Satürn'ün Uydusu Enceladus'un Gizemli Gayzerlerini ve Buzlu Yüzeyinin Altında Yatan Sırları Açıklıyoruz!

2006 yılında Cassini uzay aracı tarafından keşfedilen Satürn'ün uydusu Enceladus'taki gayzerler için bir açıklama sunuldu. Bu gayzerler, Satürn'ün küçük uydusu içindeki okyanusun uzaya kaçmasına izin vererek, gelecekteki görevler için yer kabuğunu delmeden örnek toplayabilme fırsatı sunuyor. Yeni kanıtlar gayzerlerin, Enceladus'un uzun yörünge döngülerinde bir soğuma evresi sırasında oluşan çatlaklar tarafından oluştuğunu gösteriyor. Biz de bu yazımızda Enceladus uydusunda bulunan su ve gayzerler hakkında konuşuyoruz.

Astrobiyologlar diğer dünyalarda yaşamı hayal etmeye çalıştıklarında üzerinde anlaşabildikleri çok az şey olsa da, hakkında kesin olarak fikir birliği sağlanan bir durum var: Su hayatın anahtarıdır.

Ancak Mars kuruduğundan beri Güneş Sistemi'nde Dünya'dan başka hiçbir cismin yüzeyinde sıvı halde su bulunmamıştır. Bununla birlikte, bir dizi uydu (ve belki Plüton), ulaşabileceğimiz dünya dışı yaşam için en iyi şansı temsil eden iç okyanuslara sahip veya sahip olduğu şüpheleniyor.

Güneş Sistemi'nde yaşama daha uygun adaylar vardır ancak Enceladus'un özel bir durumun olduğunu söyleyebiliriz.

Jupiter'in Europa uydusu karmaşık yaşamı desteklemek konusunda daha umut vadeden özelliklere sahip ancak buna erişmemiz için kilometrelerce derinlikteki buz tabakasını delmemiz gerek. Öte yandan Enceladus, iç Satürn yörüngesinin her yerine 'içini' döküyor. Eğer kabuğun altında yaşam varsa, uzaya püskürtülen bu gayzerlerden örnek toplayıp bunu anlayabiliriz.

Geophysical Research Letters'da gayzerlerin neden oldukça önemli olduğunu açıklayan yeni bir makale yayınlandı.

Gayzerler, Enceladus'un güney kutbunun yakınındaki uzun, ince 'kaplan çizgilerinden' oluşuyor ancak ayın buzlu kabuğundan 5-14 kilometre geçtiği düşünülen bu çatlakların kökenleri hâlâ gizemli. California Üniversitesi'nden Dr Max Rudolph konu hakkında “Hem bilim insanlarının hem de genel halkın dikkatini çekti” diyor.

Rudolph ve ortak yazarlar, bu gayzerlerin Enceladus'un Satürn çevresindeki yörüngesindeki varyasyonlardan kaynaklanan uydunun kabuğundaki değişikliklerin ürünü olduğunu öne sürüyorlar.

Dünya'nın yörüngesi bile daha yuvarlak ve daha uzun olmak arasında değişir. Bu durum, insanlar gezegen üzerinde daha hızlı değişikliklere neden olana kadar, önemli ve takip edilmesi gereken bir şeydi. Satürn'ün (bazıları Enceladus'tan çok daha büyük) bu kadar çok uydusu yer çekimi kuvveti uygularken, Enceladus yörüngesinin 100 milyon yıllık periyotlarda daha dramatik değişiklikler yaşaması kaçınılmaz bir gerçek.

Bu yörüngesel değişimler sıcaklık döngülerini de tetikliyor olabilir.

Rudolph, bu değişikliklerin Satürn tarafından üretilen sıkıştırma kuvvetinin güçlenip zayıflamasıyla Enceladus'ta ısınma ve soğuma döngüleri ürettiğini savunuyor. Daha sıcak evrelerde, iç okyanus genişler ve buz kabuğu inceliyor ancak ortam soğudukça buz yeniden kalınlaşıyor. Soğuma periyotları sırasında genişleyen buz sıvı okyanusa baskı uyguluyor, su da buza karşı geri itiyor ve kabuğu kırarak buzun daha ince olduğu yerlerde çatlaklar oluşturuyor.

Europa uydusu da benzer bir genişleme ve daralma döngüsü yaşıyor. Ancak Rudolph'un modellemesi; oradaki değişikliklerin, iç okyanusun yarısına bile ulaşan çatlaklar oluşturacak kadar büyük olmadığını gösteriyor.

Yaşam aramak için Europa'nın içine bakmak istiyorsak, muhtemelen yanımızda bir delici götürmemiz gerekecek.

Gayzerlerden püskürtülen suyu okyanus mu itiyor, yoksa uzay mı çekiyor?

Rudolph tarafından yapılan modelleme, daha önce tercih edilen açıklamanın çatlakları oluşturmak için yeterli olabileceğini, ancak suyu yüzeye itmemek için yeterli olmayacağını buldu. Bunun yerine, suyun kabuğun altındaki boşluklar tarafından çekilip, uzay boşluğunda gaz haline dönüştüğünü savunuyorlar.

Enceladus'u ziyaret etmek için seçtiğimiz dönem konusunda oldukça şanslıyız.

Çalışma aynı zamanda, bu gayzer şovunun gerçekleştiği bir dönemde Satürn'ün uydularını ziyaret ettiğimiz için çok şanslı olduğumuzu ima ediyor. Sondalarımız bu uyduya farklı bir zamanda ulaşmış olsaydı, Enceladus çok daha az heyecan verici bir obje olarak görünebilirdi.

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

Bu içerikler de ilginizi çekebilir

Kendi Elimizle Sonumuzu Getirerek Yarattığımız İklim Krizinin Kökleri ve Etkilerini Açıklıyoruz!
Büyüklüğünü Hayal Bile Edemediğimiz Evrenin Şeklinin Nasıl Olduğunu Hiç Düşünmüş müydünüz?
Evrende Bu Zamana Kadar Görebildiğimiz En Görkemli Patlamalar Olan Süper Parlak Süpernovalar Nedir?

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı