Yıllardır bir nevi uykuda olan ve devrim ile ayağa kalkan bir coğrafya, dünya düzeninde yerini almak adına bunun yetmeyeceğinin farkındadır. Uygarlık, bilim ve teknolojinin yolunu tutmuş uzay çağına çeyrek kalmışken Türkiye Cumhuriyeti de istikbali göklerde görür ve uçak üretimine başlar.
Kaynak: Atatürk Ansiklopedisi
'Konusu olarak görmeye başladı, iyi düşünün. Biz de geç kalmayalım, bilgili, yürekli, kanatlı bir gençlik yetiştirelim. Hayalini geniş tut. Uçak yapmayı bile düşün. Cemiyeti kur ve bana çalışmaya başladığınızı bildir.'
'Havacılıkta da en yüksek seviyede, göklerde bizi bekleyen yerini az zamanda dolduracaksın. Ey Türk Genci! Kısa zamanda gökte seni bekleyen yerini alacaksın. Yoksa o yeri başkaları istila eder ve işte o zaman bu ülke ve ulus elden gider.”
'Bu esasa göre inkişaf ettirilmesi icap eder.” der. Böylece kısa süre sonra 6 Ekim 1926'da Kayseri'de ilk uçak fabrikamız kurulur. Bu kuruluş her ne kadar Alman ortaklı ise de 1929'da Junkers şirketinin tamamı satın alınır. Haydi gelin uçaklarımıza bakalım...
Pilot Vecihi Hürkuş, Mühendis S. Reşit Alan gibi isimler prototipler üretse de ilk 'özel' uçağımızı Nurettin Demirağ NUD-36 koduyla (24 tane) üretir. Ayrıca Demirağ 1938 yılında NUD-38 koduyla altta gördüğünüz 6 kişilik ilk yolcu uçağını da üreten isim olur.
Bu ülke çağdaş ve aydınlık kalkınma hamleleri konusunda önemli gelişmeler katediyordu. Rahmetli Atatürk vefat edene kadar hep ileri gittik. Sonra durakladık ve son 20 yıldır hep geri gidiyoruz. Ve korkarım ki kolay kolay düzelmeyeceğiz.