Kore savaşlarına katılan Türk tugayı, oldukça ilgi çekmişti. 1. Dünya Savaşı sonrasında ilk defa diğer milletlerle iç içe bir savaşa giriyordu. Kimileri olumsuz, kimileri hayranlık dolu ifadelerle Türkler hakkında izlenimlerini açıkladılar.
Kunuri Savaşı'nda Türk tugayının yanlış anlaşılma ya da Tahsin Yazıcı'nın kahramanlığı sebebiyle geri çekilmeyip Çinlilerin ortasında kalarak, diğer Amerikan birliklerinin kuşatmadan kurtulmasını sağlaması meşhurdur. Bazı gazetecilerin yazdıklarına göre, cephanesi biten Türkler hala çekilmiyor, düşmana taş atıyorlarmış.
Time dergisinde 'Cold Steel & Hard Bread' başlıklı yayımlanan bir yazıda, Türklerin 'bitch be cool' tavırlarının çok güzel bir özeti veriliyor. Türkçe'ye çevirirsem şöyle:
'Bir başka çağdan çıkıp gelmiş savaşçılar gibi görünen, parkaları içinde sarkık bıyıklarıyla Türkler her zamanki çözüm yöntemlerini uyguladılar: süngülerini takıp hücum ettiler. Çinliler kaçtı... Kore'deki Türklerin başarısında, buğday ve pirinç ununu zeytinyağıyla karıştırıp yiğit müttefiklerinin damak tadına uygun ekmekler yapan Amerikalı fırıncıların küçük bir katkısı olduğunu söyleyebiliriz. Geçen hafta Kore'yi ziyaret eden bir albay, ikmal deposuna gönderilmiş klasik bir Türk muhabere mesajının örneğini getirdi: 'Düşman saldırdı, biz de saldırdık. Daha fazla ekmek gönderin.'
İsviçre'nin ayarı bayaaa efsane ya :D
Molotof kokteyli niye Finlandiye ile değilde Rusya ile anılıyor?
isviçre sağlam çakmış:))