DW Türkçe'den Alican Uludağ'ın haberine göre, Sayıştay Başkanlığı 2020 yılının denetim raporunda, ormanları korumakla görevli olan Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğüne (OGM) yönelik sert eleştirilerde bulundu. Türkiye ormanlarının yangın riski altında bulunduğuna ve geçen yıl yangın miktarında artış olduğuna dikkati çeken Sayıştay, OGM'nin yangın eylem planlarını her yerleşim yeri için hazırlamadığını, yanan alanları coğrafi bilgi sisteminde takip etmediğini kaydetti. OGM'nin ormanlık alanlardaki maden izin sahalarında etkin denetim yürütmediğini, izinsiz yapılaşma ve izin amacı dışında kullanım tespitlerine yönelik herhangi bir işlem yapmadığını belirten Sayıştay, maden sahalarının rehabilitasyon çalışmalarının tam ve zamanında yapılmadığını vurguladı.
OGM, geçen yaz aylarında başta Manavgat, Marmaris ve Bodrum'da çıkan orman yangınlarına karşı hazırlıklız olduğu gerekçesiyle sık sık gündeme gelmişti.
Yangınlara havada müdahalede yetersiz kalınması ve Orman Genel Müdürlüğünün envanterine kayıtlı uçak veya helikopter olmaması eleştiri konusu olurken, Sayıştay'ın 88 sayfalık denetim raporu, OGM'nin hava araçları alacak parasının olduğunu gösterdi. OGM'nin 2020'de 3 milyar 772 milyon 331 bin 470 TL net gelir elde ettiği belirtilen raporda, OGM Döner Sermaye İşletmesinin de aynı dönemde bir milyar 26 milyon 465 bin 786 TL kâr yaptığı anlatıldı.
Kurama yönelik dokuz net eksiklik tespit eden Sayıştay'ın raporunda, 'yanan alanların coğrafi bilgi sisteminde sağlıklı izlenmediği' belirtildi. Raporda, 'Toplam ormanlık alanın yüzde 60'ını birinci ve ikinci derece yangına hassas alanlar oluşturmasına karşılık, yangın eylem planlarının her yerleşim yeri için hazırlanmadığı ve yanan alanlar ile bu alanlarda yapılan çalışmaların tamamının coğrafi bilgi sistemi kapsamında izlenmediği görülmüştür. Coğrafi Bilgi Sistemlerinin kullanılmasıyla, yangınlar ile daha etkili mücadele edilerek yangınların yol açtığı ekonomik kayıplar ve büyük zararlar azaltılabilir' denildi.
Akdeniz iklim kuşağında yer alan Türkiye ormanlarının büyük bölümünün özellikle yaz aylarında yoğun bir yangın riski altında bulunduğuna işaret edilen raporda, her yıl çıkan orman yangınlarında önemli miktarda orman alanının tahrip olduğu kaydedildi.
2020 yılında orman yangınlarının sayısında ve yanan alan miktarlarında önemli bir artış olduğu belirtilen raporda, 'Üstelik gelecekte iklim değişiklikleri nedeniyle orman yangınları sayısının daha fazla artacağı öngörülmektedir' uyarısında bulunuldu.
Raporda, rüzgar enerji santralleri (RES) ile ormanlara yakın yerleşim yerlerinin yangın riskini arttırdığı da belirtildi. 'Ormana yakın ya da orman içi arazilerde inşa edilen RES'lerin sayısının hızla artması, yazlıklar ile yeni yerleşim alanları oluşturulması ile yakınındaki turistik tesisler yangın riskini arttırmaktadır' ifadesinin yer aldığı raporda, bu yerleşimlerin orman yangınları ile ilgili tedbirleri almaları konusunda mevzuat bulunmadığına işaret edildi.
