'Parayı ofise götürdük'
Cumhuriyet'ten Ali Açar'ın haberine göre ifade tutanağında Zarrab ile birlikte 2002 yılında Ataköy Mesa villalarında güvenlik görevlisi olarak çalışırken tanıştığını anlatan Adem Karahan, daha sonra Erzurum Çat’a taşındığını ve Turgut Happani aracılığıyla zaman zaman kendisine para gönderildiğini, 2005 yılında da telefonla iş teklifinde bulunduğunu belirtti.
Karahan ifadesinde 2006 yılında Zarrab’ın yanında evrak getir götür ve ofis temizliği işleri yaparak başladığını, 2008 yılında ise Zarrab’ın Khagani Abbasov ile birlikte kendisine Hazine Kuyumculuk isimli bir şirket kurdurduğunu söyledi.
Abbasov ile birlikte kurulan şirketin Denizbank’taki hesabına günlük 3-5 milyon dolar arasında para geldiğini ve parayı çekerek ofise geldiğini anlatan Adem Karahan, paralarla Abdullah Happani’nin ilgilendiğini daha sonra da Deniz ve Cihan Kıymetli Madenler gibi üzerlerine 5-6 kayıtlı şirket daha kurulduğunu kaydetti.
Karahan, “Paraları ben veya banka talimatıyla Metehan A., Ertuğrul B., Mustafa A., Turgut H., Kadir H., Hüsamettin A. ve Erol E. çekiyorlardı. Hatta Zarrab da Garanti Bankası’ndaki hesaplardan benim talimatımla para çekmiştir. Benim adıma Garanti Bankası’ndan açılan hesaptan Abdullah Happani buradan Hakkari, Şırnak ve Diyarbakır gibi yerlere para göndermiş. Banka personeli beni bilgilendirince haberim oldu. Vergi müfettişleri üzerime olan şirketlerle ilgili inceleme yaptı ve 2.7 milyon TL tutarında vergi borcu altına sokuldum” dedi.
2012 yılında Dubai’de Zarrab'ın kendisine olan güveninden dolayı Emin General Trading LLC isimli firmanın kurulduğunu ve 6 ay orada kaldığını anlatan Adem Karahan altın ve para trafiğini şöyle anlatıyor:
“Dubai’ye Turhan Yılmaz ile birlikte gittik. Dubai’deki ofiste Emin General Trading ile birlikte Atlantis Capital diye bir firma vardı. İran’lı Sadık ve Saeid isimli iki ikişi bana zaman zaman İngilizce yazılı belgeler getirir bende imzalardım. İçerikleri hakkında İngilizce bilmediğim için hiç bir bilgim yoktu. Dubai’deki ofise Reza zarrab, Hasan Sayar, Türker Sargın, kadir Happani ve Mustafa Happani gelip giderdi.
Ofiste zaman zaman külçe altın ve para olduğu olurdu. Ben zaman zaman Zarrab adına para ve altın taşımacılığı da yaptım. Dubai’den Türkiye’ye ve Dubai’den İran’a nakit kuryeliğinde de bulundum. Paraları Al Nefees (Zarrab’ın babasının şirketi) veya Nadir Döviz’in Dubai şubesi gibi yerlerden alıyorduk. Rusya’ya da bir kaç defa nakit para götürdüm. Dubai’ye külçe altın götürürken kalabalık bir kurye ile giderdik. Hepsinin çantasında 30-40 kilo altın olurdu. Kuryelerin başında ben ve Turhan Yılmaz olurdu. Gümrük ile ben ilgilenmezdim.”
'Yurtdışına boş çanta ile girdik, çıktık'
Yurt dışına giriş-çıkışlarda gümrük memurları ve bazen de polisin çantalarını aradığını belirten Adem Karahan ifadesine şöyle devam etti: “2-3 sefer altın taşıyormuş gibi boş çantayla yurt dışına çıktım. Bu durumu yanımda bulunan ve yine boş çanta taşıyan Turhan Yılmaz’a sorduğumda ‘Rıza bey böyle talimat verdi. Sen aldığın paraya bak, gerisine karışma’ demişti. Başlangıçta 500 dolar alırken bu para zamanla 300 dolara düştü. Dubai’ye vardığımızda altınları Emin General ve Al Nefees firmasına götürüyorduk.
Bu altınlar Nadir Döviz gibi firmalarda Dolar veya Dirhem’e çevrilip İran’a götürülüyordu. İran’a külçe altın gönderildiğine hiç şahit olmadım. Zarrab’ın ve avukatının daha önce beni tanımadığı ve General Trading ile ilişkileri olmadığı yönündeki beyanları kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır” ifadelerini kullandı.