'Bombalara karşı sofralar', İngilizce adıyla 'Food not Bombs' dünyanın her yerine yayılmaya başlayan barışçıl bir oluşum. Özellikle vegan yemekler pişirilerek ihtiyacı olanlara ve arzu eden herkese ücretsiz dağıtılıyor. Peki nasıl ücretsiz olabiliyor?
'Onlar yenir mi ya?' diyenleri duyar gibiyiz. Fakat herkesin bilmesi gereken bazı ayrıntılar var. Marketlerde tarihi 1 gün dahi geçmiş olan her ürün çöpe atılıyor. Özellikle paketleri ürünlerde böyle fakat o ürünler aslında 3-4 gün daha kullanılabilir oluyorlar. Meyve-sebzelerde de hafif çürük, ezilmiş her ürün yine çöpü boyluyor. Oysa ki o yiyeceklerle doyacak bir sürü insan var; hele ki açlık dünyada bu kadar büyük rakamlara ulaşmışken.
1980'lerde 35 yaşında olan Keith McHenry isimli nükleer karşıtı aktivist ve arkadaşları, Cambridge'de 'Food not Bombs'u kuruyorlar. Her hafta farklı şehirlerde ücretsiz yiyecek dağıtımına başlayan McHenry, aynı zamanda hem nükleere karşı protestolar düzenliyor hem de evsiz insanlara karşı yapılan ayrımcılığa karşı ses çıkarıyordu. İlk kez 1988 yılında San Francisco'da ücretsiz yemek dağıtımında gözaltına alınıyor.
90'larda özellikle yükselen globalleşme karşıtı hareketle iç içe geçen bu gönüllü hareket, 2000'lere gelindiğinde patlak veren Irak Savaşı ile beraber savaş karşıtı da bir tavır almaya başlıyor. Yine bu hareketin en önemli özelliklerinden biri asla etli yemekler pişirilmemesi. Hayvan sömürüsüne de özellikle karşı olduklarından bakliyat ve sebze ağırlıklı yemekler hazırlanıyor.
Amerika'nın belli bölgelerinde her Cumartesi ve her Pazar günü öğleden sonra 4'te toplanan gönüllüler marketlerden topladıkları artık ürünlerden pişirdikleri yemekleri dışarıda almak isteyenlere dağıtıyor. Bu hizmetten özellikle evsizler ve yoksullar yararlanıyor. Hareket bu şekilde dünyanın birçok farklı yerine yayılıyor.
Bu hareketin bir diğer özelliği de devletin, sivil toplum örgütlerinin veya kurumlarının yaptığı yemek yardımlarından farklı bir tavır sergilemesi. Burada yemek pişirenler ve dağıtanlar, diğer insanlara yardım ettiklerini düşünmüyorlar çünkü onlarla dayanışıyorlar. Yemek yapımına herkesi davet eden gönüllüler, ayrıca pişirdikleri yemekleri kendileri de tüketiyorlar.
İhtiyacımızdan fazla alışveriş yapmamızı eleştiren hareket, daha çok çalışıp daha az kazandığımız dünyada bir de kazandığımızı daha çok harcadığımızı vurguluyor. Yemek çadırlarında dağıtılan yardımları, vicdan temizlemek için yapılmış geçici çözümler olarak görüyor ve bunu eleştiriyorlar. Oysa gerçek bir sosyal adalet talebi dayanışmak gerektiğini belirtiyorlar.
Artık bu hareket sadece Amerika'da değil dünyanın birçok yerinde uygulanmaya başlayan bir dayanışma biçimi. Avrupa'da üniversite kampüslerinde veya kamusal park-bahçe gibi yerlerde insanların azimle kar kış demeden devam ettirdiği bir oluşum. Ve tabii duvarlarda da yazılamalarını görmek mümkün :)
Türkiye'ye uğrayan bu hareketin gönüllüleri, özellikle Taksim Tarlabaşı bölgesinde bir süre önce bu oluşumu hayata geçirdi. Birlikte yemek yapıp dağıtmaya çağıran gönüllüler, özellikle Tarlabaşı'nda yaşayan yeterli gıdaya ulaşamayan yoksul çocukları, evsizleri ve ihtiyaç sahiplerine ulaşmayı hedefliyor.
Fazla ürünleri marketlerden ve manav tipi yerlerden toplayan gönüllüler, yemeklerini pişirirken biraz da yaratıcı olmak zorunda. Tabii bu eğlenceli bir yaratıcılık, bazen yemeğinizde soğanınız, bazen de domatesiniz eksik olabilir. Önemli olan bunların eksikliği değil, sizin yemeğinize kattığınız dayanışma duygusu ve minik yaratıcı dokunuşlarınız.
Özellikle ülkemize taşınan bu hareket, bulunduğu yere göre de şekilleniyor. AVM'lere, ağaçların kesildiği projelere, kapitalizmin getirdiği sefalete ve hayvan sömürüsüne karşı tutum sergiliyor. Burada da yemekler vegan hazırlanıp dağıtılıyor ve yapanlar da dağıttıkları insanlarla aynı sofradan yemeklerini yiyor.
Bombalara Karşı Sofralar, Tarlabaşı'nda başlattığı bu gönüllü hareketi, zaman zaman farklı formlarda bölgenin başka mekanlarına da taşıyor. Takas pazarı kurarak, insanların ihtiyaç fazlası kıyafetlerini birbirleriyle paylaşarak dayanışmalarını sağlıyor. Yani konu kısaca, gereksiz tüketimden uzaklaşmak.
Amerika'da doğduğu günkü gibi protest tavrı olan hareket, Türkiye'de de aynı şekilde büyüyor. Aynı zamanda birçok konuda sistemi eleştiren gönüllüler zaman zaman tepkilerini pankartlara da taşıyor. İhtiyaç sahibi insan hakkında 'bir garibanın karnını doyurduk' değil, onunla beraber aynı sofrada yemek yemenin güzelliğini anlatıyorlar.
Oluşumu merak edenler ve destek olmak isteyenler için:
https://www.facebook.com/sofralar
http://foodnotbombs-istanbul.tumblr.com/