Raporda,'Açık alan yangınları çoğunlukla tarımsal alanlarda başlamaktadır. Bu alanda anız, tarla temizliği için ateş yakma ile çıkan yangınlar fazla olduğu halde, kırsal alan yangınları için alınacak tedbirler konusunda bir düzenleme yoktur. Bunun için, orman yangınlarının önlenmesinde kurumlar arası işbirliği geliştirilerek yangına hassas alanlarda bulunan milli parklar ve diğer korunan alanlarda da yangın yönetim planlarının yapılması ve uygulanması sağlanmalıdır' ifadeleri yer aldı.
Sayıştay, Türkiye'de ormanların mevcut durumunun ortaya konması, zaman içerisinde meydana gelen değişimlerin izlenebilmesi ve orman kaynakları hakkında sağlıklı bilgilerin elde edilmesinde en etkin yöntem olan Ulusal Orman Envanterinin (UOE) mevcut olmadığını da kaydetti.
Sayıştay, OGM'yi ormanlık alanlardaki maden izin sahalarında etkin denetimin yürütmemek; izinsiz yapılaşma ve izin amacı dışında kullanım tespitlerine yönelik herhangi bir işlem yapmamakla da suçluyor. Rapora göre, Sayıştay müfettişleri, izin verilen maden izin sahalarından örnekleme yöntemi ile 649 maden sahası seçti. Bu sahaların 152'sinde izinsiz yapılar ve izin amacı dışında kullanımlar tespit edildi.
Sayıştay müfettişleri, buna ilişkin rapora 'Kurum tarafından maden izin sahalarının kontrollerinenin etkin bir denetimin yürütülemediği görülmüştür' notunu düştü.
Sayıştay, maden sahalarının rehabilitasyon çalışmalarının tam ve zamanında yapılmadığı ve kontrol eksikliği bulunduğunu da tespit etti. İşletilen bir maden sahasında rehabilitasyon çalışmalarının, maden işletme sahası izin süresi içerisinde bitirilmesinin esas olduğu belirtilen raporda, 'Bazı maden sahalarında işletmecinin fiili olarak sahadaki tüm rezervi aldığı ve şantiyesini kapattığından genellikle rehabilite çalışmalarını sahiplenmediği, çalışmanın uzun süreye yayıldığı veya hukuksal problemlere neden olduğu da tespit edilmiştir. Oysa, iznin başlangıcından itibaren sahanın durumuna göre işletmesi tamamlanmış alanların hızla rehabilite edilerek doğaya yeniden kazandırılması ve çevrenin istifadesine sunulabilmesi gerekir. Aksi takdirde rehabilitasyon çalışmalarının projesine uygun olarak zamanında bitirilememesi, daha büyük bir zaman ve parasal maliyete neden olacağı gibi çevre ve ekolojik yapıya da büyük zarar verecektir. (…) Ancak yürürlükteki düzenlemeler uygulanmış olsaydı dahi birçok izin sahası rehabilite edilerek doğaya kazandırılmış olacaktı. Böylelikle oralarda ortaya çıkmış olan doğal ve ekolojik tahribatın etkileri azaltılmış olacaktı. Başka bir ifadeyle kurumun rehabilitasyon çalışmalarını yapılacak yeni mevzuat düzenlemelerine bağlıymış gibi açıklamasının kabul edilebilir bir yönü bulunmamaktadır' eleştirileri yer aldı.
Raporda geçenlerin büyük çoğunluğuna katılıyorum maddi güç olarak kurum çok güçlü fakat yinede gelin görün kuruma bu güç yansımamış kazanılan para doğrudan hazineye gidiyor denetlemelerde eksikler var yine katılıyorum maden sahalarına hassas olmak gerekiyor fakat çoğrafi bilgi sistemleri ile yanan alanlar takip edilmiyor kısmı hatalı çünkü ediliyor orman arazisi olduğu sürece yanan her alan rumuz kodları ile işaretleniyor nasıl bu yargıya varmışlar pek anlamadım.