe sahip olsa da kişi olarak nitelendirilemezdi.Dolayısıyla Haklar Yasasına tabii değildi. Karacık'ın böyle bir hakkı olsa bile üçüncü kişiler tarafından savunulmasına gerek yoktu. Kendi konuşabilirdi.
İngiliz şair ve yazar Thomas Hardy'nin 1982'deki ölümünden sonra nereye gömüleceği büyük bir olay oldu. Vasiyetine göre Stinsford'da sade bir törenle gömülmek istiyordu. Ancak yakınları Hardy'nin diğer büyük yazarlarla birlikte Westminster Abbey Şairler Köşesinde yatmasını istiyordu. En sonunda bedeninin Westminster Abbey'e kalbininse Stinsford'a gömülmesine karar verildi. İşlemi gerçekleştiren doktor kalbi bir kurabiye kutusuna yerleştirdi ve bir kenara koydu. Kutuyu Stinsford'a götürecek kişi geldiğinde ise kutunun açık kalbin ortalarda olmadığını gördü. Hardy'nin kedisi Cobby ise bir köşede kanlı patilerini yalıyordu. Kalbi gömmek zorunda oldukları içinse çözümü kalbi midesinde taşıyan Cobby ile gömmekte buldular :(
İskoçya'daki Glenturret Damıtım Evi'nde eski bir emekçisinin anısına dikilmiş bir heykel bulunur. Bu heykel ne usta bir damıtıcıya ne de sahiplerine aittir. Towser adlı uzun tüylü dişi bir kedinin heykelidir. Towser yaşamı süresince 28.899 fare yakalamış bu başarısıyla da Guinness Rekorlar kitabına girmiş bir kedidir. Damıtım evine alınan hiç bir kedi Towser gibi canla başla çalışmadı.
Ünlü kaşif Ernest Shackleton'ın kaptanlığında Antartika'ya giden Endurance adlı geminin insan olmayan yolcularından biri de Mrs. Chippy'ydi. Gemi marangozu Henry McNeish'in getirdiği kedi yiyecek ambarına dadanan fare ve sıçanları avlayarak gemideki yerini koruyordu. Ancak Endurance Antartika açıklarında buza saplandı. Kızak köpekleri de dahil olmak üzere tüm mürettebat buzun üzerindeki çadırlarda kalmak zorundaydı. Bir süre sonra kaptan kurtulamayacaklarını anlayınca kızaklarla en yakın karaya gitme kararı aldı. Bu 350 km'lik yolculuk ise Mrs. Chippy için pek uygun değildi. En sevdiği konserveyi önüne koyarak onu Antartika'yı keşfetmesi için geride bırakmak zorunda kaldılar.
Uzay yarışı başladığında hayvanlar ilk yolcuları oluşturdu. Köpekler şempanzeler ve kediler... Felix'te uzayda süzülen ilk kedi oldu. Titizlikle eğitilen bu Parisli sokak kedisi 1963'te uzaya fırlatıldı ve Felix, 200 km uzayın keyfini çıkardı. Daha sonra atmosfere giren uzay kapsülü Felix'i paraşütüyle birlikte yeryüzüne indirdi. Daha sonra ise bu tüy yumağına neler olduğu bilinmiyor.
Sizin kedi neler yapıyor?
Kediler bu dünyanın en güzel canlıları :)
benimki sadece miyavlıyor başka da bi işe yaramıyor
benimki bütün gün yatıyor mayışık orspcocu