Sayıları Giderek Artıyor: Amerika'daki Sözde Dini Özgürlükten ve Siyasi Baskıdan Bunalıp Başörtüsünü Sadece Evlerinde Kullanan Kadınlar

Amerika ve tüm gelişmiş ülkeler son dönemde her kesime hoşgörü ve özgürlükler ile anılsa da; toplumsal hafıza öyle kolay değişmiyor. Hala çeşitli kesimlerde farklı ve azınlık olanlara ayrımcılık yapılıyor ve bununla en yakından yüzleşen, yorulan bazı Müslüman kadınlar, son olarak toplumsal alanda başörtü takmamayı tercih ediyor. Gelin, sebeplerine birlikte bakalım.

Dünyada son dönemde yükselen herkese ve her kesime ayrımcılık karşıtlığı ve azınlıkların ön plana çıkarılması daha çok şov dünyasıyla sınırlı kalıyor.

Markalar farklı bedenlerdeki modellerle çalışıyor, diziler ve filmlerde azınlıklardan gelen oyuncular görüyoruz. Medyada sürekli tek tipleşmenin son bulduğu, herkese ve her görüşe kucak açan bir anlayış vurgulanıyor. Ancak bu çabaların gerçek hayatta ne kadar yankı bulduğu halen tartışmalı.

'Halima ile tanışın; ön yargıları yıkan Müslüman model'

Amerika adına konuşursak; bu her milletten ve her dinden insanın bir arada yaşadığı ülke, 11 Eylül'ü toplumsal hafızasından silebilmiş değil.

Saldırıların Amerikan hükümeti tarafından gerçekleştirildiği iddiası Doğu'da kabul görmüş olabilir, yine de milliyetçi Amerikalılar kendi devletlerinin kendi masum vatandaşlarına bunu yaptığına inanmak istemiyor.

Tüm sosyal problemlerde olduğu gibi duruma kadınların gözünden bakınca her şey netleşiyor.

Obama döneminde İslamofobi ile mücadele konusunda epey yol kat edildi. Ancak Trump, seçim kampanyalarını özellikle göçmenler ve azınlıklar üzerine kuran aşırı milliyetçi bir zemine oturtunca siyasetin günlük hayata yansımaları yeniden hissedilir oldu.

Günlük hayatta Müslüman bir erkek pek de dikkat çekmezken, başörtüsü takan Müslüman kadınlar direkt olarak toplumlarının ve dinlerinin temsilcisi kabul edildi.

Son başkanlık seçimlerinden iki gün sonra New York'ta 19 yaşındaki başörtülü Fariha Nizam adlı genç kız, yaşlı bir çiftin sözlü saldırısına uğradı. Başörtüsü çıkarılması istenen ve hakaretler işiten genç kızın babası bu durumdan korktu ve kızının bundan sonra başörtüsü yerine kapüşon, şapka gibi giysilerle saçlarını kapatmasını istedi. Pek çok dindar anne artık çocuklarının başörtüsü kullanmamasını istemeye başladı.

'Başörtüm beni sizden daha az Amerikalı yapmıyor'

Bir avukat, yazar ve İslam aktivisti olan Asma Uddin; neden kendisi dahil pek çok kadının artık sadece evlerinde ve camilerde başörtüsü taktıkları ile ilgili bir kitap yazdı.

'When Islam not a religion' adlı kitapta yazar bu olaylardan, başörtülü kadınların yaşadığı sorumluluk ve güvenlik problemlerinden bahsetti.

Kendisi de 11 Eylül sonrası toplum içinde başörtüsü takmayı bırakan yazara göre mücadele bazen kişinin maneviyatını yıpratabiliyor.

Sürekli eğitimli, başarılı, özgür, güçlü ve aynı zamanda Müslüman olduğunu anlatmakta güçlük yaşadığını belirten Asma Uddin, siyasileşen başörtüsünün maneviyatını yıprattığını; çünkü sürekli insanların kendisini nasıl gördüğüne odaklanarak dünyevi hayata kapıldığını söylüyor.

Bir yanda başörtüsü takılması gerektiğini savunan kendi toplumun, diğer yanda başörtüsünü kabul etmeyen toplum... Avrupa ve Amerika'da yaşayan kadınlar iki ayrı toplum arasında sıkışıyor.

Yazar, kendi küçük toplumunda ve Amerikan toplumunda yaşadığı deneyimleri iç ve dış politika olarak tanımlıyor. Kadınların hem kendi toplumlarında, hem de genel toplumda sosyal olarak aynı anda kabul edilir, mutlu ve güvenli olmalarının mümkün olamadığını ifade ediyor.

Tüm bu çelişkilerin ardından bir uzmanla da görüşen Asma Uddin, başörtüsünü artık sadece evinde, kendi toplumsal etkinliklerinde, camilerde kullanmaya karar verdiğini söylüyor.

Dr. Omar Abd-Allah adlı İslam alimi ile görüşen yazar, belli durumlarda başörtüsü kurallarının uygulanmayabileceğini öğrendikten sonra toplumsal alanlarda başörtüsü takmayı bırakmış.

Pek çok kadının bu yolu seçtiğini, çünkü başörtülerinin sinsi politikalara alet olmasını ve şiddete uğrama riskine yol açmasını istemediklerini söylüyor.

'Özgürlükler ülkesi' Amerika'da fikirlerinin, dini yaşama şekillerinin kısıtlanmasına anlam veremeyen yazar, artık başörtünün kamusal alanda tıpkı normal bir elbise veya pantolon gibi yer alabilmesini diliyor.

Kimseye zararı olmadan, özgürce yaşamak isteyenleri engelleyecek veya onlara başka yollar aratacak ikiyüzlü anlayışın sona ermesi için daha çok zamana ihtiyacımız var gibi görünüyor.

Ne dersiniz?

Popüler İçerikler

Kasımpaşa’nın 18 Yaşındaki Futbolcusu Yasin Özcan 8 Milyon Euro’ya Aston Villa’ya Transfer Oluyor
Tebliğciler Yine Ortaya Çıktı: Bu Kez Milli Piyango Bileti Satıcısını Taciz Ettiler
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
YORUMLAR
27.05.2019

Dikkatimi çeken husus anne ve babaların baş örtüsü konusunda çocuklarına hüküm vermesi. Bu mu özgürlük?

27.05.2019

Sikmabaslar yine madur, hep madur, her yerde madur, madur madur...

27.05.2019

terbiyesizsin

27.05.2019

ABD'de Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu vardır. Bu komisyon ABD'de köktendinci hareketlere şiddetle karşı olmasına rağmen başka ülkelerde bağnazlığın yeşermesine aracı olur. En somut kanıtının Türkiye olduğu gerçeği de ortada.

TÜM YORUMLARI OKU (20)